https://www.ktpkitabevi.com/urun/huMünzevi şair, ehl-i dil, rikkat ve dikkat sahibi Erdal Çakır ağabey, Ankara'da kendisine bahşedilmiş hayatı devam ettiriyor. Ankara'ya nadiren gittiğim zamanlarda, sofrasından maddi ve manevi olarak rızıklandığım bu güzel insanın Ramazan'da sarf ettiği sözlerinden ve hikmet dolu “Hu” şiirlerinden, kendisinin terennüm ettiği bir kısmını sizlerin istifadesine sunuyoruz.

Sen bize merhamet et Allahım!

Bir vurgun gibi, denizine çek beni.

Ya da bırak dağlar taklit etsin sesimi.

Sen yenilgi görmemiş savaşısın kalbimin.

Doğu Türkistan'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde işlenen zulümleri hangi kalp ve duyarlığımızla izliyoruz. İzliyoruz evet, mükellef iftar sofralarında saldırgan iştihamıza bir çeşni olarak izliyoruz. Yüzde otuzbeş-kırkı çöpe giden, israf ederek haram işlediğimiz zengin sofralarımızdan hangi iftar duasının mazlumun çaresizliğine deva olabileceğini ve bizim basiretsizliğimizi fethe çevirecek bir yakarışa dönüşebileceğini umut ediyoruz. Ey yüceler yücesi Allahım, sen bize merhamet et, gafletimizi inşiraha ve fethe dönüştür.

Bizi Aziz isminle büyüt Ya Rabbi!

Ya Rabbi, biz yaptıklarımızın idrakinde, yapmadıklarımızın farkında değiliz. Bizi merhametinle terbiye et ve bizi 'Azîz' isminle büyüt. Yaralarımız vıcık vıcık kan ve biz birbirimizin kanıyla beslenir olduk. Sen bizi arıt ve 'Vedûd' ismin hürmetine birbirimizin kalbine tutunma ferasetini ver bize. Kelamımıza âriyet, bozulmuşluğumuza hilkat ver. Çünkü Rabbim, senin her şeye gücün yeter.

Sana sıfır bir deniz bağışlıyorum, sahil arama.

Kulluk damarlarının açılması

Hazreti Allah, kişinin halini bir üst hale yükseltecekse, onun kulluk damarlarını açar ve o damarlara hikmetinden bir şeyler akıtır. Bu, kulun azim ve iştiyakının derecesine göre böylece sürüp gider. Kim ki layıkıyla kulluk ister, o Hazreti Allah'ı ister.

Hüzün, gönlümüzün sarı ırmağıdır. Eğer ki bu ırmağın kaynağı kul ile Rabbi arasındaki bir imtihan ilişkisi ve muhabbetullah ise, suladığı yer cennettir. Öbür türlü ise şayet, nereye aktığının bir önemi yok. Terkedin, kurusun.

Duvara sen niye duvarsın diye sorulmaz; onu görmeyen göze ve ona toslayan akla sormak gerekir, benim duvarım sen misin yoksa tosladığım mı diye.

Kulluk, bir dahaki sefere yaparım ya da yapmam diyerek amel ve niyetlerimizi zamanın fal oklarının inisiyatifine bırakabileceğimiz bir kumar değildir.

Ramazan'da Buhara'yı özlemek...

Buhara... Babayurdum... Gönülyurdum...Gönül gözüyle görüp sevdalandığım mübarek beldem, seni çok özledim: İzzet-i nefsini, suskunluğunu, görkemini, mahcupluğunu...Hele de yetiştirdiğin o çınarı: Abdülhâlık Gucdevani'yi.

Nice yürürdük, şarkılar dizilirdi gerdanına mehtabın
Çöl bir yarım ay, taze manalar sürerken namlusuna şafağın
İnsan yürür, azgın ve kuytusundan fırlayan firarî
Kınından damlayan kana aldırmaksızın kalbinden firarî
Kımıltısız bir ejderin ıslığı dolanırdı beline mehtabın
Çıkar gelirdi son harflerini yutmuş cümleleri aşkın
Örneksiz bir yürüyüş, adımlar hep bir eksik
Peygambersiz bir mesaj Medine, sokakları hep bir eksik
Ya da Ninova’da bir Asur’lu, gözleri yaşlı
Zihninde kanat çırpan meleğin kanatları hep bir eksik
Darası alınamayan hile, tartısız Medyen
Kuyu başı serinliği, Musa’nın kalbine bakan kız
Salih’in bağrında fışkıran yara, vicdanı çekilen su
Beni sanki binyıllar öncesinden bana vuran su
Limanıma rüzgârlar demir atmış, bulutlarım parçalı
Bütün yağmurlar secde için iner toprağa bilirim
Aşk, bir hicret müjdesidir Muhammed’den bilirim
(, “Fettah” şiirinden...)

Sen toprak olmaya bak!

Sen toprak olmaya bak, huylusu da huysuzu da, eşkiyası da asfiyası da, kralı da paryası da, yağmuru da kurağı da hepsi sende 'fena' bulur.

Serçeyi, kanadından düşerken gördüm
Sütü, beyazından akarken gördüm
Denizi gördüm dalgasından kaçarken
Gördüklerimin hepsinde kendimi gördüm
Göründüm gördüklerimde
Gördüklerime göründüm merceğinden suretimin
Seni gördüm, gördüğüm ve göründüğüm her yerde
(, “Alîm” şiirinden...)

Oruçlu müminin cemalinde Allah'ın boyasını ve heybetini seyrederiz

Altını çizdiğimiz şeyler kendi önemsediklerimiz midir, yoksa başkasının önemsemesini istediğimiz şeyler midir? Tenimizin rengi ne olursa olsun ve ne kadar cafcaflı, allı pullu şeyler giyersek giyelim gölgemizin rengi hep siyahtır.

Dönebiliyorsan kendine dön ve bir daha dönme.

Eğer siz Allah’a hakkıyla saygı duyuyor olsaydınız, bünyesinde cehaletin bulunmasına asla izin vermeyen ilmi tahsil ederdiniz. Eğer siz Allah’ı layıkıyla tanımış, bilmiş olsaydınız, dualarınızla dağlar yerinden oynardı". Hadis-i Şerif – (Suyuti-Camiussağir)

Bir mü'minin, iftar vaktine yakın yüzüne düşen o sarartı ne mübarek ve ne muhteşemdir. O yüzde, Hazreti Allah'a şehadetin ve Onun hatırını saymanın nişaneleri bütün güzelliği ve ihtişamıyla belirir. Seyrine doyum olmaz.

"Allah'ın boyası... Kimdir Allah'tan daha güzel boya vuracak olan......" Bakara-138.

Yüce Mevlam, oruçlu bir mü'minin cemalinde senin boyanı ve heybetini temaşa etmek ne muazzam bir nimet ve lütuftur. Hamdolsun varlığına ve birliğine...


 

Mustafa Nezihi, seher vakti Ankara'daki sevdiklerine selam eyledi