2020 yılı dermansız dertlerini de heybesinde getirdi insanlığa. Bu dertlerin başında "Covid-19" virüsü geliyor. Halk arasındaki yaygın ifadesiyle "korona virüsü" bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Gözle görülmeyen, ancak milyon kere büyütebilen teknoloji harikası mikroskoplarla görülebilen bu minnacık virüs tabir caizse dünyayı teslim aldı.

Korona illeti, alabildiğine hızlanan ve devinimiyle baş döndüren hayatı iyice durağanlaştırdı. Bu aslında iyi bir şey. Hayatın hızı karşısında insan kendi ruh ve vicdan aynasına bakmayı çoğu kere ihmal ediyordu. Hep ileriye baktığı için de mâziden ve hatıralardan beslenemiyordu. Hayatın baş döndüren hızı karşısında birçok şeyi ıskalıyorduk. Yavaşlama bize iyi geldi doğrusu. Burnumuzun dibinde olduğu halde Kaf Dağı'nın ardında zannettiklerimizi ancak korona günlerinde fark ettik. Zihnimizdeki uzaklar yakın oldu bize.

Korona günlerinde, başta sanatçılar olmak üzere, herkes ev hayatının güzelliklerini yaşamayı tecrübe etti. Anne evlâdını, kocasını; çocuk annesini ve babasını daha uzun süre gördükçe, hayata dair paylaşımlarını artırdıkça daha iyi tanıdı ve sevdi. Muhabbet güneşi doğdu evlere. Bu en çok da anne baba kokusuna ve ilgisine hasret kalan çocukları sevindirdi.