Tarih Yazıcılığı ve Arşivcilik

"Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin sahip olduğu arşiv malzemesini iyi anlayabilmek Osmanlı bürokrasi sistemini, devlet teşkilatını, kuruluşlarını, kalemlerini, bunların görev ve işleyişlerini, zaman içinde geçirdikleri aşamaları bilmek araştırmacının işini kolaylaştırmaktadır." Nezaket Rümeysa Kösem yazdı

Tarih Yazıcılığı ve Arşivcilik

Türk milletinin eski tarihini ve kültürünü aydınlatabilmek için öncelikle yaşanılan coğrafyaya, onlardan geriye kalan arkeolojik ve etnografik verilere başvurmak zorundayız. Hem dil ve alfabe problemlerinden dolayı hem de konargöçer toplumlar olması sebebiyle İslâm öncesi Türkler ile ilgili çok fazla araştırma bulunmamaktadır. Bu yüzden elimizdeki araştırmalar ve kalıntılar büyük önem arz etmektedir.

Kurganlardan çıkan giyim ve süs eşyaları, savaş ve ev aletleri, at koşum takımları bize bu eski kültürün özellikleri hakkında bilgi vermektedir. Bize kültürümüzü aktaran bir diğer önemli belgeler de damgalardır. Damgaların yeri oldukça farklıdır. Türkler sahip oldukları eşyalara damgasını vurarak onlara özel bir mülkiyet vermiştir.

İslâm öncesi Türk tarihi ile ilgili en değerli kaynaklardan bir diğeri de Türk destanlarıdır. Bu destanlar sözlü olup daha sonra yazıya geçirilmiştir. Bunlardan en önemlileri Oğuz Kağan Destanı, Ergenekon Destanı, Bozkurt Efsanesi, Manas Destanı, Alp Er Tunga Destanı’dır. Yazıya geçirilemeyen destanlar günümüze ulaşamamıştır. Bu zamana kadar ulaşmayı başarmış destanlarda da önemli değişiklikler olmuş veya kısaltılmıştır. Türk tarihi açısından Batılı yazarların katkısını görmezden gelmemiz mümkün değildir. Ancak bununla beraber yabancı kaynaklarda yer alan yanlış bilgiler ve taraflı yazılara da ne yazık ki rastlamaktayız. Bu açıdan değerlendirdiğimiz zaman bir kez daha tarih yazımının ne denli önemli olduğunun farkına varmaktayız.

Osmanlı Devleti’nde arşivcilik

Osmanlı Devleti’nde arşiv fikrinin kuruluş itibariyle var olduğu söylenebilir. Ancak Osmanlı Devleti’nin ilk dönemi hakkında pek fazla belge bulunmamaktadır. Bunun nedeni, devletleşme sürecinin henüz tamamlanmaması, çok sık yer değişiklikleri ve devamlı süregelen savaş hâli içerisinde bulunmalarıdır. Öte yandan Osmanlı Devleti’nde mevcut bulunan birçok belge Timur’un istilası ve büyük yangından sonra ne yazık ki yok olmuştur. Tüm bu sıkıntılara rağmen günümüze kadar ulaşmayı başarmış birçok belge ve el yazması eserler bulunmaktadır.

Osmanlı Dönemi’nde devlete ait belgeler sandık ve torbalar içinde muhafaza ediliyordu. Devletin önemli hazinelerinden biri “Maliye Defterleri Hazinesi” ve “Defterhane Hazinesi” idi. Çok değerli kayıtlar ve belgeler bu hazinelerde saklanıyordu. Devlet bu kayıtların gizliliğine ve muhafazasına büyük önem veriyordu. Devletin ilk başkenti olan Bursa’daki arşiv, Timur istilası esnasında yok edilmişti. Dolayısıyla Fatih’e kadar olan döneme ait birkaç ferman, vakfiye, mülkname dışında fazla vesika bulunmamaktadır. İstanbul’un fethinden sonra ilk defa evrak mahzeni olarak Yedikule’nin kullanıldığı bilinmektedir. Fatih devrinden Kanuni zamanına kadar geçen bir asırlık dönem içinde Osmanlı arşivine intikal eden belge ve defter azdır. Bu dönem hakkında bilgi alınabilecek belgelerin sayısı oldukça azdır. Yabancı kaynaklar bu noktada önem teşkil etmektedir.

Kanuni döneminden günümüze ulaşan defter serilerinden anlaşıldığı üzere Osmanlı bürokrasisi, bugün arşivcilikte kullanılan dosyalama düzenine sahipti. Osmanlı Devleti’nde Bâb-ı Asafi, Bâb-ı Defteri ve Divan-ı Hümayun adı altında devlet müesseselerinin temelini oluşturan üç önemli kuruluştan biri olan Divan-ı Hümayun’a ve ordu divanlarına ait defterler, Sultan III. Ahmet’ten sonra Topkapı Sarayı’nın bazı bölümlerine taşındı. Maliye belgeleri ise Sultanahmet’te Eski Çadır Mehterleri kışlasında saklanmıştı.

Bu durum Divan-ı Hümayun toplantılarının Bâb-ı Ali’de yapılmaya başlanması ve orada bir arşiv binası “Mahzen-i Evrak” inşa edilene kadar sürdü. Tanzimat öncesi merkezi devlet dairelerinin önemlilerinden olan Bâb-ı Seraskeri arşivi, 1826’dan sonra şimdiki İstanbul Üniversitesi merkez binasında muhafaza edilmeye başlandı. Devlet merkezinde arşivleme adına bu işlemler yapılırken taşrada da beylerbeyi ve kadıların bağlı oldukları bir arşiv düzeni vardı. Belgelerin saklanması ve korunması yönündeki arşivcilik anlayışı, taşrada da geçerliydi. Taşrada bulunan görevlilerin karar ve işlemlerini defterlere kaydetmeleri aynı zamanda bu defterleri muhafaza etmeleri gerekiyordu. Buradaki belgeler tahribata uğramış, sel ve yangın gibi sebeplerden dolayı ne yazık ki günümüze kadar ulaşmayı başaramamışlardır.

Günümüz Osmanlı arşivi

Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar gelen en zengin ve en değerli arşiv malzemeleri, Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi Külliyesi’ndedir. Osmanlı Devleti’nin merkez teşkilâtı kuruluşlarından olan Divân-ı Hümayun, Bâb-ı Defteri ve Bâb-ı Ali, bunların çeşitli daire, kalemlerine ait sicil ve defter vesikaları içinde bulunduran Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi Külliyesi, devlet arşivi vasfını taşımaktadır.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde muhafaza edilen arşiv malzemesi tamamen Osmanlı İmparatorluğu devrine ait ve hemen hepsi Osmanlıca harfler ile yazılıdır. 19. yüzyılın diplomasi dili olan Fransızca ile Arapça, Farsça ve İngilizce gibi farklı dillerde yazılmış belgelere de rastlanmaktadır. Belgeler, şekil bakımından Osmanlı bürokrasi sistemine göre defter ve evrak olarak iki ana gruba ayrılabilir.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Osmanlı merkez teşkilatının belli başlı vesikaları hariç harita, plan, proje, kroki, albüm, fotoğraf ve gazete koleksiyonları gibi belgelerde bulunmaktadır. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nin bir kısmını oluşturan II. Abdülhamid’in Yıldız Arşivi de yine bu eşsiz arşivde yerini almıştır.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin sahip olduğu arşiv malzemesini iyi anlayabilmek Osmanlı bürokrasi sistemini, devlet teşkilatını, kuruluşlarını, kalemlerini, bunların görev ve işleyişlerini, zaman içinde geçirdikleri aşamaları bilmek araştırmacının işini kolaylaştırmaktadır. Öte yandan bu kapsamlı arşivin içerisinde yer alan belgelere internet üzerinden de ulaşma imkânı vardır. Müze olarak gezebileceğiniz Osmanlı Arşivi’nde aynı zamanda birçok ülkeden tarih araştırmacısına ve üniversite öğrencisine de rastlamakta mümkündür. Yayınlanan kararname ile “Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’’ olarak kurulmuş olan Osmanlı Arşivi, Kâğıthane’de modern arşiv külliyesi olarak varlığını sürdürmektedir.

Nezaket Rümeysa Kösem

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi • TARİH

YORUM EKLE