Neden mi?: Ayrılık nasıl sevdaya dahilse müzik de sevdaya dahil de ondan…

Onu hiç tanımadım. Aynı çarşı/işhanı içerisinde esnaf komşusu oldum bir dönem kendisine. Yarım yamalak sahaflığım dönemimde hocanın o esrarengiz halleri hep dikkatimi çekerdi.

Sonra o çarşıdan ayrılıp gittiğim yıllar boyunca da gördüm elbet. Sanatçı kişiliğinin gizemini görüp o hikemi izleri okumak hoşuma giderdi bazen de. Hakkında anlatılanları duyardım. Övgü dolu sözlerle anılırdı. Onun müzisyen kişiliği, bestekarlığı hep söylenir dururdu etrafta.

Bir de bazı zamanlar, kendisiyle bir söyleşi, röportaj yapmak hevesindeydim.

Uzun zaman geçti, tereddütlerim oldu, unutkanlıklarım...

Birgün zihnimi, hissiyatımı toparladım ve kendisini ziyaret ettim. O sıra yazılı olarak Alpsakarya Hoca’ya bir cesaretle söyleşi soruları bırakmıştım. Söyleşi yapabilir miyiz sizinle, diye bir not kağıdına yazmış ve “Evet” cevabını almıştım.

Konuşamadık, sustuk, o bana baktı durdu, ben de hocayı seyreyledim.

Hepsi bu kadar.

Hasbihalimiz kısaydı. Fakat bence verimli bir muhabbetti.

Soruma aynı şekilde kâğıttan yazarak mukabele etti. Evet’i kâğıtta yazılıydı ve ben o ‘Evet’i cebimde saklamıştım.

Hoca konuşamıyordu ama duyuyordu.

Şaşkındım; talebeleriyle acep nasıl ulaşıyor olmalıydı?

O ziyaretimde bir fotoğraf çekilebilir miyiz, dedim. Bu defa işaretle ama…

Elbette, dedi; başını salladı.

Anısı kaldı; iyi ki çekilmişiz o fotoğrafı.   

Rahatsızlığı neydi, tam bilemiyorum. Zannedersem ileri düzey gırtlak kanseriydi. Çünkü boğazında daima bir ipek fular vardı ve bu onun simgesiydi artık.

Öğrencilerine ders verirken onlarla da bazen yazılı anlaşabiliyordu sanırım.

Uzun yıllar boyu konservatuara, müzik bölümlerine öğrenci yetiştirdi. Müzikte okullu olacak gençlerin eşik mektebiydi Timur Alpsakarya.

Yakın bir muhabbetle kendisini tanıyamadım, hep uzaktan gözlemledim onu. Buna fırsat da bulamadım. Söyleşi sorularımı da kendisine iletmiştim. Sonra oğlum ergenliğinin başındayken müziğe heves etti onu tuttum Timur Hocaya götürdüm. Söyleşi sorularının cevabını istedim, ileteceğini bildirdi.

Bu gizemli bestekârın kıymetini bilirdim ve fakat müziğin derinlemesine içinde olamadığım da buna perde olacak ki ileriki aşamalarda gizemin ortadan kalmasını sağlayacak bir adım da atamadım doğrusu kendi adıma.

Oğlum heveskar bir ergen olarak bir ay içerisinde Timur Hocaya gitmeyi bıraktı. Ben o gün anladım ki Timur Hoca bir istidadını görse bu öğrencisinin peşine düşerdi; düşmedi.

Demek ki benim öğütlediğim değer kıyası doğurdu ve sustum.

Salgın kimleri almadı ki aramızdan…

En değerli insanlarımızı kaybettik, hafazanallah kaybetmeye de devam ediyoruz. Annemi aldı, sevdiğim, saydığım başka insan güzellerini da aldı gitti işte. Timur Hoca da bu dönemde yitirdiklerimiz arasına girdi.

Hoca,  5 Mayıs 2021 tarihinde, Konya’da Rahmet-i Rahmana kavuştu.

-O dönem hemen bir ay öncesinde de çok hatırlı şair, sevgili Bülent Keçeli’yi kaybetmiştik. Ona da rahmet diliyorum; müstakilen bir Keçeli yazısı da ayrıca hazırlıyorum.-

Sonrasında bu sarsıcı haberle benim yarım işlerimin başıma bir felaket gibi çöküşünü yeniden anımsadım.

Neden uzun zaman Alpsakarya Hoca ile hususi bir muhabbet geliştiremedim diye kendime kızdığım çok olmuştur.

Türk müziğinde müstesna bir yere sahipti ünlü besteci Alpsakarya…

Bin dokuz yüz altmışlı yıllardan itibaren beste yapmaya başlayan Alpsakarya’nın eserlerini kimler okumamış ki?: Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Gülden Karaböcek, Neşe Karaböcek, Kamuran Akkor, Ayşe Tunalı, Gönül Yazar, Muazzez Ersoy, Seda Sayan…

Aynı zamanda güfte yazarı olan büyük bestekârın iki yüz elliden fazla mevcut.  Bunların altmıştan fazlası ünlü ses sanatçılarının plaklarından yer almış ve çoğu da namlı eserler olarak Türk Müzik tarihinde kendine kavi bir yer edinmesine vesile olmuştur.

Sadece bestekarlığı ve güftekârlığıyla değil, ud ve piyano çalışıyla da namlı bir müzik üstadıydı Timur Alpsakarya. Birçok ünlü ses sanatçısına uduyla eşlik etmiş; onların ses verdiği şarkılara şekil vermiş, ruh üflemiş yetinmeyip ses verilişinde de emeğini, yüreğini ortaya koymuştur.

Neden anlattım Alpsakarya’yı derseniz?: Ayrılık nasıl sevdaya dahilse müzik de sevdaya dahil de ondan…

Hocaya bir kez daha rahmetle…

YORUM EKLE