Şiirin hayatla olan irtibatı şairin sesini şiire yansıtan en önemli etkidir. Gür çıktıkça şairin sesi; şiir hayatının içinde de varlığını devam ettirecek, “Şiirde hayat var diyeceğiz!” en güçlü sesimizle.
Sesini Hak’tan ve halktan alıyor
Mustafa Nurullah Celep; şairliğiyle, kardeşliğiyle kendime en yakın hissettiğim isimlerden biri. Sakaryalı olması da ayrı bir güzellik. İlk kitabından bu yana takip ederim şiirini. Onun şiirlerini okurken içinizde çınlayıp duran atların nal seslerini, savaş meydanlarından yükselen dumanı satır satır hissedersiniz.
Okur Kitaplığı’ndan çıkan yeni şiir kitabı 7 Epik Figür & Nabız Vuruşları kitabı da tam anlamıyla Mustafa Celep şiirinin bütün ipuçlarını bize sunuyor.
Celep’in epik figürleri sırayla; “Hafız Ahmet’in Oğlu, Dadaloğlu Şiiri, Battal Gazi Şiiri, Köroğlu Şiiri, Deli Dumrul Şiiri, Yunus Emre Şiiri, Karacaoğlan Şiiri”.
Kitabın bu bölümünde öyle bir savruluşlar yaşatıyor ki şair okuyucuya Battal Gazi’den Yunus Emre’ye, Köroğlu’ndan Dadaloğlu’na geçişler yaşıyoruz. Hem de nefes nefese bir geçiş.
Onlar gitar çalıyorlar
Bense yazacağım bir abla şiirini düşünüyorum
Anılar beklenmedik bir anda çıkıp gelir
Oysa Battalla biz, aşarız mesafeleri
Şükür hafakanlardan uzak bir yerdeyim
Battalla zalime inan sille oluruz kesin
Hafız Ahmet’in Oğlu’na değinmek gerek. Bu şiir otobiyografik bir şiir. Karşımızda Mustafa Nurullah Celep var. Şair, kitabına bir iç dökmeyle başlıyor. Baba özlemi, Kur’ân sevgisi, dünyaya sert bakış var şiirde.
Ben Hafız Ahmet Celep’in Oğlu
Hafız Mustafa Nurullah Celep
Ekmeğini suya ıslatıp banan bir babanın oğluyum
Altıncı oğlun beşincisi Hafız Ahmet’in oğlu
İtikadi popülizmi tercihim halktandır
Kazandığımı teslim edip kitaplar yığınına
Evde sokakta kitaplığımla
Halkı anlama çabasındayım
Poetik vurgular da var şiirde. Şiire ve hayata dair vurgular bunlar.
Ve kalbin halka bakıyorsa geniştir
Ve edebiyat bir fetih hareketidir
Halkı Allah ile birlikte düşünüyorsan
Ekmeği suya banıp yemeği bileceksin
Yüreğin kadarsın
Epik figürlerden örnekler vermek istiyorum:
“Ben biner dövüşürüm Dadaloğlu gibi bu coşkulu atımla
Ara sokaklarına girerim Küme Evlerinin ve Çingelerin
Girerim çengesi düşmüş bir partili karşılar beni
Girerim ve atak atılgan bir dökülüşle”
“Köroğluyum ben dizginlenemez bir duyarlık ustasıyım
Heyheylenirim dayanılmaz bir güzellik karşısında”
“Üzgünüz ama pasif değiliz Deli Dumrul inandı
Bir de Deli Dumrul’un Doğancılara inanışı var ya
Ekmeğiyle inandı kadınıyla inandı sonsuzuyla inandı”
“Dilimde Türkiye, dilimde Yunus
Büyük harflerle geçiyorum yargı önlerinden
Metropollerde Yunus, büyük şehirlerde
Manifaturacılarda, marketlerde Yunus”
“Mesela komünist menifestoları
Mesela şiirleri Karacaoğlan’ın
Elif elif esen bir rüzgâr ile kanım yağmalanır”
Görüldüğü gibi epik figürlerde de şairin kendisi var. Bir ismi yüreğinde taşıyarak sesini dünyanın sesine katıyor Celep.
“Nabzımın atışlarını duydum meydanlarda”
İkinci bölüm Nabız Vuruşları’nda Türkiye sevdasının sesi duyuluyor. Yine epik ses, bölümün tümüne hakim. Şairin elinde kendinden başlayarak Türkiye ve dünya var. Ellerine dünyayı sığdırıyor Celep.
Ellerimde ekmek kavgası
Ellerimde savaşlar, kan kuyuları
Ellerimde entrika
Ellerimde terör olayları
Ellerimde şehit düşmüş bir er
Ellerimde mangal sefası
Ellerimde orkestralar…
Ağır ve sert göndermeler olan şiirleri var Celep’in. Gücünü halktan alan bir heybetli söyleyiş bu.
Unut gitsin halkın üzerine bulutlar gibi çöken
Tiranları tiranları tiranları
İt kadar aklı yok firavunları
Elindeki baltayla devir
Kurgusu ve kuramı halk olan Mustafa Celep, Hak’tan aldığı güç ile şiirler kurmaya devam ediyor. 7 Epik Figür & Nabız Vuruşları, büyük Türk şiirinin yüz akı olacak şiirleriyle köşedeki yerini aldı. Ardında büyük bir halkın sesi ve varlığıyla.
kalk ve halkın
savunulmaya değer bir varlık olduğunu söyle