Yüce Rabbimiz’in güzel isimleri, kâinatta çok farklı şekillerde tecelli etmektedir. Bir deprem ile toprağın altüst olmasında veya denizde tsunami yaşanmasında celâlî bir tecelliyi görüyor, bir koyunun kuzusunu emzirmesinde cemâli tecelliye şâhit oluyoruz. Söz konusu oluşlar içiçe girmiş biçimde de tecelli etmekte ve bir zalime olan ilâhi gazabın mazlumun kurtulmasını netice vererek ilâhi merhametin de tezahürünü gösterdiğini seyreyliyoruz. Bu celâl ve cemâl içindeki mükemmellik ve Rabbimizin ilmindeki, hikmetindeki ve kudretindeki büyüklük karşısında hayrete düşerek “Allah’u Ekber” diyoruz.
İşte günde beş defa kalben, lisanen ve fiilen bu “duyguları” namazda yaşamaya çalışıyoruz. Allah’ın yarattığı hiçbir varlığa benzemediğini, O’nun icraatındaki hikmeti kavrayamadığımızı, Allah’ın zâtını yanlış sıfatlarla tanımaktan Allah’a sığındığımızı, kısaca O’nun bütün kusur ve eksikliklerden uzak olduğunu belirterek O’nun celâline karşı “tesbih”te bulunuyor; Allah’ın, rahmeti ve cemâli isimleriyle bize muamelesine şükrederek, O’nun cemâline karşı “tahmid” okuyor ve bütün bu mükemmellik karşısında O’nun yüceliğini ifade sadedinde “tekbir” getiriyor, “tâzim”de bulunuyoruz.