Çocuk olsak yeniden ya da dönebilsek yeniden çocukluğun ülkesine. Çocukluğun, çocukluğumuzun güzel, ürkek, sakin, huzur dolu ülkesine. Huzurlu ülkesine…
Yeniden çocuk olsak. Yusuf yüzüyle bir çocukluk gülümsese dünyanın en karanlık kuyularından, zamanın zindanlarından…
Çocuk olsak. Düşleri gerçeğe, gerçeği düşlere dönüştüren çocuk. Uzanıp yıldızlara dokunsak, samanyolunda koştursak tahta atlarımızı. Bütün yıldızlar yüreğimize dökülse. “Ağ buluttan atlarla ta Sidre’ye” yetsek…
Yeniden çocuk olsak. Kirlenmemiş olsa yürekler. Esfeli safilin çukuruna düşmüş olmasa insan. Ahsen-i takvim üzre geçip gitsek buralardan…
Çocuk olsak. Bir telli turna havalansa çocukluğun sularından. Uçup gitse kaderimize doğru. En berrak pınarlardan seyreylesek kaderin aksini. Yosunlu sularda yunsak. Döne döne, dura dura… Yeniden, yine sarıp sarmalasa bizi çocukluğun o büyülü iksiri. Âdemin en insan sureti…
Yeniden çocuk olsak. Bir İsmail adanmışlığı büyüse çocuk yüreğimizde. Dergâh-ı Dildar’dan gelen kutlu armağanla sevinse ruhumuz. Bir kandil gecesi bir yağmur yağsa çocukluğun şen ülkesine. Toprak koksa her yer. Simurg-u Anka kanat çırpsa yağmurun göğünde. Karanlığın en mahrem yerlerini yıkasa usul usul damlalar. Usul usul arınsak yaşamak kirinden. Kimse batmamış olsa menfaatin kirine, politize olmanın çamuruna. Temiz olsa yürekler, tezgâha konulmasa inançlar. Kandırmasalar, kanmasalar… Bütün saflığımızla kalsak dünya gurbetinde. Yalansız, hilafsız hurdasız… Aşkla… Bir yağmur, asude…
Bir yağmur yağsa. Melekler yağsa sonra saçlarımıza göğün yedinci katından. Kırlangıçlar konsa avuçlarımıza. Bir dua sıcaklığı sarsa bütün yeryüzünü. Çocukluğun ülkesinden dörtnal koşan atlarla gelip geçse o çocukluğun kahramanları. Süleyman kuşdilinden söylese aşkın en güzel hallerini.
Çocuk olsak. Yağmur yağsa. Bir kandil gecesinde mahallemizin camisine gitsek. Çocuk yüreğimizle yürüsek Makam-ı Mahmud’a. Ruhumuzun miracını seyreylese mevcudat. İnsan safında, âdem saflığında safa dursak. Omuz omuza dursak safa. Şeytan, fitne fesat, firak giremese safımıza.
Bir kandil gecesi gitsek camiye. Aşk odundan ciğeri yanan bir mevlithan başlasa mevlidi okumaya. Sakallarından nurlar dökülen piri fanilerin arasına katılsak en çocuk gönlümüzle. Sonsuzluğun ruhuna dokunsak. İki Cihan Sultanı Refref’ine binip gelse; ne zaman kalsa ne mekân… Derunu dilden aşka gelse cümle canlar, cümle canlar aşkla dönüp dursa senin yörüngende Ya Mâlike’l Mülk.
Bir kandil gecesi… Gayet yandığımız hararette bir cam dolusu şerbeti içsek…
Yeniden çocuk olsak!
Çocuk olsak yeniden!
Kapanır mı yara?
Diner mi sızı?
Derunu dilden çağırsak Allah’ı!..
Muaz Ergü