“Şevâhidü’n-nübüvve” büyük âlim Molla Câmi tarafından kaleme alınmış. Bu kitap, adından da anlaşılacağı üzere, “peygamberlik delilleri, peygamberlik müjdeleri”gibi anlamlar taşıyor. Kitap, genel olarak başta Muhammed Mustafa (sav) olmak üzere, diğer İslam büyüklerinin mucizelerini ihtiva ediyor. Türk edebiyatı’nın 16. yüzyıldaki en önemli şairlerinden biri olan Lâmii Çelebi eseri Türkçeye çevirmiş. Eser Türkçeye çevrilirken, “traduttore traditore” kaidesine binaen hüviyet değiştirmiş. Eser, çeviri eser olmaktan çıkıp; telif eser konumuna sahip olmuş. Ama yine de bu eseri dilimize kazandırdığı için Lâmii Çelebi’ye minnettarız.
Kitap bir mukaddime, yedi bölüm, bir hatimeden oluşuyor. Mukaddime kısmında, “nebi” ve “mürsel” kelimelerinin taşıdığı anlamlar üzerinde duruluyor. Daha sonra ise Rasulullah’ın (sav) doğumu öncesinde görülen mucizeler ve Peygamber Efendimizin peygamberliğine delalet edecek hadiselerin vuku bulduğu anlatılıyor. Sonra sırasıyla Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin, Hulefâ-i Râşidin’in (radıyallahu anhum), ehl-i beytin, ashâbın ve diğer büyüklerin mucizeleri anlatılıyor. İslam âlimleri de ayrıca kitabı takdir etmişler. Kim bu kitabı okursa onun gönlünde Peygamber aleyhi’s-salatu ve’s-selama, ehl-i beyte ve ashâb-ı kirama çok büyük bir muhabbet peyda olur demişlerdir. Gerçekten kitap tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Ne yazık ki bu kitaba gösterilmesi gereken ihtimam hiç gösterilmiyor. Bazen ikinci el kitap satan kitapçılara gittiğimde bu çok kıymetli olan kitabı sağa sola fırlatılmış bir şekilde buluyorum, çok üzülüyorum.
Bu kitap Allah ile olan ilişkilerimizi tanzim edecek
Hâlbuki içindeki önemli bilgiler ve hakikatler ile bizi Allah’a ve onun tecelliyâtına davet eden bu mühim kitap, Allah ile olan irtibatımızı daha da kavî hale getirecek ve kulluğumuz hususunda bizi Allah’a bir adım daha yaklaştıracaktır. Ne ki bizim okumalarımızın amacı da o değil mi? “Şevâhidü’n-nübüvve”, sizin Allah ile irtibatınızı daha kavî hale getirdikten sonra sünnete daha sıkı sarılmanızı da emrediyor ayrıca. Kitapta bunu çok iyi görebiliyorsunuz. Bu kitap ile beraber Allah resulüne olan muhabbetiniz daha çok artacak ve kendinizi onun ümmetinden bulduğunuz için Allah’a çok şükredeceksiniz. Bulduğunuz diyorum çünkü Allah’a binlerce hamdolsun ki, bizi Müslüman bir millet ve Müslüman bir aile içinde dünyaya getirdi. Bu kitapla beraber aklınız, fikriniz, gönlünüz Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellemin muhabbetiyle dolacak. Ben kitabı yaklaşık olarak üç dört defa okudum. Bazı kitaplar hakikaten ilaç gibidir. O kitap bir defa okunmakla sadece açlığınızın birazı gider. Onun tadını ancak birkaç defa daha okuduktan sonra tam olarak alabilirsiniz. Elbette ki bundan sonra tekrar okuyacağım. Kitabı ilk okuduğum zaman gerçekten çarpılmış gibi oldum. Etrafımda ne kadar arkadaşım varsa hepsine kitaptan bahsettim. Modern dünyanın bireyselleştirici sistemi karşısında arkadaşlarımı da bu güzel sofraya çağırıyordum. Gelin Allah’a biraz daha varalım, gelin Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellemi yakından tanıyalım diyordum.
Bu kitapla beraber Allah resulü daha iyi anlaşılacak
Kitapta çok geniş bir kısım Efendimiz üzerine yoğunlaşmış. Doğumundan evvel ve doğumundan sonra zuhûr eden mucizeler üzerinde duruluyor. Bu kitapla beraber Allah Resulü’nün peygamberliği hakikati güneş gibi parlayacaktır. Yahut daha doğru bir ifadeyle, zaten güneş gibi parlayan hakikatin idrakine vasıl olacağız. Bu kitap, sadece mucizeleri ihtiva eden bir kitap değil; aynı zamanda Allah Resulü’ne dair bir siyer okumasıdır da. Çünkü Efendimizin hayatından çok geniş bir yelpazeye dair kesitler sunulmakla beraber; kitapta çok zengin bir şahıs, yer, topluluk, kabile ismi de mevcut. Bu açıdan da kitap, Allah resulünün ve diğer İslam büyüklerinin içinde bulunduğu toplumu ve şartlarını düşünmemizde çok önemli bir kaynak. Bizi daima şerre davet eden şeytana karşı duruşumuz ancak Allah Resulü’nü daha iyi tanımamızla olacaktır. O (sav) anlaşılmadan, elbette imanımız da tam olmayacaktır. Çünkü “Lâ ilahe illâllah muhammedun rasulullah” diyoruz. Allah’a inanmaktan hemen sonra peygambere iman geliyor. Peygambere iman da ancak peygamberin doğru okunmasıyla, doğru anlaşılmasıyla mümkün olacaktır. Doğru bilinen peygamber elbette sünnet-i seniyyenin gemisine davet edecektir sizi. İşte bu kitap, sizi dünya gemisinden cennet sahiline sağ salim iletmek isteyen Allah Resulü’ne bir yolculuktur.
Ashâb ve Hulefâ-i Râşidin Allah’a ve onun peygamberine sadakatleriyle büyük mertebelere ulaştılar
Kitapta ilgimi çeken başka bir husus ise Efendimizin yanında bulunanların ve onun yolundan gidenlerin nasıl büyük mertebelere ulaştıkları. Efendimize iman etmeden önce “eşkıya” olanlar, Efendimize iman ettikten sonra “evliya” oldular. Bu nasıl bir dönüşümdür ki hem bireyde hem toplumda muazzam neticeler meydana çıkıyordu. Elbette bu, Allah Resulü’nün sadık bir elçi olduğunun en büyük delillerinden. Esasen şunu açıkça itiraf edebilirim ki, Allah Resulü’nden sonraki okuduğum mucizeleri ondan hâriç sayamadım. Neticede Muhammed (sav) demek, Ebubekir (ra) demek; Muhammed (sav) demek, Osman (ra) demek Ali (ra) demek, Hüseyin (ra) demek.
Ve Allah Resulü’nden sonraki tüm bu demek’ler yine işin özü olan Allah Resülü’ne dönüyordu. Yani silsileyi ne kadar uzatırsak uzatalım Allah resulü daima bir kandil gibi, bir yıldız gibi en tepede nurunu saçacaktır. Âlemlere rahmettir çünkü. Hiç kuşkusuz insanoğlunun bütün terakkisi de onun sayesinde elde edilecekti. Kitap, ihtiva ettiği konu açısından sadece mucize üzerine bina edilip dar çerçevede kalmış gibi görünse de, esasen mündericatında saymakla bitmeyen hakikatler ve faideler mevcut. Okudukça bitmeyen, okudukça başlayan bir kitap. Bazı kitaplar böyledir. Bu nâdide kitapta cennetin kokularını duyacaksınız. Bu kitapta Efendimizin ve O’nun dostlarının misk kokan kokusunu duyacaksınız.
Yunus Sürücü yazdı