Bir ve tek olanı teşbih ederim” mısraı ile başlayan bir şiir kitabı, “Sunhanallahi ve bihamdihi” zikri ile başlayan ikinci bir şiir ile devam ediyorsa yazılanın; kafiyesi, redifine kadar Müslüman şiirler olduğunu söylemek mübalağa olmaz.

Şakir Kurtulmuş Müslüman bir şair. Şiiri de öyle. Bu yargının izi, Yedi İklim Yayıncılık’tan çıkan üçüncü şiir kitabı Ölüm ve Ayna kitabında rahatlıkla sürülebilir.

Elif büyüktür her şeyden

Cebirin, hendesenin ve fiziğin eliften küçük olduğuna, kapıların ancak besmele ile açılacağına kanaat getirmiş bir şair Şakir Kurtulmuş. Bu kadar arınmış, ümmileşmiş bir şairin şiiri de oldukça ümmi ve saf. Öyle ki sözcükler bir imgenin boyunduruğuna girmek yerine çoğu defa kendileri olarak hüküm sürüp bir başlarına imgeleşiyorlar, daha doğrusu salt anlama kapı açmak için teslim oluyorlar. Tabi ki bu, yazılan şiirlerin çoklu okumalara imkân vermediği anlamını taşımıyor. Aksine ‘sözcükler sadece kendisi olarak hangi dip anlamları bizlere sunabilir’in cevabı verilmiş oluyor. Yine bu kısalık, sözün tazyikini de arttırmış oluyor.

Üstadların yolundan yürüyor şair

Şiiri ve kendisi bu derece ümmi olan birinin insani olanı öncelemesi kaçınılmaz. “Huzur’a Yol” ve “Yıldızlar Sevinir Gelişine” şiirleri bu insani samimiyetin şiir ile nasıl dile geldiğine çok güzel iki örnek.

Ardı ardına ithaf edilen iki şiir de Kurtulmuş’un hangi yoldan kimlerle yürüdüğünü aşikâr ediyor. “Üsküdar’da Bahar” şiiri üstad Sezai Karakoç’a ithaf edilmiş. Hemen ardından gelen “Dağ Örtüsü” şiiri de Cahit Zarifoğlu’na.

Ayna ve Ölüm” şiirine dikkat kesilmeli

Kitabın en kilit şiirlerinden biri “Ayna ve Ölüm” şiiri. Ayna berrak suyu andıran bir yaşantının ifadesi iken kırık aynalar, modern algıların ifadesindeki buluşa denk geliyor. Ölüm ise bahar kokulu. Bu şiir, modern zamanlarda anlamın, anlamlı hayatın nasıllığına dair önemli tespitler sunuyor. Şair kitaba isim verirken de bu şiirden ilham almış sanırım. Fakat “Ayna ve Ölüm” demek yerine “Ölüm ve Ayna” demeyi seçmiş ki bu kadar müslim bir şairin ölümü öncelemesi gayet normal bir durum.



Serdar Arslan yazdı