Tasfiye dergisi eylül-ekim tarihli 21.sayısıyla yolculuğunu emin adımlarla sürdürüyor. Edebiyattaki pislikleri ve yozlukları “tasfiye” etmeye devam ediyor. Ahmet Örs, “Fotoğraflaşan Edebiyat” başlıklı yazısında edebiyatın mahiyetine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, son aylarda edebiyat ortamında gündeme gelen “Edebiyata nasıl yeni bir soluk kazandırılır?” sorusunu cevaplamaya çalışıyor.

 

Tasfiye dergisiAyakkabı  Vurmuyorsa Şiir Yazılmaz!

Tasfiye’nin bu sayısında ilk göze çarpan “Türkçe Şiirde Roni Margulies” başlıklı  dosya. Darbelerin, yasakların ve Kemalizmin karşısındaki duruşuyla örnek bir aydın profili çizen şair ve düşünür Roni Margulies’le ilgili bu dosyada, Asım Öz’ün Roni Margulies’le şiiri üzerine yaptığı bir söyleşinin yanı sıra “Birlikte Direnelim”, “Yeni Bir Edward Said mi?” ve “Şairin Yolculuğu: Roni Margulies Şiirinde Göçmenlik” başlıklı yazılar yer alıyor. Söyleşi ve yazılar, edebiyat ortamındaki hâkim olan (anlatacak birşeyi olmayan) şiir geleneğinin karşısında, Roni Margulies’in açmaya çalıştığı “anlatan şiir” damarını okuyucuya gösteriyor. Derdi olan şiirin, anlatacakları olan şiirin önemine değiniliyor.Margulies şöyle diyor: “Ayakkabı vurmuyorsa şiir yazılmaz.”

Ahmet Örs’ün başörtülü olduğu için kürsüden indirilen ve ödülü verilmeyen öğrenciyi anlattığı öyküsü, Neşe Gürer’in 28 şubat çerçeveli bir öyküsü ve Mustafa Kıyak’ın “Kutsal Meslek” adlı mizahî öyküsü derginin 21.sayısındaki öyküler.

 

Gül Yetiştiren Adam’ın Otuzuncu Yılı!

Gül Yetiştiren Adam romanı  bundan tam otuz sene önce yayınlandı. Faruk Karaaslan otuzuncu yılında Rasim Özdenören’in başyapıtını yeniden okumaya davet ediyor okuyucuyu. Karaaslan’ın romanı siyasî bir açıdan tahlil ettiği bu yazı keyifle okunacak cinsten.

“Direniş ve Özgürlük Şiirlerinin Şairi: Bünyamin Doğruer” başlıklı yazıda, İbrahim Eryiğit direnen edebiyatın önemli isimlerinden Bünyamin Doğruer’in şiirlerini mercek altına alıyor.

Asım  Öz İblis ve Acı Çay’da Oryantalizm ve Emperyalizm İronisi” başlıklı bir yazıyla edebiyat çevrelerince aykırı tarzıyla tanınan Faslı yazar Moha Souag’ın romanlarını değerlendiriyor.

Ahmet ÖrsDağlarca’nın Siyah ve Karanlık’ı ve İsmet Özel’in Muş’ta Bir Güz İçin Prelüdler’inden sonra bu sayıda Cahit Külebi’nin Tokat’a Doğru şiirini tahlil ediyor.

Halit Alper Şimşek “Sosyete Dini Quantum Fiziği” başlıklı yazısında kişisel gelişim çılgınlığına ışık tutuyor ve Doğu mistisizminin Batı’ya nasıl pazarlandığına dikkat çekiyor.

Cahit ErdemAşk, Tahir Sami Bey’in Özel Hayatı, Aslan Asker Şvayk, Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler, İkna Odası, Bilge Terzi, Gazap Üzümleri ve Nuke Türkiye kitaplarına İslamî perspektifen çeşitli notlar düşüyor.

Tasfiye dergisiTasfiye dergisinin bu sayısında Mustafa Kıyak’ın sinema yazıları sürüyor. “Sinemada Eğitim Teması Bağlamında İktidar Mücadelesi” başlıklı yazısında Mustafa Kıyak, eğitim sisteminin aslında öğütüm sistemi olduğunu deşifre eden filmler üzerinden devletin kitleleri nasıl adam ettiğini ele alıyor. Dünya alternatif sinemasındaki birçok muhalif filmin de ele alındığı bu yazıyı sinemaseverler kaçırmamalı. Eğitimle toplumu dönüştürme projesini işleyen bir başka yazı ise Alaattin Uras’ın kaleminden çıkmış. “Tektipleştirmenin Anasınıfına İnişi” başlıklı yazıda Uras, bu sene pilot olarak birkaç bölgede başlayan ancak önümüzdeki senelerde tüm ülkede uygulanması planlanan zorunlu ana sınıfı eğitiminin arkaplanını gösteriyor.

Dergide Şule Yüksel Gökyar’ın “İyi ki Varsın”, Beytullah Emrah Önce’nin “Yeni Bir Halk Pedagojisi İhtiyacı” ve Sevgi Engin’in “Bir Vardı Bir Yoktu; Herşeyin Başı Bir 28 Şubattı” başlıklı denemeleri bulunuyor. Sevgi Engin’in dergide ilk kez yer aldığını belirtelim.

Grup Yürüyüş’le taze albümleri “Adanış Günü” üzerine yapılan bir söyleşinin yanı sıra, dergide At Gözlüğü dergisi editörü Aziz Bayrak’la gerçekleştirilmiş bir mülakât da yer alıyor.

 

Tasfiye’de Neo Epik!

Gelelim şiire. “Yarabandı” ile Sinan Ceran, Müellefe-i Kulûb İçin Söylenen Marş”la Enes Malikoğlu, “Kapıları Karıştırmak”la Şehmuz KurtTasfiye’nin bu sayıdaki şairlerinden. Daha önce de birkaç şiiri yayınlanan Alman şair Hermann Krückberg’in “Hayat Şiir”inin çevirisinin yanı sıra, Kerim Yusuf’un da dergide “Bağdat’ta İşgal” adlı kısa bir şiiri bulunuyor. Emre Karaca’nınkomutanın nöbette uyuduğu için eline el bombası vererek katlettiği İbrahim Öztürk ve arkadaşlarına ithaf ettiği şiiri ise bambaşka bir tarzda. “Güm!” adlı şiirin neo-epik şiire yakın bir söyleyişi var, daha çok Ahmet Güntan’ın şiirlerini hatırlatıyor.

 

Habil Sağlam beğendi

habilsaglam(at)yahoo.com