Ne füsun ettin ruhuma böyle!

'Biliyordum ki bu çapta bir hançere geleceği fethetmeden, nağme kılıcını kınına koymayacak.'

Ne füsun ettin ruhuma böyle!

“Cana yakın bir yüz güzelliği, gururdan ziyade mahcubiyete verilmesi lazım gelen çekingen bir uzaklaşış. Hatları durgun, resmî nezaketli bir çehre. Şakaklara doğru uzanan kaşların ipek saçakları altında yine ipek gibi yumuşak bakışlar. Eski Türk atlıları gibi belden yukarısı daha yüksek ve daha geniş. Kımıldanışlarında adeta zahmete benzer bir hal var. Sanırsınız ki bu güzel ve zarif adamın derisi kolalanmıştır. Kolu, eli oynarken, nerede ise katı kolalı bir gömlek çatırtısı duyacaksınız.”

Gah bir ishak kuşu gahi bir kanarya

Bu satırları, Hakkı Süha Gezgin, tanıdığı kişileri bir kuyumcu titizliğiyle ince ince işleyip vitrine çıkardığı Edebî Portreler’inde yazıyor. Peki kimi anlatıyor? Münir Nurettin Selçuk’u.  Musikide hanendeliği yani ses sanatkârlığını Münir Nurettin Bey’den önce ve Münir Nurettin Bey’den sonra diye ikiye ayıran Hakkı Süha Gezgin, bir de şu eklemeyi yapar: “O, her okuduğunu kendi bestelemiş gibi adıyla damgalar. Göğsünün boşluğunda, bakarsınız, şimdi bir ishak [kuşu] hıçkırır, bir bülbül ağlarken, şimdi kahkahadan kırılan bir kanaryanın altın neş’esi çağlar.”

Orada olmayan bir adam olarak…

Hakkı Süha Gezgin’in son söylediklerine hak vermemek elde değil. Allah’a şükür kendi sesinden şarkıları dinleyebiliyoruz hâlâ ve fark ediyoruz. Mesela “Söyle Sevgili” şarkısında “Ahh söyle bülbül gül dilinde, tut getir yâri elinden/ Off  off  dal ayrılır mı gülünden, ayrılırsam öleceğim” kısmını harikulade hançere oyunları, iniş ve çıkışlarıyla bir söyleyişi var ki, her dinleyişimde beni eritip bitiriyor, kül ediyor, “biraz kül biraz duman” kalıyorum artık; ve her neredeysem o an artık orada olmuyorum, ‘orada olmayan adam’ım deyim yerindeyse.

O şarkılar hiç unutulur mu?

Hakkında yazılanlarda, söz birliği edilmişcesine, baştan ayağa edep ve zarafet olan sanatkâr duruşu okuduğumuz  Münir Nurettin Bey’in, vefatından sonra doğan benim gibilerde bile bir hürmet duygusu uyandırması sanırım bu duruşun bir yansıması. İster hem besteleyip hem yorumladığı şarkılarda olsun isterse sadece yorumunu kattığı eserlerde olsun, hem dinî eserleri hem din-dışı eserleri yorumlayış tarzıyla, şarkıyla bütünleşmiş bir Münir Nurettin Selçuk çıkıyor karşımıza. Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır; Aziz İstanbul; Dönülmez akşamın ufkundayız; Aheste çek kürekleri mehtab uyanmasın; Sevgi dillerde yara; Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın; Endülüs’te raks; Esti nesim-i nevbahar; Kalamış; Bahçemde açılmaz seni görmezse çiçekler; Tereddüt gibi onlarca muhteşem şarkıya ruhuyla eşlik eden Münir Nureddin Selçuk için şu bağlantıyı rahatlıkla kurmak mümkün. Hani diyor ya Behçet Kemal, Münir Nurettin tarafından bestelenen Kalamış’ında, “İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar”; işte Münir Nurettin’i sevmeyen bir bülbülün de gülizarda işi ne ola ki?!

Mehmet Emre Ayhan, hem dinledi hem yazdı.

YORUM EKLE
YORUMLAR
melekleri ürkütmeden/e.ru
melekleri ürkütmeden/e.ru - 13 yıl Önce

dünyada en güzel of'u münir nurettin çeker..

bütün âlemin elemi kalbinize çöker bir anda..

Kalbi olanlar dinlemesin ya..