Yayınevleri, televizyon programları, gazeteler ve belediyelerle, yürüttükleri faaliyetler üzerine konuştuğumuz soruşturmamızda, Buruc Yayınları'ndan Kazım Sağlam ile yayınevinin dününü ve bugününü konuştuk.

Buruc Yayınları ülkemizdeki yayın faaliyetlerinde nasıl bir yer işgal eder? Hangi endişelerle yola çıktı? Gözlemlediği hangi eksikliği gidermek adına yayın yapıyor?

Buruc Yayınları, harf inkılabından sonra ülkemizde dini esas kaynaklardan öğrenmenin inkıtaa uğradığını kabul ederek bu boşluğu tercüme eserlerle kısmen de olsa doldurma, Müslümanların Müslümanca duruşlarını sağlamak için katkı sağlama düşüncesiyle kuruldu. Ayrıca halkı Müslüman olan diğer İslam ülkelerinde neler oluyor, hangi fikrî gelişmeler var, bunlardan insanımızı haberdar etme gayesini de güder. Eksiklik olarak değil belki zenginlik katmak ve geliştirmek maksadıyla temel bazı kaynakları tercüme ettirdik. Boşluk olduğuna inandığımız bazı alanlarda teliflere de yöneldik.

Yayıneviniz bugüne kadar neler yayınladı? Yayınladığınız kitaplar okuyuculardan nasıl ilgi bir gördü?

Yayınevimiz bugüne kadar 68-70 kitap yayınladı. Temel eserler olarak; yirmi ciltlik İmam Kurtubi’nin fıkıh ağırlıklı el-Camiu li Ahkami’l-Kur’an adlı tefsirinin tercümesini, M.Beşir Eryarsoy ve Ahmed Ağırakça'nın Kur'an-ı Kerim Meali'ni, Muhammed Ebu Zehra’nın “İmamlar” serisinden İbn Hazm, İmam Zeyd ve Cafer-i Sadık kitaplarını, Şer’i Ölçü Birimleri ve Fıkhî Hükümleri adlı bir kitabı -ki bu kitap hacim, uzunluk ve ağırlık ölçülerinin fıkhî hükümleri ve bugünkü karşılıklarını anlatan bir kitaptır- yayınladık. Ayrıca sahih kaynaklara dayalı ahlâkî özelikleri ihtiva eden Abdulhamit Bilali’nin 12 serilik bir setini yayınladık. Dr. Fahri Hoşab’ın hazırladığı (telifi) Nebevî Davet Ve Propaganda adlı bir kitap yayınladık. Bir de Abdullah Azzam’ın Tevbe Sûresi’nin Tefsiri adlı eseri yayınladık.

Okuyuculardan ilgi iki türlü oluyor: Biri kitabı okuyup bize kitapla alakalı değerlendirmelerini bildirme, diğeri de kendileri değerlendirme yaparak basına tanıtma. Kurtubi Tefsiri, Nebevî Davet ve Propaganda, Şer’i Ölçü Birimleri ve Fıkhî Hükümleri hakkında olumlu tepkiler aldık. Dualar aldık. Hatta Kurtubi üzerinde çalışma yapan bazı akademisyenlerden özel teşekkürler aldık. Tevbe Sûresi’nin Tefsiri, Afganistan cihadındaki eğitimin nasıl olduğunu detayıyla anlatan bir eser. Çokça olumlu tepki aldık. Bu olumlu tepkiler üzere Azzam’ın diğer küçük kitaplarını bir araya getirerek ‘Azzam Külliyatı’ adında yayınlıyoruz.

Ülkemizde itikadi mezhepler hakkında yazdığı kitapla tanınan Muhammed Ebu Zehra'nın birçok eserini yayınladınız. Bu eserlerin çevirilerinde kimlerle çalıştınız?

Ebu Zehra’nın tercümelerini Prof. Dr. İbrahim Tüfekçi ve Ahmet Karababa yapmıştı.

Kurtubi Tefsiri” de yayınladığınız eserler arasında bulunuyor. Bu tefsir daha önce farklı yayınevleri tarafından neşredilmişti. Sizin yaptığınız yayının diğerlerinden ayrılan bir hususiyeti var mı?

Kurtubi Tefsiri”nin tercümesinin yayınlanmasıyla ilgili yanlış bilgileriniz var. Adı geçen “Tefsir” ilk defa Türkçeye çevriliyor, muhtasarı veya başka tercümesi yok. Teşebbüs edenler olabilir, tüm yayın hakları da yayınevimize aittir. Bu tercümede biz çok dikkatli davrandık; tüm metni olduğu gibi tercüme ettirdik/ mütercim tercüme etti. Deneyimli bir mütercim olan M. Beşir Eryarsoy tek başına tercümesini yaptı. Kaynaklarını gösterdi, bulamadığı hadislerle ilgili malumat verdi, baş tarafına “Kurtubi’nin Hayatı, Şahsiyet ve Eserleri” adlı uzunca (193 sahifelik) bir giriş yaptı. Kurtubi Tefsiri'nin ne ifade ettiğini, zafiyetlerini ve meziyetleri de bu bölümde görmek mümkün. Tercümede şiirler dahil hiçbir şeyi es geçmedik. Dil ve anlayış farkı olmasın diye tek kişinin kaleminden çıksın istedik. İslam ilim tarihiyle ilgilenen Kurtubi Tefsiri’nin ne anlam ifade edeceğini bilir. Esere uygun bit tercüme ve titiz bir sunumla takdim ettiğimizi söyleyebilirim.

Geçtiğimiz yıl İmam Şafii’nin fıkıh külliyatını yayınladınız. Kitabın yayınlanması aşamasında nasıl bir çalışma yürüttünüz?

İmam Şafiî’nin “el-Umm” kitabı cilt cilt yayınlanmaktadır. Henüz tamamı bitmedi. On bir cilt olarak tasarlıyoruz. Elan üçüncü cildi çıkmak üzere. Senede üç-dört cilt yayınlama planımız var, inşallah uyabiliriz. Kitabın birkaç tahkiki var; biz Dr. Rıfat Fevzi Abdulmuttalib’in tahkikini esas aldık. Bu muhakkik, İmam Şafiî’nin hayatı ve kitabı “el-Umm” ile ilgili uzun bir giriş yazmış. Ayrıca İmam Şafiî’ye kadar olan bir sened silsilesini de ilave etmiştir.

Yayıneviniz, ülkemizdeki yayın sektörünün maruz kaldığı problemlerin en çok hangisinden şikayetçidir? Bu problemlerin giderilmesi hususunda neler yapılmalı sizce?

Yayınevimiz, bütün yayıncıların çektiği sıkıntıları çekmektedir. En başta gelen ise dağıtım sıkıntımız. Ciddi ve adil davranan bir dağıtım yok. Devletin ihdas ettiği bandrol ayrı bir sıkıntı, çokça kırtasiye var. Ayrıca devlet bundan kâr etmek istiyor. Yayıncıdan matbaa ve çoğu kağıt için %18’e varan KDV alıyor ama yayıncıyı destekleme(!) adına kitaptan aldığımız KDV %8. Belediyeler, gazeteler ve bazı kurumlar yayıncılık yapıyorlar, bizim alana müdahale ediyorlar, bu haksız rekabettir.

Bizim gibi işi, kârı sadece yayıncılık olanların faaliyetlerini sürdürmeleri gittikçe zorlaşıyor. Çoğu yayınevinin arkasında bazı çevreler veya şirketler var. Ayrıca tercüme faaliyetlerinin de oluşmuş bir standardı yok. Hem yayıncı hem mütercim şikayetçi. Kültür Bakanlığı'nın getirdiği telif hakları yasası yayıncılara danışmadan yapılmış tamamen tercüme bir yasa, ileride daha fazla sıkıntı çıkaracağa benziyor.

Diyanet, belediyeler ve bakanlıklar ile kurulan ilişkilerde yayınevleri ile kurumlar arasında daha hakkaniyetli bir ilişki oluşabilmesi için titiz bir çalışmanın yapılmasını önemsiyoruz

İslamî camiada beraber iş tutma kültürü, hatta ahlakı yeterli düzeyde değil. Bazı örnek olaylarda gördüğümüz üzere kim biraz güçleniyorsa maalesef diğerini bitirmek istiyor. Elinden tutup yardım etme mümkün değil. Ayrıca faize buluşmak istemeyen bir yayınevi olarak krediye de kapalıyız, bu da bize farklı sıkıntı getiriyor.

Bir diğer sıkıntı internet üzerinden satıştır. Bu iki yönlüdür, biri peşin para getirir, iyidir; diğeri büyük yayınevlerinin iştahı bitmiyor, direkt satış yoluna gidiyorlar veya indirimi düşürerek aracı firmayı bitiriyorlar.

Başka bir sıkıntı; kendi halinde bir yayınevinin çıkardığı kitap eğer rağbet görüyorsa hemen büyükler(!) devreye giriyor, daha fazla telif veya tercüme vaadiyle o yayınevinden kitabı alabiliyor. Bu hususta hiçbir ahlâkî kaide gözetilmiyor. Tabii bütün yayınevleri ve büyük yayıncılar için bunları söylemiyorum.

 

Ümit Aksoy sordu