Büyük başarıların arkasında, çoğu zaman görünmeyen ama etkisi büyük güçler vardır. Yön veren, güç katan, anlam yükleyen böyle etkiler sayesinde dünya tarihinde birçok medeniyet ayakta kalmış, birçok devlet uzun yıllar hüküm sürmüştür.
Köklü olmak, köklerine bağlı olmakla sağlanır. Osmanlı Devleti, dünyaya medeniyetin nasıl olması gerektiğini yaşantısıyla, uygulamalarıyla öğretmiş bir medeniyet devletidir. Kuruluşunu hazırlayan ilk dönemlerden tutun da dünyaya hakim olduğu zamanlara kadar değişmez değer yargılarıyla bu yükselişini sürdürmüştür. Mehmet Akbulut da, Osmanlı’yı Osmanlı Yapanlar adlı kitabında Osmanlı’yı ayakta tutan değerleri örnek olaylarla, şahıslarla anlatmış.
Yazar ve eğitimci Akbulut, bir edebiyatçı ama çok yönlü bir yazar. Edebiyat alanındaki çalışmalarının yanında hikmet yüklü, nükte yüklü kitapların da sahibi. Tarih konusunda da önemli çalışmaları var. Her yaş grubuna hitap eden, kaynağı sağlam eserlere sahip. Akbulut’un kaynağı, öz tarihimizin ışık veren nüveleri ve elbette bütün kitapları anlamamıza rehberlik eden büyük Kitap.
Tarihe yön veren isimler
Az Kitap’tan çıkan Osmanlı’yı Osmanlı Yapanlar kitabı, Osmanlı hakkında öğrenilmesi gereken neredeyse bütün konulara değinen uzun soluklu bir çalışmanın eseri. Osmanlı’nın kuruluşundan başlıyor kitap. Osman Bey’in hayatı, mücadelesi anlatılıyor. Daha sonra kitabın esas konusu devreye gidiyor. Osman Bey’i “Bey” yapan Şeyh Edebali anlatılıyor. Manevi dinamikler, gönül erleri, güce ruh katan yürekler… İşte bütün bunlar Osmanlı’nın ayrılmaz parçaları.
İlk bölüm kişilere ayrılmış. Osman Bey’den başlayıp Said Nursi’ye kadar geniş bir yelpazede ilerliyor çalışma. Karşımıza çıkan isimlere bir gönül aşinalığımızın olduğunu gördükçe Osmanlı’nın yüzyıllara nasıl meydan okuduğunu daha iyi anlıyoruz. Yunus Emre, Zembilli Ali Efendi, İbn-i Kemal, Hoca Sadeddin Efendi, Kâtip Çelebi ve daha birçok isim Osmanlı’yla irtibatları derecesinde anlatılmış.
Padişahlardan da tarihe yön veren isimler anlatılıyor. Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, II. Abdulhamid sayfalar arasında karşılıyor bizi.
Mehmet Akbulut’un kitabının en önemli özelliklerinden birisi, bu kitabın bir edebiyatçının elinden çıkması. Tarihin gizemli sayfalarında ilerlerken cümlelerin ışıltısıyla da bu coşkuyu doyasıya yaşıyorsunuz.
Mekân deyip geçmemek gerek
Tarihin akışı içerisinde yaşanan mekânlar da önemli değerler olarak dikkatle incelenmeli. Şanlı bir tarihin sayfaları arasında nefes alıp veren mekânlar da en az yaşanan olaylar kadar önemlidir. Camiler, türbeler, kütüphaneler, saraylar ve daha birçok mekân tarih sahnesindeki önemleri de ön plana çıkarılarak bu kitapta işlenmiş.
Mostar Köprüsü’nü anlatırken Akbulut “Gönülden gönüle yol vardır.” diyor. Mostar için, “Osmanlı’nın merhametle uzattığı el” tabirini kullanıyor. Selimiye Camii’nin muhteşemliğini anlatıyor, nakış nakış desenlerini de cümlelerine yâren ederek. Japonların Selimiye için kullandığı “Eğer bu eser bizim olsaydı, onu korumak için cam kavanoz içine alırdık.” ifadesini de kendisine şahit tutuyor.
Topkapı Sarayı’nın dünyayı hayran bırakan ihtişamı, Eyüp Camii ve türbesinin huzur veren serinliği, Kapalı Çarşı’nın iç içe geçmiş hayatları tarih süzgecinden geçirilerek anlatılmış.
Kişiler, mekânlar ve olaylar. Elbette yaşanan olaylar da kitapta önemli yer tutuyor. Tarihe yön veren olaylar, dünyayı hayran bırakan sıra dışı olaylar tek tek ele alınmış kitapta. Karada yürüyen gemiler, hilafetin elde ediliş mücadelesi, savunmalarıyla bile dünyayı titreten ordularımız bir mehter marşının içleri titreten ezgisiyle anlatılıyor.
Mehmet Akbulut’un bu kitabı, özellikle gençlere tarihini öğretmek, sevdirmek için çok önemli bir eser. Sıkmadan, ayrıntıya boğmadan, şiirsel bir üslupla tarihimizin gurur tablolarını bu kitapta bulmak mümkün. Osmanlı’yı Osmanlı yapan değerleri bilmek, tanımak ve tanıtmak, bugün yaşadığımız birçok sıkıntının giderilmesinde bize kaynaklık edecektir. Şükür ki gururla okuyabilecek bir tarih bırakmışız ardımızda.
Mustafa Uçurum yazdı