Uzun bir süredir Bağcılar Medipol Hastanesinde boyun bölgesinde oluşan damar tıkanıklığı nedeniyle tedavi gören Milli Gazete yazarı, edebiyatçı Mustafa Miyasoğlu bugün saat 13.00 itibari ile tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
Mustafa Miyasoğlu'nun vefatından bir süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hastaneye gelerek ziyarette bulunmuş doktorlardan ve ailesinden Miyasoğlu'nun sağlık durumu hakkında bilgi almıştı.
Mustafa Miyasoğlu'na Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve edebiyat ve kültür camiasına başsağlığı dileriz.
Miyasoğlu'nun cenazesi 2 Ağustos Cuma günü Cuma namazını müteakip Fatih Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra Eyüp Sultan Mezarlığı'na defnedilecek.
Buğra Atlı haber verdi
Şair Nurettin Durman'ın, değerli edebiyatçımız Mustafa Miyasoğlu ile yazı hayatı hakkında gerçekleştirdiği dolu dolu söyleşi için buyrunuz: Hikayelerim Elden Ele Dolaşırdı!
Başka ilgili haberlerimiz için buyrunuz.
Mustafa Miyasoğlu kimdir ?
1946 yılında Kayseri'de doğan şair, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde okudu. On yıl liselerde öğretmenlik, on iki yıl da üniversitede okutmanlık yaptı. Bu arada, 1988-92 yılları arasında Pakistan'ın İslamabad şehrindeki yabancı diller enstitüsünde yardımcı profesör ünvanıyla görevlendirildi.
1966 yılından beri şiir yanında deneme, hikâye, tiyatro ve roman türlerinde de eser veren sanatçı, pek çok dergi ve gazetede kültür ve sanat yazıları yayınladı, şiir ve romanlarıyla armağanlar kazandı. T. Millî Kültür Vakfı özel armağanını kazanan Hicret Destanı adlı şiiri Dr. Muhammed Harb tarafından arapçaya çevrildi. Ayrıca başka şiir ve hikâyelerinin de İngilizce, Arapça ve Urduca çevirileri yurtdışında yayınlandı. Samsun, Ankara ve Kahire üniversitelerinde eserleri üzerine tezler hazırlandı.
İlk şiiri Filiz dergisinde çıktı (Kayseri, 1966). Şiir ve yazıları Hisar, Türk Edebiyatı, Edebiyat, Mavera, Millî Gençlik, Yeni Sanat, Sedir dergilerinde yayınladı. Suffe Yayınlarını kurarak Suffe Kültür Yıllığı'nı yayınlamaya başladı (1982). Şiir, hikâye ve romanlarında millî kimlik arayışına yöneldi, toplumda değer çatışmalarını işledi. Bazı araştırmalarında Semih Güngör imzasını kullanmıştır.Şiirleri: Rüya Çağrısı (1993), Devran (1978), Hicret Destanı (1981), Şiirler (Toplu şiirleri, 1983), Bir Gülü Andıkça (1997). Hikâyeleri: Geçmiş Zaman Aynası (1976). Romanları: Kaybolmuş Günler (1975), Dönemeç (1980), Güzel Ölüm (1982), Bir Aşk Serüveni (1995). Biyografileri: Necip Fazıl Kısakürek (1985), Asaf Halet Çelebi (1986), Ziya Osman Saba (1987), Haldun Taner (1988). Antoloji: Çağdaş İslâmî Şiirler Antolojisi (1988). Denemeleri: Edebiyat geleneği (1975), Devlet ve Zihniyet (1980), Muhacir (1981), Roman Düşüncesi ve Türk Romanı (1998).