Yorgunum, halsizim…
Peki, bu dinamik yaşam sürecimizde kendinizi sürekli olarak yorgun ve bitkin hissettiğiniz oluyor mu? Uykunuzu alamadığınız için gergin bir gün mü geçiriyorsunuz? Bunları çok sık deneyimliyorsanız sorunlarınızın nedeni “Tükenmişlik Sendromu” olabilir mi? Gelin birlikte bir göz atalım. Tükenmişlik sendromu kısaca: “Hayatta bazı konularda başarısız olma, yıpranma, enerji azalması, karşılanamayan istekler sonucunda bireyin içsel kaynaklarında tükenme durumu” olarak ifade edilebilir.
Duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve kişisel başarı olmak üzere üç boyuttan oluşan bu kavramın bilhassa çalışma hayatını olumsuz etkilediğini söylemek mümkündür. Tükenme durumunun oluşumunu etkileyen bireysel ve çevresel birçok faktör bulunur. Yapılan bazı araştırmalarda, kadın ya da erkek olmanın tükenmişlik durumunda bir farklılık oluşturmadığı ancak bekar bireylerin evli bireylere; çocuk sahibi olmayanların olanlara göre daha fazla tükenmişlik yaşadığı tespit edilmiştir. Eğitim düzeyi arttıkça bireylerin tükenmişlikle başa çıkma becerilerinin arttığı ancak koşullar aynı olsa dahi bireysel sebeplerden ötürü bazı bireylerin tükenmişlik yaşarken bazılarının yaşamadığı gözlemlenmiştir. Özetle her üniversite mezunu birey tükenmişlik duygusu yaşamaz, her ilkokul mezunu kişi muhakkak bu duyguyu tadar gibi bir durum söz konusu değildir.
Tükenmişlik sendromunun aniden ortaya çıktığını söylemek yanlıştır. Yavaş yavaş ilerleyen belirtiler silsilesiyle kendini gösteren bir durumdur. Bu belirtileri “psikolojik, fiziksel ve davranışsal” olmak üzere üç ana başlıkta belirtebiliriz.
Fiziksel olarak;
• Hâlsizlik, yorgunluk,
• Baş ağrısı, uyku bozuklukları,
• Mide-bağırsak rahatsızlıkları,
• Kilo sorunları vb.
Psikolojik olarak;
• Sinirlilik, sabırsızlık,
• Tedirginlik, güçsüzlük,
• Ümitsizlik, aile içi sorunların artışı,
• Depresyon, suçluluk hissi vb.
Davranışsal olarak;
• Unutkanlık,
• Çabuk öfkelenme,
• Sık gelen ağlama nöbetleri,
• Yalnız kalma isteği,
• Alınganlık,
• Çalışma hayatında sorunlar vb. şeklinde örnekler verebiliriz.[1]
Dört evrede Tükenmişlik
Tükenmişlik sendromunun aniden ortaya çıkmadığından ve bir süreç içerisinde geliştiğinden bahsetmiştik. Bu sürece kısaca değinmek gerekirse tükenmişlik genel anlamda dört evreden oluşur:
İlk Evre: Kişi, çok heyecanlı, enerjik ve motivedir. Çalışma hayatıyla ilgili planlar yapıp tüm gücüyle çalışır.
İkinci Evre: İstek ve mutluluk azalmaya başlar. İş hayatında ufak problemlerden büyük rahatsızlıklar duymaya başlar.
Üçüncü Evre: Sistemde yaşanan problemlerin düzelmeyeceği ve insanların değişmeyeceği düşüncesi oluşmaya başlar. Bunun sonucunda kişi ya başa çıkma stratejileri geliştirir ya da direnç gösterme, kendini geri çekme gibi davranışlara başvurur.
Dördüncü Evre: İnançsızlık ümitsizlik ön plandadır. Kişi yalnızca maddi zorunluluk nedeniyle çalışma hayatına devam eder. Başarı düşüşe geçer, sosyal çekilme yaşanır.
Peki, ne yapmalı?
Öyleyse bu tükenmişlik sendromuna yakalanmamak yahut bu durumla başa çıkmak için neler yapabiliriz?
Söz konusu evrelerle zaman içinde ortaya çıkan tükenmişlik durumuyla baş etmede sosyal hayatın önemi kadar kendine güven, zaman yönetimi ve kişinin gevşemesine yardımcı olacak egzersizlerle süreç desteklenmelidir.[2] Bu başlık altında özellikle “sosyal destek” faktörüne değinmekte yarar vardır.
Sosyal destek, genel anlamda bireyin yaşam boyu karşılaştığı ya da karşılaşabileceği problemlerle başa çıkmasında etkili olan önemli bir faktördür. Sosyal destek denilince ilk olarak kişinin ailesi akla gelmekte sonrasında ise arkadaş ve iş çevresi listede yerini almaktadır. Bu çerçevede tükenmişlik durumunun önlenmesi için yapabileceklerimizi iki başlıkta ele almak mümkündür. Bunlar bireysel anlamda; stresle başa çıkma becerisinin geliştirilmesi, bireyin kişi ve kurumlar arası iletişim becerisinin geliştirilmesi, olaylar karşısında olumlu düşünme becerisinin geliştirilmesi iken kurumsal anlamda ise yapılan işin sorumluluk farkındalığının sağlanması, çalışma stratejilerinin ve işleyişinin denetlenmesi, çözüm odaklı bir ortamın oluşturulması, gelişmelerin yakından takibinin sağlanması, başarıların takdir edilip ödüllendirilmesiyle gerekli motivasyonun sağlanması, iş ve özel hayat dengesinin sağlanması, fazla iş yükü ve monotonluğun önüne geçilmesi şeklinde sıralanabilir.[3]
Görüldüğü üzere tükenmişlik sendromu oldukça kompleks bir yapıya sahip çeşitli etkenlerle ilişkili bir durumdur. Ancak ona kapı aralamamak ya da çeşitli tedbirlerle yaşam kalitemizi artırmak bizim elimizdedir. Gerek sosyal destek mekanizmalarıyla gerekse iş-aile hayatında itidali sağlamakla bunu gerçekleştirmek mümkündür.
Rümeysa İnce Kul
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi • PSİKOLOJİ / SOSYAL HİZMET
Hüma dergisi, 2023 / Mayıs-Haziran