Hikaye atölyesi başlıklı oturumda Cihan Aktaş, Ayfer Tunç,Mario Levi, Hüseyin Su ve Ali Haydar Haksal vardı. Bütün konuşmacılar az ya da çok şehirlerden, memleketlerden, sınırlardan bahsetti. Coğrafyanın hikayeye etkisi bahis konusu oldu. Ayfer Tunç’un kullandığı “İstanbul kibri” ifadesi güzel bir tartışmayı fitilleyen metafor oldu.
İstanbul’un Hakkı
Mario Levi ise İstanbul’un, İstanbul Edebiyatının evet biraz kibirli olabileceğini fakat İstanbul’un 2700 yıllık mazisi ile bu büyüklenmeyi hak eden bir şehir olduğunu ifade etti.
Levi, İstanbul’un en belirleyici vasfının hüzün olduğunu söyledi. Burada hüznün İstanbul’a asalet verdiği gibi bir imayı okumak herhalde mümkündü.
Tekrardan Adapazarı
Daha sonra Ali Haydar Haksal konuşmasında çokça Sait Faik’ten pasajlar okudu. Sait Faik’in yalın üslubundaki tren-istasyon pasajlarından İstanbul-Adapazarı ikilemi dolaylı olarak tekrar toplantının gündemine geldi.
Provokasyon
Toplantıyı takip eden bir takım Adapazarlılar ise sorular kısmında tekrardan karışıklığa yeltendi. Ayfer Tunç’dan da destek alacaklarını umarak Sait Faik’in Adapazarlılığına vurgu yapan Adapazarlıların planları akamete uğradı. Tunç, yazarların çocukluk/gençlik çağlarının yazdıklarını etkileyeceğini söyleyerek zımnen hem kendisinin hem de Sait Faik’in Adapazarlılığını onaylamış olsa da, kendisini uzun yıllardır Adapazarlı olarak görmediğini ifade etti. “Bunu sakın Adapazarlılara söylemeyin “ diyerek eklediğinde, salonda bulunan Adapazarlılar kendilerini belli etti ve bir vaveyla koptu.
Teselli
Kamuya açık bir alanda, arkadaşçasına ve riskli bir nüktedanlıkla “ ben Adapazarlı sayılmam ama bunu Adapazarlılara söylemeyin” demenin tam da Adapazarlı tavrı olduğunu söyleyen Adapazarlılar kendi kendilerini teselli ettiler, en başta Ayfer Tunç olmak üzere tüm konuşmacıların anlattıklarıyla çok renkli ve keyifli bir atölye olduğunu söylediler.
Yasin Şafak haber verdi
dunyabizim yalan haber servisi
Baştan sona adeta "Sait Faik Abasıyanık Özel Programı" gibi oldu. Konuşmacılar birbirlerinden bağımsız hazırladıkları konuşmalarda, bolca Sait Faik'e değindi. S.F. severim ama yine de konuşmaların o eksenden çıkıp farklı bir yere gelmesini (öykünün geçmişi-geleceği, bugünü-yarını vs.) bekledim. Olmadı. En çok da Hüseyin Su dinlemek için gitmiştim ki moderatör konumunda olan Hüseyin Bey, oturumu yönettiği ve neredeyse hiç konuşamadığından o isteğimi de dizginlemek zorunda kaldım.