20 Nisan Perşembe günü iki oturumdan oluşan “İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Seminerleri 2017 -Edebiyata Disiplinlerarası Yaklaşımlar-” programı gerçekleştirildi. Saat 10.00’da başlayan ve 15.35’te biten programda toplam 10 öğrenci sunum gerçekleştirdi.

Program genellikle farklı disiplinlerden yararlanılarak edebiyat kitaplarının incelenmesi üzerine idi. Konuşmacılar kendi konularına iyi hazırlanmıştı. Gösterdikleri bu çalışma için emek gösteren herkese teşekkür ediyorum. Gönlüm isterdi ki, konuşmacılardan edindiğim bütün notları buraya yansıtayım; fakat haber yazısının belli bir sınırı olduğu için bunu gerçekleştiremiyorum. O yüzden bu haberde sadece Aslı Zeynep Ortakan’ın “Eskici ve Oğulları Romanını Sosyolojik Okuma” ve Feyza Nur Yılmaz'ın Vüs’at O. Bener’in “Bay Muannit Sahtegî’nin Notları” romanındaki “Saçma” kavramını ele aldığı konuşmasına değineceğim. 

Aslı Zeynep Ortakan, birinci oturumda gerçekleştirdiği sunumunda, Orhan Kemal’in “Eskici ve Oğulları” romanını dört açıdan ele aldı: Sosyal-tarihî arkaplan, sosyal eleştiri, kadın meselesi ve gerçekçi bir unsur olarak mekânlar. Romanda sosyal arkaplanda işçi hakları varken tarihî arkaplanda M. Kemal Paşa ve Fransız İhtilali’nin olduğunu söyledi. Ortakan, sosyal eleştiri için sırf romandaki somut örneklerle yetinmeyip, dönemin gazetelerinden de faydalanmış. Alman etkisindeyken işçilerin durumunun iyi olduğu, Amerikan etkisiyle birlikte makinalaşmanın arttığını ve insan gücünün azaldığını söyledi. Böylece büyük şehirlere göçlerin arttığından bahsetti. Kadın meselesindeyse dönemin kadın haklarının zayıf olduğunu söyledi. Bunu romandaki pasajlarla somutlaştırdı. “Gerçekçi bir unsur olarak mekânlar” bölümünde ise romandaki mekânların günümüzdeki halini fotoğraflarla destekleyerek anlattı.


Feyza Nur Yılmaz, birinci oturumda gerçekleştirdiği sunumunda, Vüs’at O. Bener’in “Bay Muannit Sahtegî’nin Notları” romanındaki “Saçma” kavramını ele aldı. “Saçma” kavramını ele alırken romandaki örneklerle düşüncelerini somutlaştırdı. Sahtegi karakterinin Farsça kökenli ve Türkçe karşılığının “sahteci, hilekâr” olduğunu söyledi. Bu romanda Sahtegî’nin iç dünyasının sıkıntısını bize yansıttı. Onun varoluşçu felsefeye bağlı olarak zamanın geçmesine, zamanın ölmesine ve mekanikleşen dünyaya müdahale edemediği için Sahtegî’nin korkuya düştüğünü ve saçmalamaya başladığını söyledi. Bu yüzden toplumdan uzak olduğunu söyleyerek ahlaktan yoksun ve alkol düşkünü olduğunu söyledi.


Programın sonunda öğrencilerin sunumları değerlendirildi. En flaş değerlendirme Prof. Dr. Orhan Bilgin hocanın değerlendirmesiydi. Öğrencilerinin kendi beklentisinden daha üstün bir performans gösterdiklerini söyledi ve sözlerini hoş bir mısra ile süsleyerek sonlandırdı: “Bahtiyârım, bahtiyârım, bahtiyâr” Program bu güzel mısra ile sona erdi. Dileğim bu tip programların her sene tekrar edilmesi ve tezlerini halk önünde tereddütsüz sunabilen akademisyenlerin yetişmesidir. Vesselam.

 

Necdet Ömer Özer