Ellerimizin Büyük Boşluğu

Gece gece gece

Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık.

Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor

Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü

Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerden sıkıldık

Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden,

bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından

Alıp başımızı gitmek istiyoruz

Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz

Sana gelmek

Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz

* *

Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz

Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz

Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz

Rüzgârın sesini, ırmağın sesini,

Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk

Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek, nanenin nane olduğu bir dünyayı yeniden isterken

Seni istiyoruz aslında

Bunu söyleyemiyoruz

* *

Her yer gece, çok gece

Ve biz meleklerini istiyoruz

Rabbim

Çok yenildik yetmez mi

Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında

Büyütüp durduk siyahı

* *

Kuşlar gibi bakarken

Kuşlar gibi vurulan çocuklarla

Çok yenildik yetmez mi

Bir mermiyle değişirken dünyamız

Kulağımızda uluslararası bir kınama

Büyük büyük yokluk yurdunun uğuldayan sorusuyla giriyoruz toprağa

Dünya değişti ama kapı nereye açılacak

Biteni biliyoruz şimdi ne başlayacak

* *

İşaretler ortadayken çöllere daldık

Kalp verdin korkunç yaralandık

Akıl verdin, iyiliği esir aldık

Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze

Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen bir adam

Durmadan dönen bir dünyada nerede olunabilirse

Orada bile değiliz ve bilmiyoruz böyle nasıl

Çamur olabilir kan olabilir karanlık olabilir böyle nasıl

Ele geçirir dünyayı gece

Gece gece gece

Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne

Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi

Bilmiyoruz

Çünkü Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu

Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şuan

Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları

* *

Bu olanlar!

Çok şey şüphesiz

Ama vaktimiz kalırsa oturup düşüneceğiz

* *

Yusuf ’ u düşüneceğiz,

Ya’kub’u, Musa’yı İsa’yı düşüneceğiz,

Nuh’u ve öbürlerini

Ve Efendimizi

Efendimiz

* *

Kuyular kuyular kuyular kazdık

Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında, sazdık

Kestik kendimizi deldik yaktık

Sonra sana değil dünyaya aktık

Dünya ki mescittir, bir ona otel yapmışız

Kalktı ki yenilmişiz değişmişiz azmışız

Bir sızı kalmış içimizde başka bir şey yok

Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız

* *

Bir çocuk oyuncağını alamamış

Bir kız sevdiğini saramamış

Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu

Bir adam paramparça bir çift göz için

Birisi ekmek götürememiş evine

Birisi aşk

Birimiz dünyayı kurtaracak

Birimiz yarını

Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor

Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor

Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor

Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor

Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hâlâ açık sanıyor

* * 

Geldik işte bunlar ellerimiz

Açılmış bak, bilirsin ne diye

Ki bilirsin, biz bu ellerle neler işledik

Açtık işte bunlar ellerimiz

Burası dünya

Şu biziz

Bunlar da ellerimiz

Öyle açık, öyle acemi, öyle boş

Öyle mahcup, öyle dalgın, öyle boş

Öyle boş

* *

Senin değil miyiz hepimiz

Senin değil mi her şey

Alırsın kime ne verirsin kime ne

Ve bu açtığımız eller senin değil mi

Senin değil miyiz hepimiz

Rabbim

Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar

* *

Bize dokun

Dokunmazsan uçacağız tozlar gibi uzayın derin soğukluğuna

Kahire’den Bombay’a, İstanbul’dan İsfahan’a, Kudüs’ten Paris’e

Sensiz neye baktıksa örgütlü bir yalnızlıktı

Ne yaptıksa sensiz, bir şarkısızlıktı

Hayatın bir durağından öbür durağına

Bir sevgili olmadan yürümek!

Bunu yapamıyoruz

Kundağı çıkarıp kefeni giymeden önce

Adına hayat dediğimiz o büyük sarhoşlukta

Bir ölüm adımıyla geçerken dünyanın bütün içlerinden

Ellerimizi açmış bekliyoruz

Açmış bir çiçeğin değil miyiz senin

* *

Haber göndermedin mi bize

Şahitlerin değil miyiz

Müziğin değilsek bu sesler ne

* *

Kimsesiziz kime gidelim

Yaralarımız var kime

Sıcak bir şey arıyoruz, kime

Merhamet istiyoruz, kime

Bağışlanmak istiyoruz, kime gidelim

Sorumuz ve cevabımız sen değil misin

Yorgunuz, kaybetmişiz, dalgınız, kırgınız, küsmüşüz

Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim

Çok yürüdük yollar kayboldu yol bulduk sana geldik

Ne getirdin deme bize senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur

Geldik işte bunlar ellerimiz

Bunlar da ellerimizin büyük boşluğu

* *

Altı yönüm harab, beş duygum harab

On parmağımda on acı

Ya Râb

Denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya

Fırlattın beni dünyaya

Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden

Bu saman çöpünü kasırgada bırakma.

* *

Bağışla bizi diyebilir miyiz bilmiyoruz

Dilimiz varır mı buna

Affet bizi diyebilir miyiz

Bunu deniyoruz şimdi

İçimizin ve dışımızın bütün cehennemlerinin uzağında bir bekleyiş bizimki

Büyük bir kapının önünde bir karınca, vurmuş kapıyı bekliyor

Kapı açılacak yoksa niye var

Rahmet örtecek günahı

Geride kalacak gazabın adımları

Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları

Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz

Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz

Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz

Değil mi Değil mi Değil mi

* *

Ol dedin olduk senden

Gel dedin geldik sana

* *

Yaptıklarımız için

Yapmadıklarımız için

Elimizi Dilimizi Allah ’ ım

Bağışla bizi Bağışla bizi

* *

Başımız yerde

Açtık elimizi sevgilinle birlikte

Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan

Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından

Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım

Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım

Elimiz açık ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz

Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına

İnşirah inşirah inşirah

Ayetin değil miyiz senin

Yâ Allah

Mevlana İdris Zengin

 

Şiiri İbrahim Sadri’nin sesinden dinlemek için:

http://umutfm.com/izle.php?id=793

Zeki Bulduk Amin dedi Ç’alıntıladı.