Lütfi Bergen Ankara’da uyanıyor her sabah. Hacı Bayram Veli’den gelen çağrıyla. Camide O’nunla buluşuyor. Omuz omuza namaz kılıyorlar. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam ediyor muhabbet dolu muhavereleri.

Kütüphanesinin 'müslüman sol'unda kimler var?

Lütfi Bergen
(+)

Lütfi Bergen, işçisi olsaydı –eskiden olduğu gibi- onunla aynı yerde yemek yiyecek, aynı mescidde saf tutacaktı. Şimdi kütüphanesinin ‘müslüman sol’unda Ali Şeriati var. O’nunla ‘zehirle pişmiş aş’dan yiyor. Nureddin Topçu’nun çalışkanlığı, istiğnası, fakrı, zühdü, isyanı sofrasını zenginleştiriyor. Şu ayete olan kuvvetli inancını sofranın en mutena yerine koyuyor: “Allah zengindir ve siz ise fukarasınız.”

Cevdet Said, mütevazılığıyla, içtenliğiyle, münzeviliğiyle eşlik ediyor Lütfi Bergen’e. Teknolojiyi, uygarlığı, dünya malını geride bırakmış olmanın gönül ferahlığıyla. İsmet Özel, odasında tedirgin dolanıyor, kendisine selam veriyor. Lütfi Bergen çoktan almış selamını; hürmetle.

İnfak eden çalışkan ahiler

Lütfi Bergen bir tekkeye gitmiyor. Ama müslüman çalışkanlığından devşirilen zevkle her yerde bir dergah ahlakının yerleşmesini istiyor. Ahi’ce bir direnişten bahsediyor. Hakkını koruyan, hukuka riayet eden, fedakârca davranan, biriktirmeyip infak eden bir yapılanmayı, teşkilatlanmayı düşlüyor.

Fuat Köprülü’nün ‘Dervişleri’nden, Yesevi’den, Yunus’tan, Ahiler’den, Melametiler’den, Matüridi’den, Büyük İmam’dan, Hasan Basri’den, Ebu Zer’den En Büyük Kul’a ulaşıyor. Tüm bildiklerini; sosyolojiyi, psikolojiyi, felsefeyi, tarihi, değerlendirmeleri, eleştirileri, şerhleri, cerhleri, sosyalizmi, edebiyatı, şiiri O’nun okuduğu ayetlerin ışığında bilmek istiyor. Bilmek ve yaşamak istiyor. Yaşadıkça belirginleşen hakikatten dem vurmak istiyor.

Kutadgu Bilig'in peşinde

Bildiklerinin yükünün, ancak onları yazarak, yayarak, paylaşarak hafifleyeceğine inanıyor. İnanıyor bir şeyler olacağına. İnanıyor Anadolu’ya, Anadolu’nun en sağlam ve sahih kale olduğuna. O kadar ki, diğer beldelerin kalelerinin yanlış ve yetersiz tahkim edildiğini düşünmeye vardırıyor onu, bu tarihsel okumadan kaynaklanan inanç. Lütfi Ağabey’le burada anlaşamıyoruz ve tartışıyoruz. Aslında zaten bu düşünce alışverişini ve tenkidi kendisi de istiyor.

Azgelişmişlik ÜstünlüktürLütfi Bergen öne sürdüğü iddialarını güçlendirmek için, teşekkül ettirmeye çalıştığı düşünce kulvarını sağlamlaştırmak ve genişletmek için doğudan ve batıdan yüzlerce kişiyi kritize etmeye devam ediyor.

İlk kitabı Azgelişmişlik Üstünlüktür’de, Üç Mesele’nin gösterdiği ufka yönelen Bergen’i daha iyi anlamamız, yayımlanmayı bekleyen üç kitabından sonra mümkün olacak gibi görünüyor. Ama şunu söyleyebiliriz: Bergen, Türk’ün yitik hikmetinin peşinde. Ve asırlarca önce yitirilmeye başlanmış bu ‘Kutadgu Bilig’in; halkın içinde yaşamış, elinin emeğiyle geçinmiş zahitlerin, âlimlerin sözlerinde, tavır alışlarında, eserlerinde ve Allah haşyetiyle dopdolu muttakilerin yaşamlarında olduğunu işaretliyor, gösteriyor. ‘Kutu’l-Kulub’u azık edinmiş ve bunun verdiği doygunlukla aza kanaat etmiş zahidane bir yaşamı benimseyen bir millet özlemini dile getiriyor.

Yürüyüşünün bir fetihle çiçeklenmesi için

Milyonların kanıyla beslenmiş ama açgözlü olduğundan doymamış, doymayacak olan bu azgın kapital çağın içinden aklını ve kalbini bir çılgınlığa, acımasızlığa, ölçüsüzlüğe, ‘rasyonalizm’ ve uzantılarına kaptırmadan, yürüyüşünün bir fetihle çiçeklenmesi için dua ediyor: Odasında, dergilerde, internet sitelerinde…

Söze dökülen fikirleriyle, 46 yıllık macerasıyla, soldan İslam’a geçişiyle, İslam’ın tarihini cesurca okuyuşuyla, geçerli siyasal mantaliteye kendini uzak tutmaya çalışmasıyla Lütfi Bergen dikkatle takip edilmesi gereken önemli bir isim. Cabiri’nin Arap aklının oluşumunu tahlil ederken yürüdüğü zorlu yolu, Türk aklının-anlayışının belirginleşme ve bir vatanda temekkün etme macerasını farklı bir yoldan yürüyerek anlamaya-anlatmaya çalışıyor.

Bu çağın maskelerini düşürmeye çalışıyor

Türkiye’deki önemli pek çok yazarla, düşünürle, grupla, cemaatle teşrik-i mesaide bulunmuş olan Bergen, düşünsel anlamda farklılaşmanın itikadî yaftalamalara varmaması konusunda hassas. Toplumsal ve siyasal muhalefetin hakkaniyetle yerine getirilmesinin zor olduğunun bilincinde. Belli bir ayrışma yaşadığı İslamcılar’ın, kendilerini ve argümanlarını yenilemeleri gerektiğini dile getiriyor.

Lütfi Bergen’in bazı düşünceleri, kendini konumlandırdığı yer(lilik), bazılarımız için uygun görünmüyorsa bile derin ve samimi bir imanın bize öğreteceği önemli ipuçlarını barındırıyor içinde. Çünkü bu yüzyılın maskelerini düşürmeye çalışan müslüman bir Türk O.

 

Mustafa Nezihi Pesen kısaca anlatmaya çalıştı onu