Keşke Olsa

 

 

Ünlü polisiye yazarlarından Ahmet Ümit Bab-ı Esrar ismiyle bir roman yayınlamış. Kitabın konusu "Şems'in öldürülüşü"ymüş. 29.11.2008'de Zaman Cumartesi'ye verdiği röportajda, romanın konusunu, nasıl yazmaya karar verdiğini anlatmış.

 

Bu vesileyle Türk Aydın profiline “aydın olmanın kuralı dine karşı mesafeli olmak” şeklinde bir eleştri yapmış ve bunun yıkılması gerektiğini belirtmiş.

 

Ayrıca  Şems'in öldürülüşü ile Hrant Dink cinayetinin benzeştiğini söylemiş. Yine aynı röportajda Mevlana'yı güzelce övmüş ve kitabının manevi bir amaca hizmet ettiğini belirtmiş.

 

Ben kitabı okumadım, o nedenle kitap ve içeriği hakkında ileri geri konuşmayacağım fakat malum-ı âliniz UNESCO'nun 2007 yılını Mevlana yılı ilan etmesi vesilesiyle son 2-3 sene içinde Mevlana ve Mesnevi ile ilgili eserlerin sayısında hatırı sayılır bir artış gözlenmekte.

 

Bu hareketlilik sadece “İslami” olarak bilinen yayınevlerinde değil; neredeyse tüm yayınevlerinde mevcut. Çok güzel ve albenili kapaklara sahip bu kitapların çoğu, konu ile ilgili yeterli yönlendirme olmadığından bilinçli bilinçsiz birçok kişi tarafından, çok da detaylarına inilmeden satın alınmakta.

 

Bu akıma kapılan “popüler” yazarlarımız da mevcut. Tabi bu eleştiriyi yaparken şunu da belirtmem gerekir, bu söylediklerim sadece gözlemlerim üzerinedir ve dahi bu noktada birçok iyi işler de mevcuttur; Mesnevi ve Mevlana konusunda ehil birçok ilim adamı bu vesileyle kendilerine farklı farklı yerlerde konuşma zemini bulmuş ve birçok insan bu vesile ile Mesnevi'nin derin manasını görme imkanını bulmuştur.

 

Konumuza dönecek olursam, ben röportajı okuduğumda ilk aklıma gelen şey  “keşke tasavvuf konusunda uzman olan ilim adamlarımız ya da bizzat mutasavvıflarımız romanı okusa da bir güzel değerlendirse” düşüncesi idi. Çünkü ben ve benim gibi yüzlerce insan, Mesnevi'yi, kitapta yazılanların gerçeğe uygunluğunu değerlendirecek kadar bilmiyor ve bu durum okurlarda yanlış bir imaj oluşmasına neden oluyor.

 

Bu tip bir olayı 2007 yılının sonlarına doğru İhsan Oktay Anar tarafından yazılan Suskunlar kitabını okuyunca yaşamıştım. Bundan önceki kitaplarını birkaç kez okuduğum, son dönemlerin en iyi romancılarından biri olarak gördüğüm yazarımıza karşı sevgimin ve saygımın azalmasına neden olmuştu.

 

Bir neyzenin arayışını anlatan ve Galata Mevlevihanesi etrafında geçen roman, amiyane tabirle “kör gözüne parmağım” diye niteleyebileceğimiz çok temel teknik hatalar barındırmaktaydı. Buna mukabil kitap hakkında hiçbir “otorite”den eleştiri görememiştim .Teknik hatalarına rağmen Suskunlar 2007'nin en çok satan kitapları arasında yer almış ve hakkında yazılanlar sadece İhsan Oktay Anar'ın tarzı üzerinden gelişmişti.

 

Umarım Mesnevi ve Mevlana konusunda ehil olan ilim adamlarımız, mutasavvıflarımız genelde çokça basılan Mesnevi konusuna, özelde ise bu romana eğilirler ve okurlarımızın “bu kitapta Mevlana'yı bulacaksınız” şeklindeki reklam kampanyalarına daha bilinçli yaklaşmalarına vesile olurlar

 

 

Mehmet Erken, dikkatli olmak lazım, dedi.