Dil ve Edebiyat Derneği’nde düzenlenen “Mesnevi Okumaları”nın 21 Şubat’ta gerçekleştirilen oturumunda konuk Mustafa Nezihi Pesen’di. Mesnevi’nin ilk on sekiz beyitindeki dokuzuncu beyit bağlamında konuştu Pesen. Bu beyitin şerhi yaklaşık iki saat sürdü. Elbette yazarın göndermeleri Mesnevi’yle sınırlı kalmadı; kültürel ve siyasal tarihimizden aktarımlarla zenginleşti. “Dil ve Edebiyat Dergisi” şiir editörü Zafer Acar da, geçtiğimiz hafta olduğu gibi konuklar arasındaydı.
Mesnevi şerhi yapmak benim haddime değil
Mesnevi’yi farklı kaynaklardan yararlanarak anlatmaya çalışan yazar, Avni Konuk’u referans göstererek Mesnevi dersi vermenin zorluğundan bahsetti ve bu dersi verecek kimsenin İslami ilimlere hâkim, bütün Mesnevi şerhlerini okumuş ve Mesnevi dersi almış biri olması gerektiğini söyledi. Pesen böyle bir iddiaya sahip olmadığını vurgulasa da, misafirlerin onu büyük bir ilgi ve dikkatle dinlediği gözlendi. Konu Mesnevi olunca ilkin neyden söz açıldı doğal olarak. Mustafa Nezihi, Müslüman gençlerin neyle ilişkisini tartışmaya açtı ve gitar gibi Batılı enstrümanların gençlerin daha fazla ilgisini çektiğini söyledi. Kültürün enstrümanla ilişkisini sorguladı ve kültürümüzü yansıtmada kendi enstrümanlarımızın bize daha bir yardımcı olabileceğini dile getirdi. Mevlevilikte büyük bir yeri olan “sema”nın ise, günümüzde kimilerince ticari kaygılarla kullanıldığını üzülerek belirtti.
Müslümanlar Mevlana’yı sosyal medyadan değil bizzat Mesnevi’den öğrenmelidirlir
Mustafa Nezihi, Batılılarca inşa edilmeye çalışılan Mevlana algısına ise şiddetle karşı çıktı. Mevlana’nın Hıristiyani ve hümanisttik değerlerle doldurularak İslami köklerinden koparılmasına itirazlar getirdi ve İslam’a katkılarına değindi. Ona göre istilacı Moğolların Konya’yı geçmesini önleyen Mevlana’dır ve Moğolların Müslüman olmasında da gene Mevlana etkili olmuştur. Bunları göz önünde bulunduran bir Müslüman, Mevlana’yı sosyal medyadan değil bizzat Mesnevi’den okumak durumundadır. Kimilerinin “Gel ne olursan ol gene gel” mısraını yanılgılı bir biçimde –çünkü bu beyit Mevlana’ya ait değildir- referans göstererek yaratmaya çalıştığı algının aksine Mevlana, tıpkı İbn Arabî gibi, zorların zorunu seçmiş bir Müslüman’dır.
Pesen, Mevlana’nın şiirle ilişkisini de katılımcılarla paylaştı. Onun Şems’le tanışmadan önce şiir yazmadığını ve bunda da medresenin şiire soğuk bakışının etkili olabileceğini dile getirdi. Sufilerin mescide şiir sokmadığını, çünkü şiirin farklı anlamlara çekilebileceğini, tuzaklarla dolu bir yapı arz ettiğini vurguladı.
Dil ve Edebiyat Derneği’nde “Mesnevi Okumaları”nın önümüzdeki hafta konuğu gene Mustafa Nezihi Pesen olacak. Mevlana ve Mesnevi severleri bekleriz.
Aykut Nasip Kelebek yazdı