Hayatın sınav olduğu bilinci ile yaşayan müminler sınav içinde sınava tâbi tutuluyorlar. Okumaya başladığımız andan itibaren birçok sınava giriyoruz ve hiç şüphesiz ki çoğumuza göre, en uzun soluklu, en yorucu ve en çok hayatımızı etkileyen sınav üniversitelere giriş sınavı. Tercih döneminde olduğumuz şu günlerde, Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyan müslümanların yeni gelecek arkadaşlara bir yol haritası göstermesi ve tereddütte olanların sorularının giderilmesi adına, dört arkadaşımız bize ‘Benim Boğaziçim’i anlattılar. Buyrun beraber dinleyelim kendilerinden:
Abdullah Eren (Sosyoloji 3):
Artık gençler için üniversite okumak, başka alternatifi olmayan bir tercihmiş gibi algılanıyor ve bu yolda feda edilmedik zaman, enerji, para vs kalmıyor. İçinde bulunduğumuz küresel sistemde adeta iyi bir gelecek, iyi bir kariyerle özdeşleşmiş durumda. Kariyerin böylesine hayatın merkezine konulduğu bir ortamda, Boğaziçi Üniversitesi de diğer üniversiteler gibi üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getiriyor. Yani kısacası İslam’ın öngördüğü hedef ve yönelişlerin esamesi yok Boğaziçi’nde.
Ben Boğaziçi'ne Türkiye'nin öbür ucundan geldim 2011 yılında. Ortam fazlasıyla yabancıydı ve yukarıda bahsettiğim koşullar okuldaki ilk zamanlarımın zor geçmesine neden olmuştu. Ama, haklarını vermek gerekir ki buradaki kardeşlerimin kayıt öncesinden şimdiye kadar beni en ufak bir meselede dahi yalnız bırakmadıklarına şahit oldum. Hazırlık senesinin ilk günlerinden şimdiye kadar kurduğumuz bu samimi dostluklar bana çok şey öğretti. Bunun yanında şunu söylemem gerekir ki kardeşliğimiz birbirimizi yalnız bırakmamanın ötesinde müslümanca bir zihin ve gönül inşası için birlikte bir gayretin içine girmeye de vesile oldu.
Ben birbirimize destek olacağamız ve kardeş olabileceğimiz arkadaşları dört gözle bekliyorum. Beraberce nice hayırlı faaliyetler bizleri bekliyor inşallah.
Arif Erbil (Siyaset Bilimi ve Uluslarası İlişkiler 2):
İnsan hayatı kişinin yapmak zorunda olduğu tercihlerden meydana geliyor. Bu tercihlerden kimisi hayatımızın gidişatında önemli dönüm noktalarına işaret ediyor. Hiç şüphesiz, dönüm noktası olarak nitelendirebileceğimiz bu kritik tercihlerden bir tanesi de üniversite tercihidir.
Üniversite tercihimizi belirleyen bir çok saik mevcut. Örneğin okulun bilinirliği, okunmak istenen bölümün varlığı, belki de en önemlisi olarak sosyal çevre. Eğer müslüman bir çevrede yetişmiş bir insansanız çevre meselesi kafanızı çok kurcalayabiliyor. Bu mesele şu anda okuyan bir çok arkadaşımızın da zamanında kafasını ziyadesiyle kurcalamıştır. Kendimden örnek vermek gerekirse, Boğaziçi’ni tercih ettikten sonra epey endişelenmiş, gerek kendi çevremde gerekse sosyal medyada benimle aynı hassasiyetlere sahip olan arkadaşlar var mıdır diye bir araştırmaya girişmiştim.
Bilindiği gibi üniversite ortamları çok da istediğimiz gibi ortamlar değil. Çokça münkerin işlendiği, farklı şekillerde sosyalleşme olanaklarının olduğu mekanlar. Maalesef ki, bu ortam Boğaziçi Üniversitesi’nde de var. İşte tam burada müslümanların birbirine sahip çıkması gerekiyor. Salih arkadaşlığın önemi böyle yerlerde daha fazla anlaşılıyor. Böylesine ortamlarda yalnız kalınırsa bir yerlere savrulma daha kolay olur ama salih bir arkadaş çevresi içinde bu elbette daha zor gerçekleşir.
Çok şükür, Boğaziçi Üniversitesi’nde böyle bir birliktelik var. Kayıt için Anadolu’nun küçük bir şehrinden binbir endişeyle adım attığım kampüsün her yerinde ayet ve hadisler görünce ruhuma bir su serpilmişti doğrusu. Daha sonra tanıştığımız arkadaşlarımızla yaklaşık iki senedir güzel bir bağ kurduk ve okulda İslami bir şeyler yapma çabasında olduk. Nafibaba Camii’nde namaz sonraları edindiğimiz arkadaşlıklar, camialtında ve okulda yapılan çeşitli konferans ve etkinlikler birbirimize daha da kenetlenmemize vesile oldu.
Dememiz odur ki, Boğaziçi Üniversitesi’nde güzel insanlarla güzel işler yapmak mümkün. Yeni gelecek arkadaşlarımızı dört gözle bekliyor olacağız. Gerek okul tanıtım günlerinde, gerekse ön kayıt döneminde kampüste, camide bizi bulabilirsiniz. Bu önemli tercih süreci hakkınızda hayırlı olur inşallah. Rabbim, üniversitelerde hayırda yarışanların sayısını arttırsın, bizlere de bu işlerin bir ucundan tutabilmeyi nasib eylesin.
Zehra Betül Koçak (Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 2):
Boğaziçi'ni tercih etmek sadece bir üniversite tercih etmek değil. Kariyer hedefinize ulaşmak için kullandığınız bir basamak olmaktan çok daha fazlasını vaad ediyor size bu seçiminiz: Asr'ın müstesna kullarından olabilme umudunu taşıyan bir topluluğun parçası olmak.
Yoğun bir üniversiteye hazırlık döneminden sonra, hırs ve rekabet ortamının eleğinden geçen öğrencilerin iyi bir üniversiteye "kapak atıp" rahatlamaları gerektiği vakitte, rekabet ve hırsların katlanarak büyüdüğü bir girdapta kendilerini bulması ne hazin bir durumdur. Boğaziçi Üniversitesi şüphesiz bu rekabet ortamından payını alan üniversitelerin önünde geliyor. Fakat aynı zamanda sizi böyle bir çıkmazdan kurtaracak, sizin -artık klişeleşen bir tabirle- "yarış atı" olmaktan ziyade "insan" ve "kul" olduğunuzu hatırlatacak bir fırsatı da içinde barındırıyor.
Boğaziçi'nde, ümmet olma bilincini taşıyan Müslüman öğrencilerin fedakârlık ve samimiyetleriyle oluşan bir topluluktan söz ediyorum. Üniversiteye kaydolduğunuz ilk günden itibaren mezun olsanız dahi sizi terk etmeyecek bir kardeşlik bağı bu. Sayıları azımsanmayacak kadar çok olan fakat niteliği bundan çok daha değerli olan bir kardeşlikten bahsediyorum.
Derslerle ilgili sorusu olanların cevap bulduğu, hastası olanlar için dua halkalarının oluşturulduğu, düzenle derdi olanların derdine ortak bulabildiği kısacası her türlü güzel paylaşımların yapıldığı bir muhabbet ortamı...
Bir Boğaziçili Müslüman öğrencinin haftalık ajandasında yer tutabilecek faaliyetler arasında şunları bulmak pek âlâ mümkün: Çeşitli okuma grupları, sohbetler, hadis ve tefsir dersleri, konferanslar, hatim halkaları, yoksul mahallelerde yardım faaliyetleri vs. Dahası toplu iftarlar, kermesler, yetim projelerine destek amaçlı programlar, öğrenci - mezun kahvaltıları, piknikler, "sivil" mezuniyet törenleri yılda en az bir kere kapınızı çalacak programlar arasında.
Gençlik yıllarında Allah'ın hayatlarımızdan uzaklaştırılmadığı, sürekli hayırda yarışan, hakkı ve sabrı tavsiye etmekten geri durmayan bir topluluğu seçmek, Allah'ın izniyle -yaşanacak türlü sıkıntılar olsa dahi- "iyi ki" deyip sürekli hamd edilecek bir seçim olacaktır. İnşallah Allah'ın rızasını kazanmak gayesiyle düzenlenen bir etkinlik çıkışı vakit namazı için Nafi Baba Camii'nde saf tutarken, imamın Asr Sûresi'ni okumasıyla gözleri ümitle yaşaranlardan oluruz.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi ümmetin geleceğine ve cennete dair umutları diri tutan toplulukların üzerine olsun.
Elvan Özdel (Psikoloji 2):
Okuldaki ilk günlerimde “Güller açacak Boğaziçi Üniversitesi’nde…” yazılı bir kart görmüştüm Hisarüstü’nde bir kafede. Ne demek istediğini anlamamıştım ilk bakışta. Biraz kurcalayınca fark ettim ki kutlu doğum haftası için hazırlanmış bir kart, kafeye gelen biri düşürmüş olacak… Şaşkınlıkla birlikte içimi büyük bir sevinç kapladı. Sonraları anladım ki o güller gönüllerde açıyormuş bu okulda ve benim gülüm o kartı gördüğüm gün tomurcuklanmaya başlamış.
Boğaziçi, başörtüme kavuştuktan bir hafta sonra sığındığım eşsiz ev sahibi… Her ne kadar Boğaziçi Üniversitesi’nin bu konuda en rahat okul olduğunu duymuş olsam da gerçek atmosferi yaşayana kadar tedirgindi bakışlarım. Ancak gün geçtikçe o tedirginlik yerini tebessüme bıraktı. Nasıl tebessümle bakmaz ki insan, Allah’ın selamını veren kardeşlerini görünce? Öyle bir uhuvvet ki bu kampüsler arasında koştururken yol boyunca gördüğün tüm kardeşlerinle selamlaştığın; camide sohbete dalıp bir türlü dışarı çıkamadığın; kütüphanede fısıldaştığın; yemekhanede yemeğini bir türlü bitiremediğin türden… Dahası; ilginç etkinlikleriyle kahvaltılar, uyku sersemliğiyle sabah namazları, hoş sohbetleriyle iftarlar, marifetleriyle kermesler, yetim kardeşlerimizin başının okşandığı projeler, renkli düşünceleriyle okuma grupları, Kur’an-ı Kerim’i anlama gayretleriyle tefsir-hadis dersleri, yolumuzda yardımcı olması adına seminerler, söyleşiler… Kısacası birini bile kaçırmak istemediğim etkinliklerin arasında buldum kendimi her geçen gün. Bu okulda üzüntü duymak zordur; belki selam verdiği kardeşinin kulaklıktan dolayı selamını duyamamasıdır yahut çok güzel bir etkinlikle aynı saatte sınavının olmasıdır üzülmek. Çünkü her türlü sorun için hakkı ve sabrı tavsiye eden bir kardeş yanı başımızda mutlaka bulunur Allah’ın izniyle…
Her gönlün bir güle yeri vardır içinde. Bizlere düşen solmuş güllere su vermek, açan gülleri soldurmamak, gülü henüz açmakta olanlarla birlikte olup; gül nedir bilmeyenlere davetçi olmaktır. Gün geçtikçe genişleyen gül bahçemize sizler de özlemle beklenmektesiniz. Allah’ın selamı, merhameti ümmetin derdiyle dertlenen gönüllerin, ümmetin aydınlık geleceği için çalışan zihinlerin üzerine olsun.
Çoğumuz bu güzel birlikteliğe her gün duacı, vaktini ve enerjisini Allah yolunda harcamaya çalışan, nihai hedefi ve hayat gayesi ümmete faydalı olmak olan, taze dimağları heyecanla bekleyen bir grup müslüman genciz Boğaziçi Üniversitesi’nde. Herkesin gemisini yanaştıracağı bir liman bulacağı bu okulda seni heyecanla bekliyoruz, gel katıl bize. Vaktidir tekbirlerin, selam ve muhabbet kelamlarının semaya yükselmesinin Boğaziçi’nde!
Rabbim aziz vakitler içinde birbirine hakkı ve sabrı tavsiye eden, yalnız salih amel işleyenlerden etsin bizleri.
Önkayıtta görüşmek üzere, selam, muhabbet ve dua ile....
İremnur Kaya (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik 3) hazırladı
İletişim için:
https://twitter.com/Bogazici2014Gir
https://www.facebook.com/groups/bogazici2014girisliler
Sorularınız için: