Haşim el Medeni, Lübnan'ın Sayda şehrindeki bir işhanında bulunan fotoğraf stüdyosunun merdivenlerini her gün çıkıyor. Bindokuzyüzkırklı yılların sonunda açtığı dükkanında, yetmiş yıla yakın süre binlerce kişinin fotoğrafını çekmiş el Medeni. Gencinden yaşlısına, siyasetçisinde sanatçısına her kesimden kişi Medeni'nin emektar fotoğraf makinalarının karşısına geçip poz vermiş.
El Medeni fotoğrafçılığa çok küçük yaşta başladığını söylerken, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “İlk başta sadece sahilde denizin fotoğraflarını çekiyordum. Daha sonra evde kamerayla ailemin fotoğraflarını çekmeye başladım. Tabi onların fotoğraflarını gören komşularımız kendilerini çekmemi de istedi. Bize geliyorlar, fotoğraflarını çekiyordum. Hepsi çok beğeniyordu ve tekrar tekrar gelmeye başladılar. Aile, komşu derken yavaş yavaş insanlar beni duymaya başladı.”
El Medeni'nin bu stüdyoda günde 50 kişinin fotoğrafını çektiği zamanlar olmuş. Hatta bir Ramazan bayramı gece on ikiye kadar çalışıp, 80 kişinin fotoğrafını çekmiş. Ancak Haşimi artık 88 yaşında ve emekliye ayrılmış durumda. Stüdyodaki duvarlarında fotoğrafları bulunan çocukları yurt dışında yaşamayı seçmişler. El Medeni, burayı çalıştıracak birini bulamayınca, zamana şahitlik eden bu minik atölyeyi bir sergiye dönüştürmeye karar vermiş. Sergi fikriyle alakalı şunları söyledi El Medeni: “Burayı bir sergiye dönüştürmek istiyorum. Tamir ve tadilattan geçmesi gereken çok parça var. Duvarları boyatıp, etrafı daha düzenli hale getireceğim. Sonrasında da kapıları misafirlere sürekli açık bir sergi olacak.”
Osmanlı devleti babasını Uzak Doğu'ya göndermiş
Haşim El Medeni aynı zamanda bir seyyid, yani Peygamber Efendimiz’in soyundan geliyor. Babası Arabistan'da tanınmış bir din âlimi. Hatta dönemin Osmanlı idaresi babasını Uzak Doğu'ya İslami tebliğ için göndermiş. Medeni bu yanıyla gurur duysa da onun için en büyük yaşama nedeni fotoğraflar olmuş. Haşim El Medeni son olarak fotoğraf sanatı hakkındaki düşüncelerini şu şekilde ifade etti: “Fotoğrafçılık bir sanat ve bu sanat benim damarlarımda akan kanda bulunuyor. Özellikle kendi çektiğim fotoğraflar benim için çok özel. Hep aklımdalar diyebilirm. Buradaki fotoğrafları da saatlerce oturup izlediğim zamanlar oluyor. Bunun şurası eskimiş, öbürünün rengi solmuş diye söylenirken buluyorum kendimi. Fotoğrafçılık benim tutkum ve en büyük aşkım.”
El Medeni, Şehrazar isimli bu stüdyosunda çektiği ve çoğunluğu siyah beyaz fotoğraflardan oluşan arşiviyle şehrin tarihine de ışık tutuyor. Haşim El Medeni bindokuzyüzkırklı yıllardan itibaren minik dükkanında çekmeye başladığı fotoğraflarla tarihe tanıklık ediyor. Lübnan'ın dünya çapında tanınmış simalarından geleneksel kıyafetli Arap köylülerine kadar uzanan çok geniş bir yelpazesi bulunan arşivde, ülkenin geçirdiği dönemsel değişimler de gözler önüne seriliyor.
Musab Eryiğit haber verdi