"Bu gençlerden adam olmaz", "Ah şu gençlik", "Zamane gençleri", "Z Kuşağı", "Şimdiki gençler bilmez"... Bu tür kalıplaşmış yargı cümleleri o kadar yaygınlaştı ki gençler adeta günah keçisi haline dönüştü. Her nesil kendisinden sonra gelen nesli beğenmiyor. Bu sadece bugüne has bir durum da değil. Neredeyse tüm zamanlarda gençlere dair eleştirel bakış hiç eksik olmamış. Belki bu tavır gençlere dair beklentileri yükseltmek adına yapılmış olabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu denli kollektif ve genellemeci bir dil yapıcı olmaktan çok yıkıcı sonuçlar doğuruyor.
Hemen herkesin gençlere dair olumsuz görüşleri ve eserleriyle gündeme geldiği şu günlerde gençleri savunan ve gençleri anlamaya çalışan birkaç isimden biri de Erol Erdoğan ağabeyimiz. Yarım asra varan bir tecrübe ve gözlem ile kaleme aldığı ve İz Yayıncılık’tan çıkan "N'apsak Bu Gençleri" isimli kitap, yazarın akıcı anlatımıyla ve eğlenceli üslubuyla bizlere farklı bakış açıları sunuyor. Erdoğan'ın kitabında "gençlere yönelik olumsuz ve olumlu yargıların kelimelere yansıması", "gençlerin birbirlerine seslenişleri", "Öncülerin ideal gençlik kavramsallaştırmaları", "gençlere yönelik algıların tasnifi" gibi başlıklar altında ayrıntılı değerlendirmeler yer alıyor. Yazar bunu yaparken görüşleriyle birlikte yapılan istatistik çalışma sonuçlarını da paylaşarak var olan ön yargıların ne denli haksız ve mesnetsiz olduğunu ortaya koyuyor.
Kitabın bir diğer özelliği de yazarın hatıraları ve farklı kaynaklardan yaptığı alıntılar ile konuyu serimlemesidir. Atasözleri, şiirler, makaleler ve sözlük terimleri kitabın bu yönünü desteklemiş. Gençlere dair kalıplaşmış ön yargıların sebebi olan bürokratik, kültürel, geleneksel etkiler ile bu yaklaşımların ıslahı noktasında önerileri de kitapta bulabiliyorsunuz. Kimisi sıra dışı olabilecek bu önerileri derin uykudaki yetişkinleri uyandırmak amaçlı sarsmak olarak değerlendirebiliriz. Gençlere dair ön yargıların yanı sıra yaşlılara dair ön yargıların da kitapta ele alınması konuyu tüm cepheleriyle anlama ve anlamlandırma çabası olarak değerlendirilebilir. Gençler için kitap okuma seferberliği yapmak yerine yetişkinlerin okuması için seferberlik başlatma önerisi bu sıra dışı önerilerden birisi. “Gençler okumuyor” cümlesindeki ön yargının istatistiklerle çürütüldüğü kitapta tam aksine yetişkinlerin okumadığı gerçeği vurgulanıyor. Özellikle anne ve babaların örneklikleriyle şekillenen gençlere bu denli ön yargılı davranmanın yanlışlığı yetişkinlerin sorumluluğuyla birleştirildiğinde sebep sonuç ilişkisi kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Kısacası Erdoğan’ın bakış açısı gençlerin yanında yer alarak onları dinleyerek onların dünyasını anlayarak oluşturulmuş. İbn’ül Vakt(Vaktin oğlu) olmak çağrısını bu anlamda gençlerin sorumluluklarının özeti kabul edilebilir. Gençler nerede başladığı bilinmeyen bir geleceğin değil, bugünün inşasının bir parçasıdır. Yetişkinler gençleri anlamak yerine anlaşılma yoluna girdiğinde karşılıklı iletişim daha sağlıklı olacaktır. Erdoğan'ın kitabında altını çizdiğim ve alıntılanması gereken o kadar çok yer var ki buraya yazmaya kalksam sayfalar tutar. Bu sebeple özellikle eğitimci arkadaşların bu kitabı alarak detaylı şekilde okumalarını tavsiye ediyorum. Kitap pek çok yönden ufuk açıcı ve ikna edici verilere sahip. Özellikle deizm konusunda yapılan anketler bir hayli dikkat çekici. Yazarın yaptığı tasnifler ve öneriler ise söze gerek bırakmıyor. Umarım diyanet ve milli eğitimdeki yetkililer de bu kitabı okurlar. Ufuk açıcı bu çalışmasından dolayı Erol Erdoğan ağabeyimize teşekkür ediyorum.