Ülkenin doğusundan şiirin ayak sesleri duyuluyor. Gaziantep Şehitkamil Belediyesi ve Gaziantep Yazarlar Birliği, bu yılın Mehmet Akif Ersoy Yılı olması dolayısıyla, Mehmet Akif Ersoy anısına bir şiir yarışması düzenledi. Şiir yarışmasına, bireysel, lise ve üniversite kategorilerinde başvurular yapıldı. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Canım, Oğuz Tümbaş, Mustafa Özçelik ile Müştehir Karakaya’dan oluşan seçili kurul; yarışmanın ödüle layık görülen isimlerini belirledi. Şiir yarışması kadar güzel olan bir güzel gelişme, şiir yarışması sonuçlarının açıklanmasından önce birkaç güzel adamı kendi seslerinden şiirlerle ağırladı Gaziantep. 26 Mayıs 2011 Perşembe günü Şehitkamil Konferans Salonundaydık…
“Doğu ekspresi”
Ahmet Murat’ın şiirlerinde dans eden, ama dans ederken yalnızlık çeken kadınlar değildik belki… Müşterisi az işlere talip oluyorduk belki… Belki ıslak sakallar içindeki babalarımızla karlı şubatlardan geçmiştik… Bir güneydoğu ekspresinden, Türkçe bir trenden inmiştik belki… Herkes unutmuştu bizi kalbimizin doğusunda belki… Bu unutulmuş halimizle en çok batıydık belki, en çok batandık belki kendi içine, kendine kendi kendinden…
Belki Ahmet Murat Doğu’da şiirin kanla inceldiğini biliyordu herkesten çok… Doğu’da şiir bileğe dayanmıştı: kanla inceliyordu… İnceldiği yerden kopmuyordu belki; yine en çok verilen taze kanla!
“Uzun yürekli nehir!”
Osman Özbahçe; yaşamak için Hanefi Mezhebi’ne üye oldum diyordu. Biz de şiirin mezhebine üye oluyorduk belki; Doğu’da, şiirin acıyan yerlerine bastırarak sözlerimizi… Uzun yürekli nehirlerdik belki…
“Boşluğa söylerim ben sözümü!”
Boşluğa sözler söylüyorduk belki Mustafa Aydoğan gibi… İnsan her şeyin az öncesiydi belki, bir kadın bir erkeğin az öncesiydi… Belki biz bir şiirin kılıfından çıkarılışının az öncesiydik. Doğu’da şiir, yaşamın “azöncesi”ydi belki… Doğu’da şiir, yüreğimize bastırdığımız taş değil, gerçek hayatın ta kendisiydi belki…
“Burada bir boşluğa kapı yaptılar bizi!”
Belki de koskoca bir şehirde “Şiirin talibi bu kadar mı az?” demek için Ali Ayçil, burada bir boşluğa kapı yaptılar beni diyordu şiirinde… Belki de bir boşluğa kapıydık biz burada, taşrada, kendimizin ücrasında. Tüm unutulmuşluğuyla en doğulu hallerimizin… Kapıyı tıklatmak için gelmişlerdi her biri belki…
Göğsünde kocaman bir gök taşıyan/ dünyayı harflerle tamir etmek isteyen şairlerin kendi faniliğine misafir seslerinden dinledik şiirleri… Sonra da Mehmet Akif Ersoy anısına yarışmaya katılan çırakları…
Bir hatırlatma için gelmişti her biri sanki, kendi seslerindeki orduyla… Çoğaltarak harflerin ayak seslerini… Issızlığımıza, esmerliğimize ses vererek. Buradan, Gaziantep’ten, Dört Atlı Şair geçti… Şiire yeni başlayanlar ya da geç kalanlar için kalbimizin tozlu kalan yanlarını derin bir dumana katarak…
Güneş doğudan doğmaya devam ettikçe, şiir doğuya doğru yürüsün!
Sevde Cemre Yalçındağ kalbinin en doğusundan bildirdi
bir gaziantepli olarak bu tür edebi faaliyetlerden çok şükür ki artık memleketimin mahrum olmadığını bilmek sevindirici aslında.. rahatsızlığımdan dolayı antepte olmama rağmen gelemedim.. rize de yaşıyorum.. böyle bi organizasyonu rizede de görmek isterim..
katılmaktan onur duyacağım..