Bu oyunda senin payın ne abla?

Banu Avar orada bir konferans verdi, olanlar oldu. Sahi ne hallere düşmüşüz de tutup kaldıranımız yok!?

Bu oyunda senin payın ne abla?

Üniversitenin en büyük konferans salonu -tabiri caizse- ağzına kadar dolu. Boş koltuk bulamayanlar çareyi merdivenlerde bulmuş. Öğrenciler bir taraftan yerleşirken, sahnedeki ekranda organizeyi yapan topluluğun tanıtım slaytı geçmeye başlıyor. İddialı bir tanıtım, müzikler karizmatik bir hava katmış.

Banu Avar

Dakika bir gol bir!

Tanıtımdan sonra sunucu sahneye konuşmacıyı davet ediyor: Banu Avar. Çılgınca bir alkış furyası kopuyor salonda. Kendimi bir an aşka gelmiş garip bir kalabalık içinde hissediyorum. Bereket versin bu vecd hali Avar’ın konuşmaya başlamasıyla son buluyor.

İlk olarak KOP (Konya Ovası Projesi)’dan bahsediyor Avar. Tamamen bir kandırmaca, hain bir planmış. ‘Dakika bir gol bir’ hesabı afallıyorum. “Bismillah, bu ne şimdi” demekten alamadım kendimi. Banu Avar -benim halet-i ruhiyemi tabii ki bilmeyerek- devam ediyor: “Dünyada iki önemli silah var. Bunlar medya ve üniversite. Medya kanalıyla beyinlerimiz formatlanıyor. İnsanların düşünmemesi için her akşam bir dizi ekrana konuyor. Bu bir beyin yıkama operasyonu. Kültürümüzü yansıtmayan, bizden olmayan programlarla türlü rezillikler ortaya koyup bunları bize benimsetmeye çalışıyorlar. Böylece izleyen herkesin zihninde ‘rezil bir milletiz’ sözü peyda oluyor.”

Biz, bize ait değiliz aslında!

Salonda bu tür programların izleyicisinin olabileceğini düşünerek, yüzümü memnun olmuş bir hal kaplıyor. İyi, diyorum, konferans böyle devam ederse epey faydalı olacak. Fakat şimdiden söyleyeyim, burası işin reklam kısmıymış…

Konuşmasının ortalarında Banu Avar ABD’ye, Avrupa’ya, İsrail’e uzanıyor. Bu ülkelerin ülkemize olan katkılarından(!) bahsetmeden geçmiyor. Şöyle ki: Kararlarımız onlar tarafından alınıyormuş. Deyim yerindeyse hepimiz kuklayız. Şimdiye kadar kurulan bütün hükümetler (ilk hükümet hariç) onlar tarafından eğitilmiş. Ekonomimiz yine aynı kesimin himayesinde…

‘Müsait gençlik’ ne demek?

Bunları duyunca şöyle bir sonuca varıyor insan; madem baştakiler “bizden” değiller. O zaman milli sermaye, milli ekonomi, milli değer, vs. kısacası milli hiç bir şeyimiz yok! Ben dursam da konuşma devam ediyor: “Kurdukları hocasız üniversitelerle başıboş, kullanılabilir, ‘müsait’ bir gençlik meydana getirilmeye çalışılıyor.”

Bardağı taşıran son damla bu sözler olabilir. Burada iki önemli nokta var. Birincisi ‘müsait’ bir gençliğin meydana getirilmeye çalışılıyor olması gerçekten vahim. Hani derler ya, insanlar önce ‘mücahit’, ardından ‘müşahit’, sonra ‘müteahhit’ ve son olarak ‘müsait’ olurlar, diye. Korkunç olan, gençlerin ‘mücahitlik’ evresini yaşamadan en son evre olan ‘müsait’ duruma gelmeleridir. İkincisi, ne yani, bunu hocasız üniversite açmakla mı sağlayacaklar. Üniversiteleri devlet, hem şehre hem de öğrenciye faydası olsun diye açmıyor mu? Sanırım atladığım bir nokta var. Doğru ya hiç kimse ‘bizden’ değil…

Düşüncelerimden sıyrılıp konuşmayı tekrar yakalıyorum. “Sınırlar Arasında” programından bir bölüm gösteriliyor. Korku filmi izlercesine nefes nefese izliyorum. ABD, İsrail sanki her an ensemizde. Her an gözetleniyoruz. Bizi değil sadece, tüm dünya onların gözetiminde. Her olayın senaristi, yönetmeni onlar, oyuncusu bizleriz sanki.

Sahi müsait miyiz?!

Banu Abla, ne yapmaya çalışıyorsun anlamadım ki. Milletin hepten korkup, çığlıklar eşliğinde salondan dışarı çıkmasını mı hedeflemiştin? Ya da ne bileyim, farkındalık düzeyimizi mi artırmaya çalışıyorsun? Tabii sen de haklısın; sana sevgi gösterisinde bulunan birçok genç bunlara kolaylıkla kanabilecek zihnî yapıda. Ama abla inan bana, böyle gençler salonda ve Türkiye’de azınlıkta. Senin anlayacağın, çoğunluk ‘müsait’ bir gençlik değil.

Açıkçası şu örnek senin bu düşüncelerine sanırım tuz-biber oldu; bir arkadaşın tüm bunlardan epey yeis duyup: “Banu Abla, söyle bize kime oy verelim; ne yapalım biz; kime güvenelim” diye dert yakınması.

Sen de benden kork!

Benim de birkaç sorum var:

-Öncelikle sizin bu yaptıklarınız, yani ABD’yi, Avrupa’yı, İsrail’i her taşın altında göstermeniz içimize korku salmak için mi?

-Madem bu bilgiler bu kadar gizli ve bu adamlar bu kadar güçlü; size nasıl neden izin veriyorlar?

-Ne yani, şu ana kadar gelen hükümetlerden hiç biri mi “bizden” değildi? Ülke nüfusunun iki bireyinden biri canlı birer kukla mı? Ya da bu kadar insanı nasıl bir hipnoz ile bu hale getiriyorlar? Bu, bir milleti hiçe saymak değil midir?

-“Biz rezil bir milletiz”; bunu mu söyletmeye çalışıyorsunuz?

-Bütün bunlar hain planlar, hain oyunlar. Peki, siz bunların neresindesiniz?

-Ve dahi bu, iyi polis kötü polis taktiği mi?

 

 

 

Büşra Sarı ‘ne haldeymişiz de haberimiz yok’ yazıklanmasında

YORUM EKLE
YORUMLAR
Bahri Şenkal
Bahri Şenkal - 13 yıl Önce

Bunlar emperyalizmin mazlum milletlerin gazını alma rahatlatma taktikleri! Bizim söyleyemediklerimizi kendi adamları ya da madamlarına söyletip bizleri rahatlatıyorlar. Biz de bu durumdan nasıl kurtuluruz diye düşünmekten uzaklaşıp "Ablamız bizim yerimize söyleyeceğmizi söyledi" diyerek rahatça yatağımıza girip uyumaya devam ediyoruz! Ya da "Vay be adamlar ne güçlüymüş ciğerimize kadar işlemişler" dedirterek zaten sıfır olan moralimizi eksilere düşürüyorlar!

Bahri Şenkal
Bahri Şenkal - 13 yıl Önce

Barış, kardeşlik, birlik, beraberlik soluklamak; moral, ümit ve müjde vermek yerine sürekli kaos üretenler sürekli ümitsizlik pompalayanlar, sürekli tahrik, gerilim, savaş, kan ve gözyaşı çığırtkanlığı yapanların durumları şüphelidir! Bu biçimde davrananlar, sağda ya da solda, dindar ya da laik, Alevi ya da Sünni, Kürt ya da Türk, şucu ya da bucu olsa hiç farketmez hepsi de kullanılıyordur!

Bahri Şenkal
Bahri Şenkal - 13 yıl Önce

40 yıldır aynı masallarla büyüdük! Ülkemizi sabah Amerika,kuşluk vakti Yunanistan,öğleyin Rusya,ikindileyin Çin,akşam Suriye,yatsıda İran,sabaha doğru da Bulgaristan işgal edecek diye bekleyip durduk. sadece bekleyip dursak iyi bu arada da "sen amerikancısın,sen rusçusun,sen irancısın diye birbirimize vurup durduk! Ben bu aptallaştırma etkisinden şuracıkta 3-5 yıldır yeni yeni kurtulmaya başladım!

ehli kıllet
ehli kıllet - 13 yıl Önce

Güzel kardeşim;
Nihat Genc'in halk hakkında çok güzel bi tespiti var.Halka hödük sürüsü diyor.İşte bu tespite şapka çıkarılır.Banu Ablanın da söylediği gibi halk medya yada kapitalist düzenin diğer çarkları vasıtasıyla kandırılıyor.Halk gerçeği göremiyor.Eğer gerçeği görmüş olsaydı Sezai Karakoç'un yada Erbakan Hocanın mecliste olması gerekirdi zannımca.
Takdir-i ilahi..
Son bir söz: "Nasılsanız öyle yönetilirsiniz.."

Bahri Şenkal
Bahri Şenkal - 13 yıl Önce

Bazı konuları makro planda anlamak mümkün değildir daha dar kapsamda düşünmek gerekir.Örneğin sizin ailenizde hergün anneniz ya da babanız ya da abiniz ablanız size sürekli korku verseler, hiç umut vermeseler, sürekli korkularla moralinizi bozsalar siz sağlıklı düşünebilir,yarınlara umutla bakabilir ve sağlıklı adımlar atabilir misiniz? İşte toplumlar da böyledir!

büşra
büşra - 13 yıl Önce

Biz bu yaşadığımız düzenden memnun olduğumuz sürece herşeyi hakediyoruz.Çünki bu düzen küfür düzenidir.Şeriata şirk koşmadır başka bişey değildir.Bu düzen değişmedikçe biz müslümanca yaşayamayız.Bu kadın doğru söylemiş ama onun derdi başka o ayrı mevzu.Erbakan Hocam yıllardır anlatır ama işte biz toz pembe hayaller ve peşinde koşmaktan anlayamıyoruz.Kimse bizi , bizim onları sevdiğimiz gibi sevemez sevmiyorda.Devletin fuhuştan vergi aldığı bi düzen,faizle yiyip içtiğimiz bir düzendeyiz.

büşra
büşra - 13 yıl Önce

Bu düzene uyum sağladığımız için bize bazı şeyler hiçte dert gibi görünmüyor.Sahabenin bizim yaşantımızı görünce gayri müslim zannetmesi içten bile değil.Dünya düzenini bu tip insanlardan değilde Erbakan Hocam dan dinleyin derim ben.Ne büyük bir insan ki Türkiye yi bırakmış dünya düzenini planlıyor uygulamaya koyuyordu.Bu gün first leady türbanlıysa bunu Erbakan hocama borçlu bu millet ama anlayan nerdeee?

Ahmet Ar
Ahmet Ar - 13 yıl Önce

Yazar kardeşimizin iyi niyeti satırlarından sızıyor. İyi niyetli olmak, iyimser olmak, iyi. Ama iyimserliğimiz gerçekten kötü olan şeyleri görmemizi de engelliyorsa tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. Büşra kardeşimiz Amerika ve İsrail'in üzerimizde hiçbir olumsuz planı olmadığına mı inanmaktadır? Filistin, Gazze, Irak... göz önündeyken; "One minute!" olayı ortadayken bile bu kadar safdillik fazla değil mi? Dayak yiyen boksörün dediği gibi: Durum çok iyiyse beni durmadan döven kim?Sela