Baştan savma demek hakaret mi?

Bünyamin Küçükkürtül Milat gazetesindeki şiir yıllıkları ile ilgili yazılarına gelen itirazları değerlendiriyor.

Baştan savma demek hakaret mi?


Hakan Arslanbenzer, Türk Şiiri 2010
3 Aralık 2011 tarihli Milat gazetesindeki yazımda, Hakan Arslanbenzer'in Türk Şiiri 2010 isimli şiir yıllığı üzerine değerlendirmelerde bulunmuştum. Duyduklarıma göre bu yazım rahatsızlık uyandırmış, kimileri diğer yıllıklara haksızlık ettiğimi düşünüyorlarmış. Hatta hakaret içeren ifadelere yer verdiğimi söyleyen olmuş. Bundan başka aynı yazım üzerine arkadaşım aracılığıyla yazıya itirazlarını beyan eden bir tanıdığım oldu. Ona göre de diğer yıllıklara haksızlık etmişim ve "baştan savma" tabirim ağır olmuş. 

Bu itirazlar üzerine o yazıya tekrar baktım. Rahatsızlık duyulan ifade şöyle: "Bilindiği üzere Bâki Asiltürk (YKY Şiir Yıllığı 2010) ve Mustafa Aydoğan (Edebiyat Ortamı Şiir Yıllığı) da yıllıklarında seçtikleri şiirler üzerine kısa da olsa notlar düşüyorlar. Arslanbenzer yıllığının farkı biraz da burada ortaya çıkıyor. Asiltürk ve Aydoğan’ın yüzeyde kalan, şiirin içeriğini kavramayan, daha çok şiirlerin kendilerinde kalan izlenimi yansıtmaya yönelik, çoğu kez de baştan savma notlarına karşın Arslanbenzer şiirlere daha ustalıklı, şiire nüfuz edip bunu okuyucuya gösterebilen bir yaklaşım sergiliyor."

Öncelikle ifade etmek gerekir ki buradaki değerlendirmem; şiir yıllığının tamamını kapsayan değil, o yıllığın içerisinde şairler hakkında kanaat ya da eleştiri ifade eden "not bölümü" için yapılmış  bir değerlendirmedir. Dolayısıyla söz konusu diğer iki yıllığı tümüyle baştan savmadır diye nitelediğimi söylemek doğru değildir. Ancak gelen eleştirilere rağmen, ben hem Asiltürk'ün hem de Aydoğan'ın yıllıklarındaki yazılan notların Arslanbenzer'inkine kıyasla yetersiz olduğunu, zayıf olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünmemin yanında, ifadelerimin hakaret içerdiğini de kesinlikle kabul etmiyorum. Burada "baştan savma" ifadesi, herhalde en ağır ifade olarak kabul edilebilir; bunun da hakaret olup olmadığını okuyucunun insafına bırakıyorum. 

Bilinmesi gereken bazı hususlar var. Ne Bâki Asiltürk'e ne de Mustafa Aydoğan'a karşı beslediğim bir düşmanlık, öfke, kin, eski hesap mevcuttur. Hem, Aydoğan'ın mahallelim olmasından onur duymaktayım. Bildiğim kadarıyla onların da bana karşı herhangi bir kötü düşüncesi ya da art niyeti yok. Ortada "Benim şiirimi, yıllıklarına almadılar!" psikolojisi de söz konusu değil. Mustafa Aydoğan'ın yıllığında şiirime yer verilmiştir. Bâki Asiltürk'ün yıllığında şiirim olmasa bile, ben bu yıllığın sahipliğini yapan Kitap-lık dergisinde şiirler yayınlıyorum. Yanı sıra Hakan Arslanbenzer ile bir tanışmam, mesaim ve ahbaplığım henüz olmamıştır. Aynı takımı da tutmuyoruz.Bâki Asiltürk, YKY Şiir Yıllığı 2010

Bütün bunlardan sonra, benim verdiğim hükmün haksız olup olmadığının anlaşılması için daha geniş değerlendirmelerde bulunmaya çalışacağım. Mustafa Aydoğan'ın ilk şiir yıllığında 13 şair hakkında not yazılmışken, sonraki yıllığında bu sayı 50 civarına ulaşmıştır. Aydoğan, iki yıldan beri şiir yıllığı çıkarıyor. Bu not yazma bölümüne ikinci yıllığında daha çok önem verdiği görülüyor. Fakat Arslanbenzer'in yıllığında yer verdiği 93 şair hakkında da notlar yazılmıştır. Bir kere burada belirgin üstünlük yok mu? 

Bâki Asiltürk'ün yıllığında ise bütün şairler için notlar yazılmış olsa dahi; bunların içinde geçiştirmek amaçlı, yazılmış olmak için yazılan, edebî bir değerlendirme olmaktan uzak ifadeler var. Bazı örnekler vermek istiyorum. Cuma Duymaz için "İlk kitabından bu yana ciddi mesafe kat etti.",  İbrahim Topaz için "İlk kitabı Melek Uykuları'nı yayımladı. Genç ve şair!", Kenan Yücel için "Şiir ortamında çok görünmese de şiiriyle kendini gösteriyor. Ayrıntılardan hız alan bir şiiri var.", Sidar Sinan Özmen için "İlk kitabını yayımladı. Hayatın adaletsizliğinden rahatsız bir genç.", A. Barış Ağır için "2000'lerin umut vaat eden imzalarından.", Osman Özbahçe için "Sert ve itirazcı şiirler yazıyor. Dergicilik yanı hiç durulmuyor.", Hayriye Ünal için "Kimseyle unvan maçına çıkmıyor; ama sürekli bir hareketliliği var. Ötekilerle arasına 'takip mesafesi' koymaya özen gösteriyor." ifadelerine yer verilmiş. 

Yukarı paragraftaki gibi ifadeleri okuyunca keşke Bâki Asiltürk de Mustafa Aydoğan gibi bazı isimlere not yazmama yoluna gitseymiş diye düşünüyor insan. Bence Sidar Sinan Özmen, şiir yıllığında sadece şiirini görse daha memnun olurdu. "Hayatın adaletsizliğinden rahatsız bir genç" olarak değil de bir şair olarak yer almayı isteyeceğini  düşünüyorum. Yine İbrahim Topaz'ın genç şair "yafta"sıyla anılmaktan hoşlanacağını sanmıyorum. Bir okur, Osman Özbahçe'nin dergiciliği hakkında ne düşünür "Dergicilik yanı hiç durulmuyor." cümlesinden? Mesela otuz yıl sonra bu yıllıklara edebiyat tarihçisi müracaat etse Hayriye Ünal'ın unvan maçına çıkmamasından ne anlayacak? Edebiyatla ilgisiz bu cümle, bize Hayriye Ünal hakkında doğru bir bilgi, bir fikir vermediği gibi Hayriye Ünal'ın yaptığı işi hafife alan, onun edebiyat dünyası içindeki konumunu bize göstermeyen bir nitelik taşıyor. Mustafa Aydoğan, Edebiyat Ortamı Şiir Yıllığı

Mustafa Aydoğan'ın şiir yıllığından örneklere bakalım: Mehmet Aycı için "Dokuz kitap birden… dedi bu yıl. Dördü yeni, beşi yepyeni.", Enis Batur için "Türk edebiyatının yıkılmaz heykeli. Ece Ayhan'dan sonra ona haksızlık eden olmuş mudur acaba?", Biricik E. Doğan için "Biricik… Yıllar önce mail kanalıyla ulaşmıştı bana ve epey yazışmıştık. Şiirleri hakkında görüştük, konuştuk. Yol ve yer arıyordu. (…) Şimdi birçok dergide yazmaya başlamış. İyi etmiyor.", Cevat Çapan için "Günümüz şiirinin en derinlikli şiirlerine imza atıyor. Ayrı bir tat ve ayrı bir heyecan.", Mehmet Ragıp Karcı için "Karcı şiiri, bin yıllık bir sevdanın şiiridir. Hem geriye hem ileriye doğru.", Murathan Mungan için "Türk şiirinin kapanmayan şemsiyesi." ifadelerine yer verilmiş. Ayrıca Nurduran Duman için tek bir cümle söylenmiş: "İçli şiirler yazıyor." 

Mustafa Aydoğan'ın ifadelerindeki samimiyet ve heyecan hemen göze çarpıyor. Bu değerli yönüne rağmen özensiz, harcıâlem değerlendirmeler değil mi bunlar? Cevat Çapan'ın günümüzün en derinlikli şiirinin sahibi olması şöyle dursun, şairliği bile tartışmalıdır. Deyim yerindeyse arkadaşlarının zoruyla şair olmuştur Cevat Çapan! Muğlak, ne demek istediği anlaşılmayan ifadeler de var. Yani Mungan'ın kapanmayan şemsiye olmasından ne anlamalıyız?  Yine mesela "bin yıllık bir sevdanın şiiri" ifadesi ve onun gelecek bin yılın da şiiri olacağı ifadesinden ne anlamak gerek, bu ifadeleri hangi zemine oturtmak gerek?

Sonuç olarak haksız bir değerlendirme yapmadığımı düşünüyorum. Hem yıllık hazırlayan isimlere karşı hem de yıllıklarına karşı herhangi bir önyargı ya da kötü niyet taşımadığım için vicdanen de rahatım. Umarım söz konusu yıllıklar, yaptığımız değerlendirmeleri dikkate alarak daha güçlü ve kusursuz bir şekilde yayınlarını sürdürürler.

Bünyamin Küçükkürtül açıklamasını yaptı

YORUM EKLE
YORUMLAR
ali nacar
ali nacar - 12 yıl Önce

şiir yıllıklarıyla ilgili güzel bir tesbit. bünyamin k. aslında "yıllık"la "yolluk" arasında bir şeyler daha karalasaydı tadına doyulmazdı yazının :))

tolga yaldız
tolga yaldız - 12 yıl Önce

üç yıllığı da okudum, bünyamin beye aynen katılıyorum.

Ömer Kadıoğlu
Ömer Kadıoğlu - 12 yıl Önce

Mazeretler ve bahanelere itibar etmemek lazım. Hocanın eleştirileri çok yerinde. Titizliği elden bırakmamak gerek. Türkiye, bu yıllıkların çok daha kalitesini hak eden bir şiir birikimine sahip bir ülke.