Nisanın onu itibariyle Maraş'taydık. Erdem Bayazıt sempozyumu için. Sabahın ilk ışıklarını az geçe şehre hoş geldiniz tabelasıyla birlikte bilboardlarda sempozyum afişlerini görmek beni çok şaşırttı doğrusu. Kafamda canlanan sempozyum imajını kırıyordu bu. Bir şehir bir şaire bu denli kendini açabiliyordu demek...
![]() |
Maraş valisi sempozyum açılışında konuşuyor.. |
Panelistlerle ve davetlilerle buluşmak üzere Yimpaş Hotel'e geldim. Rasim Özdenören etrafında birçok akademisyen, şair yazar toplanmış hasbihal ediyorlardı. Selam verdim ve halkanın en genç ismi olarak sohbete dahil oldum. Fatih Andı Hocanın öğrencisi olmak bir çok kapıyı aralıyordu. Sonra bütün davetlilerle birlikte bir Maraş turuna çıktık. İlk ziyaret yerimiz Erdem Bayazıt'ın evi. Güzlek diye anılıyor buralar. İki katlı bir ev. Erdem Beyin oturduğu oda, kitapları, hatıraları... Bir dağ yamacında yalnız bir ev. Rasim Abi, Cahit Zarifoğlu bağlarının da az ileride olduğunu söylüyor. O yöne bakıyoruz. Zirveye doğru koşan yamaçlar. Bir yanda Zarifoğlı bir yanda Bayazıt canlanıyor gözümde.
![]() |
Erdem Bayazıt'ın oğlu Yusuf bize bu evi ve babasını anlatıyor. |
O gün, belediye başkanının da iştirak ettiği bir akşam yemeğiyle sonlanacak sanırken Nedim Şerefoğlu Beyin evine misafir ediliyoruz. Nedim Bey burada bir hastahanenin başhekimi. Nedim Bey bizi tam bir tanrı misafiri ağırlığıyla ağırlıyor. Maraş dondurmamızı yiyor, Rasim Abinin anılarını dinliyoruz. Yedi güzel adamdan anılar canlanıyor bu güzel mekanda...
Rasim Özdönören'den Bir Anı
Rasim Özdenören'e ilgi büyüktü... |
Rasim Özdenören ilkokul yıllarındadır. Genç bir ingilizce hocaları vardır ve yeni gelmiştir. Rasim Abi hiç İngilizce bilmemektedir. Hoca bir şeyler der, sınıftan ses çıkmaz. Sonra Rasim Abiye döner ve “what is your name” diye sorar. Rasim Abi de aynı şekilde karşılık verir: “What is your name?” Hoca cevap verir: My name is Cemal. Rasim Abi de aynı şekilde “my name is Cemal” diye tekrar eder. Sonra hoca, “oğlum Türkçe konuşuyorum” deyince Rasim Abi de “oğlum türkçe konuşuyorum” der. Tek kelime ingilizce bilmeyen sınıf böylece meseleyi çakmıştır...
![]() |
Maraş'ın en yetkili isimleri sempozyumda... |
Ertesi Gün
Şehri gezmeye ara verip Necip Fazıl Kısakürek kültür merkezine gidiyorum. Erdem Bayazıt Anadolu Lisesi öğrencileri hummalı, hararetli bir çalışma içerisindeler. Kimi öğrenciler kitap stantında duruyor, kimileri gelen misafirleri ağırlıyor. Kimileri de bir başka işle meşguller. Salona erken gelmek hem salonun mutfağını görme şansı veriyor hem de Erdem Bayazıt Lisesi öğrencileriyle tanışma fırsatı. Ali diye bir arkadaş ilgileniyor benimle. Erdem Bayazıt Lisesi'nde okumanın ona bir görev yüklediğinin bilincinde. Yazıyorum, okuyorum diyor. Daha ne olsun, diyorum. İşte Maraş'a da, Erdem Bayazıt Lisesi'ne de yakışan bir öğrenci...
![]() |
Maraş gezisene başlıyoruz... |
Vakit geçiyor. Davetliler gelmeye başlıyor. Salon üst katıyla birlikte dolup taşıyor. Belediye Başkanı Mustafa Poyraz ve Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır da sempozyumun başından sonuna kadar programı takip ediyorlar. Mustafa Poyraz Erdem Bayazıt'ı bir ağabey olarak gördüğünü söylüyor. Vali Bey de aynı yakın ifadelerle anlatıyor Erdem Bayazıt'ı...
İlk oturum da Prof.Dr. Fatih Andı açılışı ve oturum başkanlığını yapıyor. Bu oturumda Şair Ömer Erdem, Erdem Bayazıt Şiiri'ne nasıl bakmamız gerektiği hususunda bir şair duyarlılığıyla duruyor. Erdem Bayazıt okuyucusunun Erdem Bayazit şiirini salt içeriğe hapsetmesinin Erdem Bayazıt'ı hakkıyla anlamamız önünde engel olduğunu söylüyor. Ve birinci oturum, oturum başkanı Fatih Andı Hocanın Aşk Risalesi'nden bir bölümün “umutmadım” tekrarlarını “unutmadık” olarak ifadesiyle sonlanıyor:
Sen bir taze haber gibi gelmiştin unutmadık
Her gelişin bir taze haberdi unutmadık
![]() |
Sempozyum da bir Erdem Bayazıt Sergisi... |
Birinci oturum sonrası Yedi Güzel Adam'dan Rasim Özdenören ile Prof.Dr.Turan Koç söyleşisini dinlemeliydiniz. Rasim Abi, Turan Koç'un sorularına o bilindik tavrıyla, içtenlikle cevap verirken bizlere de adeta anlattıklarını yaşattırdı. Anılardan, nasıl başladıklarından, Maraş'tan bahsetti...
İkinci oturumda yine önemli akademisyenler sunumlarını gerçekleştirdiler. İkinci oturumda dikkat çeken isimlerden biri Doç.Dr. Yılmaz Taşçıoğlu idi. Kendisini Rasim Abiyle, Erdem Bayazıt üzerine yapacakları bir çalışma üzerine konuşurlarken dinlediğimi söylemeliyim. Yine bu oturumda Doç.Dr.Mehmet Narlı ve Maraşlı şair-yazar Duran Boz Beyin sunum yaptıklarını söylemeliyim.
![]() |
Panelistlerden Ömer Erdem, Erdem Bayazıt Lisesi öğrencileri ile.. |
Duran Boz Maraş'ta!
İlk defa kendisini Maraş'ta bu sempozyum sebebiyle tanıdım. Duran Bey Maraş'ta edebiyat öğretmenliği yapıyor ama siz onu Ömer Erinç imzasıyla Pakdil Usta'nın Edebiyat dergisinden, Hece dergisinden hatırlayacaksınız. Maraş'ın yetiştirdiği önemli simalardan biri. Maraş Kalesi'nde ikindi çaylarımızı yudumlarken Ömer Erdem'in “abi burada vakit geçmiyor, nasıl geçiriyorsun vaktini?” sorusuna, “çayla, sigarayla” cevabını veriyor. Sessiz ve derin duran bu şair adam bize editörlüğünü yaptığı önemli iki kitabı da hediye ediyor: Kitaba Çağrı Sınavında İnsan ve Yahya Kemal Kitabı. (Kitaplardan bir başka yazıda detaylı olarak bahsedeceğiz dünyabizim'de.)
Bir Çok “Yedi Güzel Adam Var” Bu Şehirde!
Erdem Bayazıt Sempozyumu dolayısıyla gittiğimiz Maraş'ta onlarca güzel insanla tanıştık. Ne zaman yolumuz Maraş'a düşse selam verebileceğimiz insanlar var bu şehirde. Engin gönüllü insanlar. Hepsine selamlarımızı bir borç gibi ulaştırıyoruz. Erdem Bayazıt Lisesi müdürü Fazlı Zabun'a, Nedim Şerefoğlu'na, Erdem Bayazıt Lisesi öğretmenlerinden Zeynep Hanım'a, Kasım Bey'e, Erdoğan Hoca'ya (Sempozyumun sunumunu da Erdoğan Beyin gerçekleştirdiğini söylemeliyim.) ve adını sayamadığımız herkese baki selamlar...
Besim Bal yazdı
Fotoğraf falerisini ziyaret edin: //www.dunyabizim.com/gallery.php?id=27
sempozyumun olduğunu duyunca gidemeyeceğim için üzülmüştüm. çok güzel şeyler olmuş anlaşılan. teşekkürler, keyifle okudum...