Zarifoğlu’nun yeni kitabı Beyan yayınlarından çıktı.
Müjdesini Cahit Zarifoğlu’nun vefat yıldönümünde Mustafa Ruhi Şirin’den aldığımız “Okuyucularla” adlı kitap Beyan yayınlarından çıktı. Kitap Mavera dergisinin 1978 ile 1981 arasındaki Cahit Zarifoğlu’nun okuyucularla yazıştığı köşesindeki yazışmaları içeriyor.
Kitabı tasarlayan ve yayına hazırlayan Cahit Zarifoğlu’nun oğlu Ahmet Zarifoğlu ile hoş bir röportaj yaptık:
Bayramınız mübarek olsun…
Eyvallah sizin de.
Vakit kaybetmeden başlayalım: Öncelikle bu proje ne kadardır aklınızda idi?
Okuyucularla mektuplarını kitaplaştırmak fikri, Ajans 1400'de otururken Ahmet Bayazıt tarafından önerildi. Geçen şubat; "Ahmet sömestr tatilinde o işe el atsan ne güzel olur." demesiyle başlandı. Selçuk Azmanoğlu dostumla konuştuk ve "ben de varım" dedi ve başladık ciltleri ve diğer yayın organlarını taramaya…
Yani iki kişiydiniz. Peki Selçuk Bey kimdir?
Evet; Selçukla birlikte oluşturuldu-toparlandı mektuplar.
Selçuk Ankara’da oturan, kitap kurdu bir arkadaş.
Biz Yaşamak belgeselini izlerken “Yedi Güzel Adam”dan hayatta olanlarından önemli ölçüde faydalanıldığına şahit olduk. Peki, siz bu eseri hazırlarken birilerinden destek gördünüz mü?
İlk başta Ahmet Bayazıt'ın büyük desteği ile başladı. Bize toparlama ve şayet yapılacaksa eleme konusunda rota çizdi. Karar verdikten sonra hemen Ali Kemal Temizer'e danıştık konuyu. Ve en son safhada Rasim Özdenören'in Sunuş yazısıyla nihayetlendi -basıldı kitap-. Fakat arada, dosyayı Ali Kemal Temizer'e teslim ettiğimizde; o birçok isme haber vermiş ve kopyasını göndermişti dosyanın. Lakin isimleri tam aklımda değil. Bugüne kadar -o güne kadar yani- belki de üşengeçlikten bir araya toplanmamış olan bu mektupların kitaplaştırılması fikri, danışılan herkes tarafından destek gördü de diyebiliriz.
Ahmet Bayazıt, Erdem Bayazıt’ın kardeşi ve babanızdan yaşça küçük olmasına rağmen o ekibin içinde miydi?
Evet, babamlardan yaşça biraz küçük ama o ekibin içinden bir zattır…
Eser hangi yılları kapsıyor?
Mavera yıl 2. sayı: 17 Nisan 1978 ile Yıl: 6 sayı: 61 Aralık 1981 arasındaki dönemi kapsıyor.
Peki biraz daha dar kapsamlı olarak sorarsak; Cahit Zarifoğlu gibi bir edebiyat ustasının oğlu olarak babanızı nasıl tasvir edersiniz? Ve de siz eseri hazırlarken en çok dikkatinizi çeken ve de sizi en çok şaşırtan ya da hoşunuza giden şeyler nelerdi?
Çok küçük yaşta kaybettiğim için onu, sanırım günsel anekdotlara dayalı bir tasvir yapabilecek cümlelerim, zor çıkar ağzımdan. Onun dışında; iki sorunuza da bir kalemde cevap vermek gerekirse: Onca zorluk içinde, maddi ağırlıklı ve manevi anlamda, onca sene uzun uzun, zaman ayırarak, bıkmadan, çünkü çaylaklar bıktırır bence. Yani o sıra şiirimsi yazılar gönderen ben yaşlarda veya daha küçük bir sürü kişiden bahsediyorum, kaba olmak istemem ama ve usanmadan cevaplar veren, duyarlı, titiz, alçakgönüllü ama işinin bilincinde ve bilinç sahibi yapmayı kafasına koymuş biri olarak sert, eleyici bir adam tasviri…
Bir insan bir babayla ilgili bundan güzel bir tasvir yapamazdı. Kaç yaşınızda kaybettiniz babanızı?
Altı buçuk civarı…
Acaba kaç kardeşsiniz?
Dört; iki abla bir de kız kardeş var
Belki de bu sorum altı buçuk yaşındaki bir çocuğun hatırlamakta güçlük çekeceği bir soru ama yine de sormak istiyorum; Yaşamak belgesinde Rasim Özdenören, Zarifoğlu'nun genellikle karamsar ve buna rağmen içine kapanık olmayan biri olduğunu söylemişti. Siz babanızın ruh halini ve duruşunu hatırlayabiliyor musunuz?
İnanın tam anlamıyla hatırlamıyorum; akıl edecek yaşta değildim. Ama şunu söyleyeyim: Onu neredeyse hiç tanımadan dahi, sigara içişimiz-tutuşumuz bile aynı olan biri olarak; Sanırım onun hemen her özelliğini almışımdır... Beni yakından tanıyan insanlar, onu da tanımış olur dersem epey bir az kişiye hitabetmiş olurum biliyorum ama öyle... Rasim amca, kişi ya içine kapanıktır ya da soysal; Ya hiç konuşmaz ya çok konuşur ama Cahit, öyle değildi... Onda her özellikten-durumdan bir parça vardı gibi bir cümle söylemişti. Ben de bunu -kendimden çıkararak- Üstada katılabilirim.
Siz hangi işle meşguldünüz?
Ajans 1400 de çalışıyorum ben de; Görüntü yönetmeni olacağım inşallah ilerde…
Babanızın Almanca eserinin çevrilmesi diye bir şey dolaşıyordu. Aslı var mı?
Hayır hiç duymadım. Bilirse Asım Abi bilir…
Bu hoş sohbetimizi sonlandırırken şu sorumu da sorayım: Diğer aile üyeleri bu işe nasıl yaklaştılar?
Tabi destekçilerden biri de Betül’dü. Yazım konusunda çok emeği oldu, yazdı yani kabaca... Ve annem, kardeşlerim; herkes çok sevindi.
Tamam şimdi tamamlandı sağ olun…
Betül Zarifoğlu; En büyük ablamız…
Tabi kendisini “Zaman ve Olaylara” karşı olmasından tanıyoruz.
Aynen…
Mustafa Runyun sordu
erenler olmuyor böyle çoluk çocuk izliyor
söndürün şunları.