Sosyal medyada paylaştığımız, beğendiğimiz her şeyden sorumluyuz. Sosyal medyanın yararları kadar zararları da var. Manevi ve etik değerlere bağlı inançlı bir Müslümanın teknolojiyi de doğru kullanması gerekir. Sosyal medyanın zararlarından korunmak gerekir.

Esenler Anadolu İmam Hatip Lisesinin değerler eğitimi çalışmaları kapsamında eğitimci ve yazar Mahmut Balcı’nın konuşmacı olarak katıldığı ‘Değerleri Yaşamak ve Yaşatmak’ konulu bir söyleşi düzenlendi.  Söyleşi müdür yardımcısı Özcan Yüksel’in takdimiyle başladı.

“İnsan yaşadığı çevrede olup bitenlere karşı duyarlı olmalı. Bilge insanlara göre insanlar çok şey bildiğini zannederler. Ancak kendini bilen her insanın yeni şeyler öğrendiğinde ise çok az şey bildiğini kabul eder. Bir derdimiz var mı, niçin yaşıyoruz, bir davamız var mı, bir kaygımız var mı, her şey yolunda gidiyor mu, sokaklar, yürüdüğümüz yollar kimin, çevrenin üzerimizdeki etkisi nedir gibi sorulara cevaplar vermek gerektiğini bilmesi gerekir.” diyen Mahmut Balcı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İmam Hatip neslinin de gerek dini ve gerekse insani sorumluluklar noktasında daha fazla duyarlı olması, insanlığa hizmet görevini en güzel şekilde yapmaya çalışması, İslam ümmetinin yaşadığı sorunları kendisine dert edinmesi gerekir. Müslümanın görevi yola taş döşemek değil yoldaki taşları kaldırmak olmalı. Duyarlı bir Müslüman olmak İslam kardeşliği için çalışmayı, mazlumlara yardım etmeyi gerektirir.  Çünkü bunlar da birer ibadettir. Sözde Müslüman olmak yetmez. İslam’ın emrettiklerini de yapmalıyız. Müslümanlık aynı zamanda iyi bir insan olmaktır. Şayet komşumuzda bir yangın varsa bize de sıçrama ihtimalinin olacağını düşünmeliyiz. Her gün binlerce ekmek çöpe gitmekte. Birileri ise açlıktan ölmekte. Dünyaya yön veren markaların dünya barışa ne kadar hizmet edip etmediklerini de merak edelim. Ancak ne yazık ki çoğumuz bu çelişkilerin farkında değiliz. Tercih ettiğimiz, tükettiğimiz markalara dikkat edelim. Bir Müslüman için çok önemli olan maddi ve manevi değerlerin neler olduğunu bilmeliyiz. Sağlam bir fiziksel duruş için önce sağlam bir zihinsel duruşa, sağlam bir bakış açısına ihtiyacımız vardır. Çünkü zihinsel duruş fiziksel duruşa yön verir. İslam anlayışımız sağlam ilkelere dayanmalı. Pusulamız Allah'a ve peygambere itaat olmalı. Allah ve Resulüne dost olanlarla dost olmalıyız.”

Eğitimci yazar Mahmut Balcı değerlerin zarar görmesi değerlerin kaybolması konusunda ise şunları söyledi:

“Sadece nerede o eski günler, nerede o güzel insanlar demek yetmez. Her gözyaşı bize acı vermeli. Değerlerin yozlaşmasında benim payım nedir diye kendimizi sorgulamalıyız. Rahatını bozma, icat çıkarma, haline şükret, bizi uğraştırma, otur oturduğun yerde diyenler bizi pasifleştirmek isterler. Aynı şekilde üzümünü ye bağını sorma sözü ilk bakışta masum bir sözdür. Ancak bu tür sözlerin bir de olumsuzlama yönleri vardır.  Sosyal işlerimizde helal ve harama dikkat etmek ve işlerimizde titiz olmak gerekir. Kime ait olmadığını bilmediğimiz bir bağın üzümünü yemek haramdır. Bazı konularda ayrıntılar önemlidir. Örneğin çoğumuz gideceğimiz yere erken gitmek için acele eder, sürücüler sürat yaparlar. Halbuki hayati bir durum yok ise trafikte yol sahibine yol vermemek kul hakkı yemektir. Herkes öyle yapıyor veya herkes böyle yapıyor demek ben bir hiçim demektir. Müslüman kişi insanlar hakkında gelişi güzel konuşmaz. Ortak değerlerin başında gelen can, inanç, adalet, barış, doğru bilgi, mabet, mesken, dil, emek, kardeşlik, özgürlük, onur, şeref gibi değerlerin yaşanması için daha fazla çaba göstermeli. Barışın, birlikte yaşamanın değerini bilmek gerek. Düşmanlığın sonucu acı ve gözyaşıdır.  Çevremizde yaşananlar bizi üzüyor ise çare olacak çözümler üretiriz. Yeni ve güzel şeyler yapmak için bir araya gelmeliyiz. Diploma sahibi olmak yetmez. Sadece kariyer tepesine tırmanmak için okumamalıyız. Çok satan değil her zaman okunan kalıcı kitaplara yönelmeliyiz. Anlamak, yaşamak için okumalı. Edep ve erdem bizim ölçümüz olmalı. Adab-ı muaşeret kurallarına, helal ve harama dikkat etmeli. Bir başarı için risk almak, hak elde ederken demokratik tepki vermek, duyarlı insanlarla birlikte hareket etmek, maddi kazanım için önce manevi arınmaya inanmak gerekir. Temel değerler konusunda kimseyle pazarlık yapılmaz. Hak etmediğimiz bir şeyin haram olduğunu bildiğimiz, adalete bağlı olduğumuz, birbirimizi Allah için sevdiğimiz zaman Allah'ın rahmetiyle tanışırız. Kardeşimize mazlum iken onu o durumdan kurtararak ve zalim ise o durumdan da uzak durması için ona yardımcı olmalıyız. Her işimiz salih amel eksenli olmalı. Çevreyi ve bütün canlıları korumak gerekir. İyilik yapmak, kendimizi düzeltmek için ertelemeden hemen işe başlamalı. Çünkü yarın geç kalabiliriz. İslam’ın çok önemsediği ‘kim bir kötülük görürse engel olsun, içinizden hayra çağıran bir topluluk olsun’ ilkelerini yaşatmak gerekir. Kardeşlik bedel ister. Kendine iyi insan, kendine iyi Müslüman olmak yetmez.  İyilik çalışmaları gündeme geldiğinde işim var  gelemem, başkası yapsa demeden sosyal sorumluluk duygusuyla harekete etmek ve katkıda bulunmaya çalışalım. Birlikte yaşamanın dışında her yol çıkmaz sokaktır. Barış ve kardeşlik gibi bir değeri yaşadıkça sırtımız yere gelmez.”

Mahmut Balcı öğrencilerin sosyal medyayı nasıl kullanmaları gerektiği konusunda da şunları söyledi:

 “Sosyal medyada paylaştığımız, beğendiğimiz her şeyden sorumluyuz. Sosyal medyanın yararları kadar zararları da vardır. Manevi ve etik değerlere bağlı inançlı bir Müslümanın teknolojiyi de doğru kullanmalı. Dini açıdan baktığımızda her söz ve davranışımızın ameli salih çerçevesinde olması gerekir. Beğendiğimiz ve paylaştığımız her şeyden sorumlu olacağız. Başka davranışlar gibi sosyal medyada yaptığımız ve paylaştığımız her şeyin hesabını sorgu meleklerine vereceğiz. Bundan dolayı yaptığımız her iş gibi sosyal medyada yazdığımız her cümlemizin, paylaştığımız ve beğendiğimiz her şeyin helal dairesinde olmasına dikkat etmeliyiz. Sosyal medyada her şey yazmaya ve paylaşmaya gelmez. Çünkü at çamuru tutmazsa bile sosyal medyada izi kalır.  Aksi halde daha sonra bunların pişmanlığını duyarız.”