İstanbul İtfaiyesi, ülkemizde itfaiyenin kuruluşu ve tarihi gelişimi hakkında halkı bilgilendirmek adına 1935’te küçük bir kitapçık bastırmış. Taha Toros Arşivi’nde yer alan bu kitapçığı okurlarımızla paylaşmak istedik. Metnin yazarı belli değil.

İlk İtfaiye ve Yeniçeriler

İlk itfaiye teşkilâtının kuruluşu 1130 yılında şöyle başlamıştı: 1128 yılında Fransa’dan göçerek İstanbul’a gelip ihtida eden ve Gerçek Davut adını alan bir Fransız, ilk defa olarak bir tulumba yapmış ve bu tulumba 1130 yılında Tophane yangınında kullanılmıştır. O vakit bu tulumbanın bir iş görebileceği anlaşılarak hükümet bir kısım Yeniçerileri, Gerçek Davud’un emrine vermiş ve bir Tulumba ortası kurulmuştur. Şehzadebaşı’nda Kapamacılar çarşısında bir de itfaiye kışlası yapılmıştır.

Gerçek Davud’un yaptığı tulumba zaman zaman tadile uğramış ve nihayet 1339 senesine kadar mahallelerde kullanıldığını gördüğümüz tulumbaların şeklini almıştır. Gerçek Davud’un imal ettiği tulumbanın muaddel ve daha basit şekline (Didon) ve onun muaddeline de (Didon bozması) ismi verilmiştir. Gerçek Davud’un kurduğu teşkilât 110 yıl devam etmiş ve bu müddet zarfında bir başka yenilik ve terakki görülmemiş ve 1241 de Yeniçeriler dağıldığı zaman bu tulumbacılar ocağı da söndürülmüştür.

İtfaiyede askerî idare

Ocağın kaldırılmasından tam kırk sekiz gün sonra Hocapaşa’da bir yangın çıkmış ve önüne geçilemediği ve daha doğrusu itfaiye bulunmadığı için Babıâlî, Divanyolu ve civarı ta Kumkapı’ya kadar bütün o mahalleler yanıp kül olunca itfaiye teşkilâtını yeniden kurmak ihtiyacı baş göstermiştir. Bir kısım asker ayrılarak başlarına ihtiyar zabitlerden getirilmiş ve idare altına alınmıştır.

Tanzimat-ı Hayriye’den sonra

Tanzimat-ı hayriyeden sonra İstanbul’da resmî daireler ve 1285’te belediye daireleri açılınca yangın söndürme vazifesi yalnız askerlere değil, şehremaneti ve belediyelere de verildi ve her belediye merkezinde birer tulumba ve mıkdarı kâfi nefer vardı. Bundan başka mahalle delikanlıları tarafından sevk ve idare edilmek üzere her mahallede birer tulumba bulunduruluyordu.

Resmî daire ve belediye tulumbacılarına belediye ve hükümetten yatacak yer, günde birer çift tayin ve senede birer kat elbise verilir, kendilerinden diğer esnaf gibi tezkere resmi alınmazdı. Bunlar yangın ilân edildiği zaman her ne işte iseler hemen bırakırlar, tulumbalarının olduğu yere gelirlerdi.

Bundan başka sakalar ve baltacı tabir edilen dülgerler de hemen yangın yerine gider, sakalar su taşır ve dülgerler de hıbederse evlerin yıkılmasında çalıştırılırdı. Buna rağmen henüz yaraya deva olabilecek kadar esaslı bir teşkilât kurulmamıştı. Nitekim 1287 yılında Beyoğlun’da bir yangın çıkmış ve koca semti süpürüp götürmüş, mevcut teşkilât da buna karşı bir şey yapamayınca pek fazla ziyan eden sigortacılar hükümete müracaat etmiş ve iyi bir itfaiye teşkilâtı kurulmasını istemişlerdir.

Macaristan’dan gelen mütehassıs

Bunun üzerine Macaristan’dan mütehassıs olarak Ziçni isminde bir itfaiye zabiti getirtilmiş ve 1290’da iki taburlu bir itfaiye alayı kurulmuştur. 1293 Harbinden sonra bu alaya bir tabur daha ilâve edilmiş ve Anadolu yakasında çıkan yangınlar için de 1309’da Üsküdar’da bir tabur daha teşkil edilmiştir. 1305 senesinde bir de Bahriye itfaiye taburu teşekkül etmiştir.

Babı seraskerî, Taksim, Selimiye kışlalarında toplu olarak bulundurulan bu taburlar 10 Temmuz 1324 inkilâbından sonra bölük halinde Fatih, Samatye, Pangaltı, Yıldız, Arnavutköy, Dolmabahçe, Şişhane, Sarıyer, Üsküdar Nuhkuyusu, Selamsız, Kadıköy, Kuzguncuk karakollarına dağıtılmışlardır.

Meşrutiyet’in ilânından evvel Şehremaneti her yıl ciheti askeriyeye yardımda bulunmakla beraber meşrutiyetten sonra da 1329’da efradın yaya yürümemeleri için nakliye otomobilleri, motörlü tulumbalar satın alarak cihet-i askeriyeye vermiştir.

Şimdiki itfaiyenin özü

Cumhuriyet devrinde 1339 senesinde Millî Müdafaa Bakanlığı bundan sonra askerlerin itfaiye işlerile uğraşamıyacağını belediyeye bildirmesi üzerine o zaman (Büyük değerile bu işe önem veren ve bu suretle cidden unutulmıyacak derecede kıymetli bir hizmette bulunmuş ölen Vali ve Şehremini Bay Haydar tarafından) ilk olarak ayrılan [55000] lira ile kalyadan fiat makineleri getirilmiş ve 25 Eylül 1339’dan itibaren 49 yıllık nizamiyenin itfaiye alayı ile 34 yaşına girmiş olan Bahriye itfaiye taburu vaziflerini Şehremanetine devr etmişlerdir. İlk modern itfaiye grubu İstanbul’da ve ondan bir ay sonra da Beyoğlu, Üsküdar ve bir müddet sonra da Kadıköy, İstinye ve Ada’da teşkil edilmiştir.

Muhiddin Üstündağ zamanında ise; Bakırköy grubu, Yeşilköy, Heybeli, Burgaz, Rami, Halıcıoğîu, Erenköy müfrezleri ve Îstinye’de ayrıca İstinye kara müfrezesi, Anadolu ile Beyoğlu mıntakasında birer tahrip müfrezeleri kurulmuş ve itfaiye teşkilâtına biri otomatik merdiven olmak üzere daha elli bir makine ilâve edilerek teşkilât bir kat daha tevsi ve takviye edilmiş, bütün makine mevcudu 93 parçaya çıkarılmıştır. Deniz motörü da bu yekûna dahildir.

İtfaiye teşkilâtında çalışanlar kazaya karşı sigorta ettirilmiş, Fatih’de bir İtfaiye Direktörlük ve merkez grubu binası ile İstinye deniz grubu için birer bina ve ayrıca İstinya kara müfrezesile Rami, Burgaz, Yeşilköy müfrezelerine birer bina ve Direktörlük merkezinde 220 senelik hatırayı içerisinde saklıyan müze binası inşa edilmiş, Kadıköy grubu salaştan kurtarılarak Kadıköy Haline nakl ettirilmiştir. (Teşkilât-ı hazırayı daha mükemmel bir şekle ifrağ etmek ve teknik tarzını yükseltmek ve şehrin tamamen ihtiyacını karşılayacak esaslara istinat ettirmek için Almanya’dan da bir itfaiye mutahassısı celb edilmiştir.) Efradın yetiştirilmesi için her gruba talim ve jimnastik mahalleri ve dershaneler yapılmış, her gruba lüzumu kadar maske ve ağır cihazlar ve kimyevî yangın söndürme cihazları alınmış, yine itfaiye efradı içinden 25 kişilik bir bando teşkil edilmiş, tas, kemer ve sair bilcümle ihtiyacını Avrupaya muhtaç olmadan yapabilmek için Saraçhane vücude getirilmiş ve her grup ve müfrezede benzin depoları yapılmış ve her itfaiye karargâhı bahçe, ağaç ve havuzlarla tezyin edilmiştir.

Fennin icabatı yapılmak suretile makineleştirilen halihazır itfaiye teşkilâtı, vatandaşların emnü itimadına lâyık bir dereceye getirilebilmiştir. İstanbul itfaiyesi, 225 senelik tarihçesini şurada kapatarak mal ve mülklerinin korunması, yangın gibi bir âfetin önü alınabilmesi için herhangi bir yangın başlangıcında derhal itfaiyeyi haberdar etmelerini saygı değer halkımızdan diler.

Kaynak: İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi, Taha Toros Arşivi, Uray Basımevi, İstanbul 1935.