Osman Çakmakçı yönetiminde İstanbul’da çıkıyor Haşhaşi. Dergi genel olarak 90 Kuşağını taşımış bünyesine. Cep boy ebadında ama epey güçlü bir dergi izlenimi bıraktı bende.
Yine Çakmakçı’ nın çıkardığı Göçebe yıllarını da anımsamadım değil. İyi bir dergiydi Göçebe, 90’ların sesiydi, sözcüsüydü. Önemli bir boşluğu dolduruyordu. Bendeniz Haşhaşi’yi 90’ların yeniden dirilişi olarak algılıyorum. Bu algı, Haşhaşi’nin ileriki sayılarında yayınlanmasını umduğum poetik metinlerle kendini doğrulayacaktır. Bunun emarelerini Haşhaşi’de görmüyor değiliz. Yaşar Güneş imzalı 90’lı Yılların Şiirinde Öznenin Varlıksal Durumu adlı yazıda, 90’ların başlarında ürünlerini yayınlayan şairlerin şiirlerinde öne çıkan özellikler bahis konusu edilmiş. Bu yazılar çoğalmalı diyoruz. Böylece 90’ların şairleri hataları ve sevaplarıyla değerlendirilip tartışılır hale gelecektir.
Haşhaşi’de şiirleriyle yer alan imzalar çoğunluk itibariyle 90’ları kapsıyor: Lale Müldür ( 80’lerden), Levent Yılmaz, Elif Sofya, Ali Karabayram, İrfan Yıldız, Süreyya Evren,Osman Çakmakçı, Murat Uyurkulak, Hilmi Tezgör.
Felsefi bir dergi Haşhaşi. Biçimci şiire kilometrelerce uzak. Sezinlediğim kadarıyla şiirin felsefi temellerinin olmasını, şiirde trajik özneye yer verilmesini öneren bir tarafı var.
En az Göçebe kadar heyecanlandım Haşhaşi karşısında. Osman Çakmakçı’ya güveniyorum. Zaten ondan her zaman sağlam ve sıkı işler sadır olmuştur.
Haşhaşi’nin 90’ların kalesi olmasını umut ediyorum.
İletişim için: [email protected]
Mustafa Celep haber verdi
mustafacelep79 (at) gmail.com