Üstad Marksist kuramla okunmaz!

Arif Ay, Edep'in bu sayısında Sezai Karakoç'un 'Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine' şiirini Marksist kuramla okumaya kalkan Hilmi Yavuz'u eleştiriyor..

Üstad Marksist kuramla okunmaz!

Edep dergisi 3. sayısıyla okurlarının karşısına çıktı. Bu sayısında, diğer iki sayıdan farklı olarak dört sayfalık derginin ortasına farklı bir baskıyla ilave iki sayfa eklenmiş. Derginin bu sayısında Arif Ay, Adem Turan, Metin Önal Mengüşoğlu, Cevat Akkanat gibi isimlere de şiirleriyle yer verilmiş.Arif Ay

Arif Ay’ın itirazı var

Hilmi Yavuz, Timaş Yayınları arasında çıkan Okuma Biçimleri isimli kitabında çeşitli kuramlar üzerinden bazı şiirleri değerlendirmişti. Hilmi Yavuz’un şiir okumalarından biri de Sezai Karakoç’un “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” şiiriydi. Şiir Marksist kuram açısından okunmuş ve “Kenara Çekilmek’ten Yola Çıkarak Sezai Karakoç’u Marksist  Kuram Bağlamında Yeniden Okuma Denemesi” başlığıyla kitapta yer almıştı.

Arif Ay, Hilmi Yavuz’un bu şiiri okuma biçiminin bazı problemler taşıdığını söylüyor. “Söz konusu şiir geçmişe, geleceğe ve öte dünyaya dair çağrışım ve mesajlar taşımaktadır”, diyor ve ekliyor: “Öncelikle şiir Osmanlı’ya duyulan özlemi içermemektedir.”

Hilmi YavuzAndrews’in yanılgısını tekrarlıyor

Hilmi Yavuz, söz konusu yazının önemli bir kısmını Andrews’in Journal Of Turkish Literature dergisinde yayımlanan “Kenara Çekilmek: Çağdaş Türkiye'de Osmanlı Edebiyatı” makalesine dayandırmakta. Andrews bu makalede “Hakikat Medeniyeti” kavramından hareketle şairin, Türkiye’nin bugününün köksüzlüğüne çare olarak Osmanlı’yı bir panzehir olarak gördüğü sonucuna varmaktadır.

Arif Ay, Andrews’in bu değerlendirmesinin bir yanılgı olduğundan hareketle Hilmi Yavuz’un buna şerh düşmemesine şaşırdığını, zira Yavuz’un Osmanlı edebiyatını iyi bilen bir isim olduğunu söylüyor. Hem, ‘Hakikat Medeniyeti’ kavramının Andrews’in belirttiği gibi yalnızca Osmanlı’ya özgü bir ifade olmadığının; kastedilenin “İslam Medeniyeti” olduğunun altını çiziyor.

Osmanlı edebiyatı sarhoşluk, cinsellik içeriyor muydu?

Andrews’in bahsedilen makalesinde, “Karakoç’un, Osmanlı edebiyatında bulunan sarhoşluk, cinsellik gibi bir takım unsurları göz ardı ettiği” şeklindeki sözleri yorumlayan Arif Ay, bu durumu oryantalist bakış açısıyla ilişkilendiriyor: “Andrews’in belirttiği bu görüşler aslında batıya özgü özelliklerdir. Oryantalistlerin değişmez ezberlerinden biri de Osmanlı’ya bakışlarındaki bu çarpık anlayıştır. Kendilerine ait özellikleri başkalarına mal ederek aklanacaklarını sanıyorlar. Ayrıca Hilmi Yavuz, Osmanlı şiirinin sarhoşluk, cinsellik, anlamsızlık içeren bir şiir olmadığını da iyi bilir” diyen Ay, hem Andrews’e itiraz ediyor, hem de Hilmi Yavuz’un buna şerh düşmemiş olmasını şaşırtıcı bulduğunu söylüyor.

Sezai Karakoç

Hilmi Yavuz’un okuma biçimi bu mu?

Arif Ay, Hilmi Yavuz’un, “Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta” mısraından hareketle yaptığı ‘şiiri okuma denemesi’nin eksik bir okuma olduğunu dile getiriyor. Sonuç olarak,  Arif Ay,  Hilmi Yavuz’un Marksist kuram bağlamında okuma denemesinin bizi doğru sonuçlara götürmeyeceğini, aynı zamanda bu şekildeki bir okumanın şiirin anlamını da daraltan bir okuma olduğunu ifade ediyor.

 

 

 

Okan Koç değindi

YORUM EKLE
YORUMLAR
İlkay Türkyay
İlkay Türkyay - 14 yıl Önce

hangi marksist kuram?.Diyalektik diye mekanik bir determinizmi savunan bir politik tasavvur(Leninist) eşliğinde mi okunur.Biz yıllardır marksist olalım olmayalım hayatı böyle okumadık mı?.Kof ideallerin peşine düşüp,vehimlerimizi düşman edinmedik mi?

ali balcı
ali balcı - 14 yıl Önce

Hilmi Yavuz, Osmanlının en ayırt edici özelliği "kan dökücülük "zorbalık" diyen Prof. Andrews'ın bu görüşlerine karşı çıkmadığı gibi Sezai Karakoç'un şiirindeki saban ve toprak ilişkisinden yola çıkarak İslam'ı feodalitin dini olarak göstermeye çalışıyor. Dolayısıyla o da Ahmet Oktay gibi İslam'ı çağın dışına atmak istiyor.

Mehmet YALÇIN
Mehmet YALÇIN - 14 yıl Önce

Kİtabın adı okuma biçimleri... Bir şiiri nasıl okumamız gerektiğini bize emredecek kimse olmadığı gibi, nasıl okumamamız gerektiğini de bize emredecek yoktur. Kaldı ki, kitapda Mehmed Akif ve Yahya Kemal de ayrıntılı olarak incelendiğini göz önüne alırsak, İslamın feodallerini dini gibi sunulmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca Andrews'ün Osmanlı ile görüşleri değil edebiyat ile ilgili görüşleri var kitapta, toptancı olmayı bırakmak lazım..