İslam başlı başına bir sevinçtir. Öğretisi insanı fıtratına yaklaştırır. Onun öğretilerini yaşadıkça dünyadan bir toz zerresi dahi kalmaz üzerinde.
O selam olan, selamet ihsan eden dinin en şenlikli günlerinden biridir kurban bayramı. Hazreti İbrahim aleyhisselamın hatırını yaşatmak gibidir bir yönüyle. İnsanlığın ikinci atasını, babamızı anmak. Candan geçmek kolaydır da canandan geçilmez, zordur. Fakat Hak Teala'nın emri olunca, canı da cananı da Allah'a kurban eden mü'min Hz. İbrahim Efendimizle beraberdir, onun adeta kaim-i makamıdır, bugünkü görünümüdür.
Nefsinin boynuna indir bıçağı
Kurban ibadetinin nasıl yapılacağı kitaplarda yazılıdır. Bayrama girmeden önce kurban bayramı hakkındaki bilgilerini tazele. Özellikle kurbanın manevi yorumları üzerinde dur. Malumundur, bütün ibadetlerin, bütün amellerin maksadı, gayesi gibi kurban ibadetinin de gayesi Allah'a yaklaşmaktır. Allah'a nasıl yaklaşacağını düşün. Nelerle gidebilirsin Allah'a?
Allah, Hazreti Musa Aleyhisselama “Bana bende olmayanla gel” dediğinde yüce peygamber hayrette kalır. “Sende olmayan nedir ki ey yüce Rabbim?” diye hayretini ifade eder. “Bana acziyetle, yoksullukla gel ey Musa” der, “bende olmayan yoksulluktur, acziyettir.” Yere serdiğin, ayaklarını ve gözünü bağladığın o kurban gibi teslim ol. Acziyet Hakk'a yönelik olunca aziz olursun. Dünyaya, nefsine ve şeytana karşı ise asla aciz olma. Onları amelinle, niyetinle, mücahedenle ser yere. Seni yolundan alıkoymasınlar.
Dervişin birinin bir bayram günü şöyle yakardığı kitaplara geçmiştir: "Ey benim efendim yüce Mevlâm. İnsanlar sana kurbanlarla ve sevap işlerle yaklaşıyorlar. Benimse canımdan başka bir şeyim yok." Bunu dedikten sonra oracığa yığılır, dünyaya yumar gözlerini.
Bıçağını iyi bile. Keskin olsun. Ayaklarını sıkı bağla nefsinin, gözlerini de. Nefsinin boynuna indir bıçağı. Sıdkı Baba demiş vaktiyle, “Canan gereksen / Vuslat dilersen / Çal tatlı nefsen/ Seyf-i celâli.” Seni sırat-ı müstakim üzere gitmekten alıkoyan her neyse bıcağını vur ona. Seni dünyaya çeken bütün ağırlıklarının bağını kes o bıçakla. Hazreti Cüneyd-i Bağdadi'yi dinle, "Kurban kesen bir mü'min, eğer nefsinin bütün arzularını boğazlamazsa kurban kesmiş olmaz" deyişini duy ve irkil. Birinin kanına gireceksen, kanını akıtacaksan, nefsinin kanını akıt.
Allah dostlarına sorarsan mü'minin kurban kesmesi, içindeki kötü duyguların, Allah'ın razı olmayacağı her türlü halin, onu alçaltan nefsin fena arzularını öldürmesi ve kökünü kazıması, yani bu türden alçak isteklerini dizginlemesi anlamını taşır.
El öp, eşik öp, etek öp
Sûfiler için bayram filanca tarihe denk gelen gün değildir. Bayram başka türlü olur onlar için. Şu cevaplandırılması zor soruyu sorarlar: Nefsinden kurtulamamış, masivadan soyunamamış kimseye bayram mı olur? Alvarlı Efe Hazretleri de o yüzden bir nutk u şerifinde "Can bula cananını bayram o bayram olur / Kul bula Sultanını bayram o bayram olur" der.
Yollarını gözleyenlerin, gözlerini yorma kardeşim. Evine dön, şarkına dön, kalbine dön. Seni dünyanın acemisiyken bu günlere getirenleri, ebeveynini, akrabalarını, televizyonlarda aldatıcı reklamları dönen tatil beldelerine tercih etme. Vaktini gönül kazanmaya ver. El öp, eşik öp, etek öp. Baba ocağından uzun zamandır uzaktın. İçeri girmeden önce eşikte bir lahzacık eski günleri an. Şurası belki ilk adımını attığın yerdi, şurası belki başını vurduğun yer. Mekanın da hatırını gözet, taşladığın o ağacın da. Dostlarını unutma bayramda. Kapılarını çal, kapını aç onlara.
Hasılı, koçu, koyunu değil, nefsini alaşağı et ve onun boynunu vur. Zira kurban-ı ekrem yani en değerli kurban insandır. Nefs üç haldedir. O üç halinde de kurban edilmesi gerektir. Nefsin terbiye almaya başlamadan önceki haline kebş yani koç derler. Yola girip, terbiye almaya başladıktan sonraki hali ise bakara yani sığır olarak anılır. Muhtelif menzillere geldiğindeki hali ise bedenedir, devedir. Bunların işaret ettiği manalar vardır. Anlatması uzun sürer. Hülasa nefs, bu üç mertebede üç kere kurban edilmelidir.
Kurbana âli duygularla gir ki, ardında yorgunluk yerine zindelik kalsın. Cümlenin bayramı mübarek olsun.
Fuzûlî ile bitirelim: “Vermeyen canın sana bulmaz hayat-ı câvidân / Zinde-i câvid ona derler ki kurbandır sana”
Ahmed Sadreddin yazdı