Kavramlara yüklediğimiz anlamlar doğrultusunda insanlığımızı inşa veya imha ediyoruz. Kavramların içini nasıl doldurduğumuza muadil olarak ortaya bir insanlık hâli koyuyoruz. Kavramlarla düşünüyor, kavramlarla konuşuyor, kavramlarla yaşıyoruz. Bu nokta-i nazardan baktığımız zaman Mahir Zaman’la Yakaza Hâlleri kitabı dostluk, muhabbet, gurbet, vefa, aklıselim gibi sosyal veya kişisel hayatımızın niteliğini ve netliğini belirlemesi açısından hayati öneme haiz kavramların kendi dünyamızdaki karşılıkları ile yüzleşme imkânı verirken yazar Necdet Subaşı’nın dünyasındaki karşılıklarına da vakıf olma fırsatı sunuyor.

Kitap, yazarın ulusal bir kanaldaki programda yapmış olduğu konuşmalarının çözümlenerek metne dönüştürülmesiyle vücut bulmuş. Masa başında oturarak ve önceden kurgulanmış olarak belli bir plan dâhilinde yazılmış metinlere asla haksızlık etmek istemem. Ama -sureta tek kişilik de olsa- kıvamını bulmuş bir muhabbet ortamında yürekten sökün ettiği çok aşikâr cümlelerin kanatlanıp konacağı mahal, hilafsız yine yürekler oluyor; bu ister o cümleleri dinlerken olsun isterse metne dönüştürülmüş hâliyle satırlardan okurken, fark etmiyor.