Ödüllerin tüketim ekonomisiyle bağlantısı olduğunu hep düşünmüşümdür, bizim ülkemizde pek tutmuyor bu; çünkü her kesimi tarafsız ele alan, ya da alır gibi yapan bir kurum yok. Son yıllarda Kültür Bakanlığı sanki bu yolda doğru adımlar atıyor.
Dünyanın en prestijli ödülü olarak bilinen Nobel ödülleri –özellikle de edebiyat dalında- de belli bir ideolojinin beklentilerine cevap verildiği takdirde alınabiliyor. Lev Tolstoy ve Henrik İbsen gibi büyük yazarların bu ödüle aday gösterilip de ödülü alamadıklarını öğrendiğimde bu konuda şüphelerim iyiden iyiye artmıştı. Gerçi bu isimler Nobel’e prestij kazandırırlardı. Belki de bu nedenle Jean Paul Sartre büyük bir yüreklilikle Nobel ödülünü reddetmişti.
Ülkemizde Orhan Pamuk’un Nobel edebiyat ödülünü alması, bu ödülün toplum tarafından da bilinirlik kazanmasına neden olmuştu. Orhan Pamuk’un bu ödülü romanlarından çok siyasi tutumuyla aldığı tartışılıp durdu. Aslında evet, bizim romanımız değil, şiirimiz güçlüydü, yüzlerce yıllık bir şiir geleneği olan bir ülkeye roman dalından ödül verilmesi de manidardı.
Diğer taraftan, bu ödülü alan her kim olursa olsun muhakkak kendini tartışmaların odağında buluyor. İsveç Akademisi’nin verdiği Nobel Edebiyat ödülünü bu yıl Alman yazar Herta Müller (1953) kazandı. Müler Romanya'da Almanca konuşulan bir köyde doğmuş, daha sonra Almanya'ya göç etmiş.
İsveç Akademisinden yapılan açıklamada, Alman yazar Müller'in bu ödülü, "şiirin yoğunluğu ve nesrin açıklığını kullanarak yoksulların dünyasını tasviriyle" aldığı kaydedildi. Ayrıca Son 10 yıl içinde Nobel Edebiyat Ödülü 3. kez Alman diline verildi. Avrupa gazeteleri ödülün hakkaniyetini tartışmış, mesela Frankfurter Allgemeine gazetesi, 'Mürekkeple gölgeleri kovmak' başlıklı haberinde, Müller’in ödül almasının gerçek bir sürpriz ve sansasyon olduğunu yazıyor. Akademinin bu kararının daha çok edebi olduğu ama siyasi bir sinyal de içerdiğine dikkat çeken gazete, ''Daha aydınlatıcı bir seçim olamazdı'' diyor. Diğer gazetelerin kimi, ödülü olumlarken kimi de olumsuzlamakta.
Eserlerinde, özellikle şiirlerinde, yoksulların yaşamını tasvir eden Herta Müller Türkçede şiirleriyle değil sadece iki romanıyla tanınıyor. 1997 yılında “Yürekteki Hayvan” ve 1998 yılında “Tilki Daha O Zaman Avcıydı” adlı romanları yayımlanmıştı.
Tarık Erbaş haber verdi