1948 yılının bir Mayıs akşamı, gaydaların sesi çok eski ve dolambaçlı yollarda son kez yayıldı. Evet, son kez duyuldu! Bu ses Kudüs’ün eski şehrini işgal eden İngiliz askerlerinin gidişini bildiriyordu. Peki, şimdi yeri göğü inleten İsrail askerlerinin sesi?
Şimdi sizlere öyle bir kitap anlatacağım ki, okumak için can atacak, benim gibi sahaf sahaf dolaşacak, o kitabı bulmaya çalışacaksınız.
Kudüs.. Ey Kudüs...
Şimdi bu kitap hangi sahafta, hangi eski taş kitaplıkların rafında bilmiyorum. Ama bulmalıyım… İsmi “Kudüs Ey Kudüs” çift yazarlı bir kitap… Bu kitabı ilk kez Mescidi Aksa’nın içindeki kütüphanede başka dilde çevrilmiş olarak buldum. Kütüphanede ilgimi çeken bu kitabın Türkçeye çevrildiğini dahi bilmiyordum.
Aydın Emeç tarafından çevrilmiş ve basımı bitmiş. Kitapçılardan, sitelerden araştırmaya başladım, yok yok... Kaybolsa bulunurdu bu kadar araştırmalarımla ama kitap yok! Kitabı bulamayınca son çare yayınevini arayıp kıyıda köşede kalmış, koli kenarlarına sıkışmışsa bulacaktım. Her konuşmada bir yetkili, yetkili bir yetkiliye daha derken kitabın uzun zamandır yayına girmediğini ve ellerinde olmadığını söylediler. Mailler, konuşmalar… Kitap yok!
Kitabın sıfırını bulmaktan vazgeçtim. İkinci elden ziyade sayfalarının çoğu hunharca kullanılan bu kitabı paramparça halde nihayet buldum. 10 gün sonra elime gelecek, bekliyorum. O da ne! Kitap gelmeden kıymetli ağabeyim kitabı doğum günümde hediye etti. O da ikinci el ama olsun, temiz. Evet, kitap benim ve ellerimde okumaya başladım.
Bu kitabın ilk baskısı Mayıs 1973 Aydın Emeç tarafından çevrilmiş. İki yazarlı bu güzel kitap Lorry Collins ve Dominique Loipierre'nin kaleminden. Kudüs’te olup bitenleri ağlaya ağlaya kaleme alan yazarın titreyen elleriyle yazdığı bu kitap oldukça sürükleyici. Yazar bazen sinirlenmiş, bazen bin sitemle kaleme almış bu kitabı. Daha da anlatacaklarım çok diyerek üç noktalarla bezemiş cümlelerini. Yahudi, Hristiyan ve Müslümanların yaşadığı bu şehir içinde dönen hadiselerin izini süren yazarlardan Lorry Collins aslıda Kore savaş muhabiri. Bir diğer yazar Dominique Loipierre ise kendisinin Amerika’da araştırma yaparken tanış olduğu bir uzman. Yazarlar aynı zamanda Türkiye’de de çok kez bulunmuşlar.
Alışılagelmiş bir kitap değil!
“Kudüs Ey Kudüs” sloganik, alışılagelmiş bir kitap tarzında değil esasen. Kitapta uzun sayfalarca Yahudileri anlatıyor ilkin. Daha sonra Filistinlileri... Ancak kitabın ana teması dava anlatmak değil. Amacı Kudüs’ün önemini, tarihini ve bunun için dönen entrikaları anlatmak. Oldukça karışık. İsimleri, olayları takip etmek dingin bir zihin ve vakit istiyor. Aslında her kitabın istediğini…
Tarih 14 Mart 1948... İngilizlerin Filistin’den ayrıldıklarını, Yahudilerin İsrail Devletinin kuruluşunu ilan ettiklerini, Arapların savaşa girdiklerini anons edecek radyolar. Acımasız bir ihtilaf Kutsal Toprağı alevlere boğacak ve alevler bir daha da sönmeyecekti. Uzun sakallı güzel amcalar, eski taşlar üzerinde oturuyor ve izliyor. Ey Kudüs! Mahşerde bizlerden seni koruyamadığımız için davacı olma! Senin için can feda ve bu can burada!
Ey Kudüs! Yine güzelliğin üzerinde, her şeye rağmen her gün yepyeni umutlarla uyanıyorsun. Batışın harikulade, doğuşun da öyle… Kubbetüs Sahra’nın semayı şenlendirişi, Mescidi Aksa’nın gizemi…
Hatice Tüfekci, Kudüs için içi yanarak keşfediyor