Urfa’ya varıp da otobüsten indiğimde ‘Aman Allah’ım, nereye geldim ben’ dedim. Küçük bir ilçe otogarını andıran Urfa Otogarı’na indiğimde beni karşılamak için gelen abi “nasıl buldun?” dedikten sonra ekledi -ki sizler de bu sözü muhtemelen sık sık duyarsınız- “Urfa’ya bir gelince bir de giderken ağlanır.”
Sene 1999’du, 28 Şubat’ın ne olduğunu bilmeden gadrine uğramış ilk imam hatip liselilerden biri olarak son tercihim olan Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne kayıt yaptırmak için gelmiştim Urfa’ya.
Şimdi bana mimarisi epey garip gelse de Urfa’nın büyüklüğüne yakışır bir otogara ineceksiniz Urfa’ya eğer otobüsle gelirseniz. Hemen korkmayın yani ben de olduğu gibi Urfa deyince akla gelen o eski filmlerin oluşturduğu sahte imaj siz otobüsten inmeden sizi terk edecektir.
Gerçi benim Urfa’ya okumak için gidişimin üzerinden koca on dört yıl geçmiş bulunuyor ama beş yılı Urfa’da geçmiş, gevşek de olsa Urfa ile hâlâ münasebette olan biri olarak Urfa’ya okumaya gelen arkadaşlar için söyleyecek, onlara yardımcı olabilecek bir iki cümlem olabilir belki diye yazıyorum bu haberi.
Urfa’nın camileri sizi sarıp sarmalar
Urfa mütedeyyin bir şehirdir. Şehrin özellikle eski yapılaşmalarının olduğu yerlerdeki -ki buralar Balıklıgöl ve çevresi oluyor- hangi camiye girerseniz girin şehrin manevi havasını mutlaka hissedersiniz. Urfa, bahsettiğim geçen on yıl boyunca çok büyümüş. Devasa binalar, koca koca caddeler onu batıdaki herhangi bir şehirden farksız kılıyor ki bunu olumsuz anlamda kullanıyorum. Ama bir öğrenci için Urfa birçok güzel imkânı da barındırıyor. Ulusal ve yerel birçok vakıf var mesela. Ulusal vakıfların öğrenci hizmeti veren hemen hepsinin şubesi vardır dersem yanılmış olmam herhalde. Yerel olarak da güzel insanların başında olduğu vakıflar var. Özellikle bir caminin yanındaki güzel bir mekânda, üzüm asmasının altında çay sohbetiyle ikram edilen risale dersleri, nasıl bir iklimde olduğunuzu, buranın yani Urfa’nın farklı bir yer olduğunu anlatması açısından güzel bir örnekti benim için.
Urfa benim için biraz da medrese şehridir. Ne yazık ki belki de bu tarz bir eğitimin olduğunu ilk kez Urfa’da gördüm duydum. Urfa’nın yerlileri, esnaf, öğrenci kim olursa olsun bir ‘Seyda’nın etrafında kümelenmiştir. Kitaplar okunur, sohbet edilir. Biraz batıdan bir yerden geliyorsanız bire bir ders almanın güzelliğini, ders müzakere etmeyi, camilerin küçük odalarında –ki hücre denir oralara- ne kadar güzel şeyler öğrenilebileceğini göreceksiniz. Medrese tahsili yapıp artık ders verebilecek duruma gelen yani icazet alan bu güzel insanlardan bir seydadan Arapça, fıkıh, hadis gibi ilimler tahsil edebilirsiniz. Bu yaptığınız, sıcak Urfa günlerini serinletecek bir şey olur sizler için ve eminim bu serinliği ömrünüz boyunca da unutmazsınız. Haliliye Vakfı ve Arapça kurslarının da düzenlendiği Ruhader uğrak yerleri olabilir. Belki bir arkadaşınız sizi davet eder, Şeyh İzzettin’in dergâhında bir bardak çay içersiniz, şifa olur yaralarınıza ya da bir arkadaşınız yaz günlerinden birinde Karaköprü’ye davet eder, Şeyh Muhammed Ali’yi görürsünüz dünya gözüyle.
Urfa'daki kitabevleri
Urfa’da o zamanlar Bilgi Kitabevi vardı. Kitaplara bakarken sizi kimsenin rahatsız etmeyeceği. Şair ve kültür adamı Mehmet Kurtoğlu’na birkaç defa orda rastgeldiğim bir yerdi. O zaman Bahçelievler’de bulunuyordu. Ne yazık ki burası kapanmış Viranşehirli dostum Şehmus’dan öğrendiğime göre. Akm Sahaf açılmıştı Belediye İşhanı’nın altında. Burası hâlâ faal mi çıkaramadık ikimiz de. Birçok kitabı ucuza bulabileceğiniz bir yerdi burası. Yanılmıyorsam hazırlık kitapları satan bir yere evrilmiş bulunuyor.
Harran Kitabevi daha ağır diyebileceğimiz Arapça kaynaklarla beraber güncel ve nitelikli kitaplara ulaşılabilecek bir kitabevi. İlla kitap satın alınmasa bile sohbet edilebilecek çayları içilebilecek bir yer. Bu kitapçı Yıldız Meydanı civarında bulunuyordu ama şimdi daha geniş bir mekânda, Yusuf Paşa Camii yakınında bulunuyor. Belediye binasına yakın bir yerde Ortak Nokta diye bir kitapçı var ki burası Urfa’nın en geniş mekânlı kitapçısı ki mekân geniş olunca kitapların çeşidi de artıyor elbette. Bunların yanında başka duyarlıkların yön verdiği bir başka yer daha var, oraya da arada bir göz atmakta yarar var: Eğitim Kitabevi.
Urfa bir öğrenci için ucuz bir şehir de sayılabilir. Her yerde kiraların epey arttığını duyuyorum ama Urfa’da durum bugünlerde nedir bilmiyorum ama öğrenci dostu bir yerdir dersem bu açıdan çok da yanıltmış olmam sizleri galiba. Yemek yapmak da kolaydır burada. Eğer fırın yemeklerine karşı alerjiniz yoksa üç öğün çok ekonomik ve lezzetli bir şekilde fırınlardan beslenebilirsiniz.
Balıklıgöl’de kaçak çay
Urfa, vakit geçirmek için çok çeşitliliğe sahip değildi o zamanlar. Ama Balıklıgöl, kalabalıklığını göz ardı edersek, yaşlı çınar ağaçlarının altında demli kaçak çay içilebilecek güzel yerleri bünyesinde barındırıyor. Buradaki Rızvaniye Camii müştemilatında eski medrese kalıntısı olan küçük küçük odaların birinde bir hattattan hat meşk edebilirsiniz. Ebru teknesinde aklınızı başınızdan alıp renklerin peşinden gidebilirsiniz ya da eğer şanslı biriyseniz yine o odalardan birinde Hüseyin Hoca’yla beraber ney üfleyebilirsiniz.
Urfa cemaatler, tarikatlar açısından zengin birikime sahip bir şehir. Bunun için İslami duyarlılığa sahip bir öğrenci için avantajlı bir yer. Örneğin Nur Cemaati’nin tüm kollarının faaliyetinin olduğu söyleniyor ki bu bence müthiş bir zenginlik. Diğer cemaatler, tarikatlar, oluşumlar açısından da ne arıyorsanız bulabileceğiniz bir yer.
Urfa peygamberler şehridir. İbrahim Peygamberin, Eyup Peygamberin izlerini taşır. Orada Halil İbrahim’e değil İbrahim Halil’lere daha çok rastlarsınız. Bediüzzaman hayatının bir bölümünü burada geçirmiştir. Hatıra eşyaları hâlâ kaldığı evde sergileniyor. Şair Nâbî burada bir mahalleye ve bir kültür merkezine ismini vermiştir. Akif İnan Urfalıdır. Bunlar Urfa’ya ruh ve mânâ verenler ve göçenler.
Bir de hayatta olup şehre hayat verenler var elbette. Birkaç kişiyi anmak gerekirse, Mehmet Adil Oymak’ı en başta zikredebiliriz. Bizim İslâmi Türk Edebiyatı hocamızdı. Kendisi şair ve kültür adamıdır, rafine bir beyefendidir. Urfa’nın kültür değerlerinde hep onun emeği vardır. Mehmet Atilla Maraş, Mehmet Kurtoğlu, Cahit Kürkçüoğlu ilk aklıma gelen güzel insanlar. Bu isimler aklınızda olsun, temas fırsatlarını mutlaka değerlendirin derim âcizane kanaatimce.
Urfa hâlâ geçmişini unutmamış bir gelecek gibi duruyor. Bunu sizinle konuşurken güleç yüzlerinden anlayabileceğiniz birçok muhteremle karşılaşınca anlayacaksınız. Size düşen zamanı güzel kullanmak. Her biri birbirinin aynı, ruhsuz, cafcaflı yoz yerlerden, boş insanlarla vakit öldürmektense Urfa sıcağında ruhunuzu da serinletecek mekânlar ve kişiler bulma isteğiniz olsun yeter ki.
‘Bi’ şey olmaz’
Urfa’nın havası gibi insanları da sıcak kanlıdır. Size sahip çıkarlar ve güzel dostluklara kapı açar Urfa. Olumsuzluklar yok mu, elbette var. Ama Urfalıların deyimiyle ‘Bi’ şey olmaz!’. Eğer Urfa’da okuyacaksanız buradan hemen gitmeye çalışmayın. Urfa size kendini sevdirecektir ve eminim siz de onu seveceksiniz.
Halil Arslan, Urfa günlerini yâd ederek yazdı
3 senedir Harran'da ilahiyat okuyorum ve memleketimde okuyorum. Halil hocamın bakış açısıyla baktığımızda gerçekten nâdir yerlerden biri, bunu dışardan gelen her öğrenci, kişi fark eder; bu kesin. Halil hocama bunu bana bir daha fark ettirdiği için teşekkürler.