Necip Fazıl KısakürekBu sene fuarların mı pek tadı yok, benim mi bilemedim. İlk açıldıkları günden beri yollarını düzlüyorum ama pek fuar heyecanı duyduğumu söyleyemeyeceğim. Kitap çok, insan yığınla. Ziyaretçilerinin belki geçtiğimiz senelerden bile fazlaca olduğunu söylemek mümkün. (Zaten kitaba haddinden fazla insanın, haddinden fazla ilgi göstermesi de hep korkutmuştur beni.) Ama fuarlarda bir şenlik havası hakim. Kimse geze geze bitiremiyor sanki standları. Bakıp geçen çok da yani, alan pek yok sanki. Tabii bunun kitap fiatlarıyla da alakalı olması kuvvetle muhtemel. Zira; eskiden daha çok indirim olurdu fuarlarda. Bütün sene fuar zamanının gelmesini beklerdik alınacak kitaplar için. Artık buna pek gerek yok gibi. (Korkularımda haksız değilim.) 

 

Osman Kısakürek"Üstad'ın nesi olursunuz?" 

Bu düşüncelerle (yok, aslında tam olarak ezana kaç dakika kaldığını düşünüyordum) dolaşırken Sultanahmet Fuarı'nda, Büyük Doğu yayınları ilişti gözüme. Gidip stanttaki beyaz saçlı, genç görünümlü amcaya selam verdim. Necip Fazıl'ın kitaplarının baskıları ne alemde diye sordum. Alan var mı hala, yeni baskılar gerekiyor mu? Mesela yeni derlemeler yapıldı mı hiç son zamanlarda? Meğer sürekli oluyormuş kitapların yeni baskıları. "Bunları okumadan olmaz," dedi tezgâhtaki ihtişamı göstererek. "İlk önce okumalısın hatta." Yani ne yalan söyleyeyim, tüccar kitap satıcısı görüntüsü oluştu zihnimde hemen. Yazarın bir kitabını tavsiye etmesini istesen, hemen kendine en yakın olana uzanır ve "ee bunu, evet bunu okuyun önce," filan der. Dayanamadım, "siz okudunuz mu peki bunları?" dedim. Tebessüm etti (acı mı yoksa bıyık altından mı tam seçemedim). "İşimiz bu, okumak zorundayız!" dedi. Ortalama bir cevap, üstelemedim. Üstad'ın 1925 yılından itibaren çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış, bir kısmı da kitaplaşmış Hikâyelerim'ini aldım. Tam stanttan ayrılacakken, birden; 

-Sigara yasağını destekliyor musun sen? dedi. Biraz tereddütle,

-Yok vallaha, pek desteklemiyorum, dedim.

-Hah, dur o zaman, sana bir poster hediye edeyim ben, dedi ve alt raflardan Necip Fazıl'ın meşhur sigarayı tutuşturan posterini çıkardı. Gözlerim ışıl ışıl oldu hemen tabii.

-Eyvallah, dedim. Gülüyor.

-Adın ne abi senin? dedim. Posterle coştum ya, bir samimiyet kuracam hemen.

-Osman.

-Soyadın?

-Kısakürek! (Eyvah!)

-Abi nesi olursun ki üstadın? Gülüyor...

-Oğlu oluruz..

-Ciddi misin abi ya... 

Osman Kısakürek

"Ben şöyle biraz oturabilir miyim?" diyerek standın içine geçtim. Fena pot kırmışım. Durumu anlattım, anlayışla karşıladı: "Doğru düşünmüşsün. Çoğu okumadan tavsiye edip durur sattığı kitapları. Fakat biz okumak zorundayız, işimiz bu. Neden? Birincisi, Necip Fazıl Kısakürek büyük bir mütefekkir ve bizim meselelerimize eğilir, bu yüzden okumalıyız. İkincisi, onun kitaplarını satıyoruz, gelen okuyucular için okumak zorundayız. Üçüncüsü de, o bizim babamız. Bakalım ne yazmış, ne anlatmış değil mi?" 

Osman KısakürekSonra biraz Üstad'ı anlattı bana. Gelen ziyaretçilere birlikte kitap satmalarımız arasında kısacık şeylerdi anlattıkları. Necip Fazıl'ın şeker hastalığı dolayısıyla tatlı yiyemediğini, canı çektiği zaman da kendisine ya da abisi Mehmet Kısakürek'e özenle balla kaymak yedirdiğini, bal bulaşan bıçağı şöyle bir yalayarak nefsini körlettiğini anlattı mesela. Babasıyla ilgili birkaç anısını daha dinledim Osman Abi'nin. Söylediği sözleri onun sesiyle anlattı. Sesi Üstad'ın tok sesine benziyordu. Yüzü de... "Çok güzel anılarımız var babamla. Ama anlatsak da kim anlar ki, hepsi ailemiz içinde geçmiş, ancak bizim bilebileceğimiz dilden şeyler..." 

Duvarda asılı Necip Fazıl'ın büyük posterini gösterdi bir kadın küçük kızına: "Hani abin sana bir şiir okumuştu ya, işte onu yazan kişi." Osman abi, adını sordu kızın. "Nursena." "Hangi şiirini okumuştu abin sana?" Annesi cevap verdi, "Zindandan Mehmed'e Mektup" Şiirin yazılı olduğu posteri çıkarıp küçük kıza uzattı hemen; "al bakalım, sen de ezberler abine okursun..." Kız gülümseyerek gitti.  

Beni de tekrar görüşmek üzere uğurladı. Ayrılırken keyifle, "eğer sigaraya karşı biri olsaydın, sana kim olduğumu söylemeyecektim," dedi. Güldük. Sigaranın faydalarına selam çaktım. 

 

 Büyük Doğu'da Necip Fazıl'ın Yeni Kitapları Var! 

Necip Fazıl'ın kendi kaleminden Bediüzaman Said Nursi'nin hayatını anlatan ve Nur Risalesi'nden parçalar alınmış bir kitap henüz yerini almış raflarda. Nasreddin Hoca isimli yeni çıkan kitabın içeriğindeki;  "İzahlı Nasreddin Hoca Fıkraları" Tercüman gazetesinin 27 Ağustos - 22 Eylül 1976 tarihleri arasındaki "Ramazan Sayfası" içinde; "Gülebilsek" ve "Ağlatan Mizah" başlığı altındaki nükteler ise Büyük Doğu Dergisi'nde yayınlanmış metinlerin derlemeleri. Büyük Doğu Dergisinin kapatılışından sonra yayınlanan "Rapor"ların derlemeleri ve Vesikalar KonuşuyorBüyük Doğu Cemiyeti kitapları da kısa zaman önce ilk baskıları yapılan eserlerden. 

 

Esra Türkan konuştu