Rasim Özdenören gerek öyküleriyle, gerek denemeleriyle, gerekse Gül Yetiştiren Adam'ıyla gönüllerde taht kurmuş büyük bir yazar. Biz de İtülü öğrenciler olarak Rasim Baba'yla güzel bir röportaj yapalım dedik. Ve hem röportaj amacıyla hem de Rasim Baba'yı bizzat evinde ziyaret etmek amacıyla yollara düştük. Kısa sayılabilecek bir otobüs yolculuğundan sonra vardık Ankara'ya. Ve nihayet vakit gelmişti. Neyin vakti bu? Tabii ki Rasim Baba'yla mülaki olma vaktiydi...
Eve girdiğimizde güzel bir ortamla karşılaşacağımızı tahmin ediyorduk ve tahminimizde de yanılmadık. Kısa süren hoşamedi faslından sonra oturma odasında oturduk ve tek tek tanıştık Rasim Baba'yla. Hemen ardından röportaj için masaya oturduk ve verimli bir soru-cevap süreciyle röportajı tamamladık. Röportajdan sonra da Rasim Baba, anlattığı ilginç anekdotlarla olsun, dile getirdiği bazı fikirlerle olsun bizim pür dikkat onu dinlememizi sağlıyordu. Sonra masadan kalktık ve namaz kılmak için abdest almaya başladık. Herkes abdestini aldıktan sonra bir arkadaşımız Rasim Baba'ya "hocam buyrun siz geçin öne" dedi. Rasim Baba hazırcevap kişiliğiyle "ben o işlerden anlamam ama profesyonel cemaatlik yaparım" dedi. Hepimiz güldük tabii. Tevazunun da bu kadarı olmaz ki.
Evden ayrılma vakti geldiğinde ayrılmanın verdiği hüzün ve edinilen güzel tecrübenin kattığı sevinç yüreğimde çağıldıyordu. Bizi uğurlarken sarıldık hepimiz. Ve elini öptük Rasim Baba'nın. Her ayrılık gibi bu da hüzünlüydü biraz. Ama olsundu, hangi güzel şeyin sonu yoktu ki? Sonuçta ortada kazanılan güzel bir tecrübe vardı.
Melih Koşucu yazdı
GYY'nin notu:
Rasim Baba 70-71'de Amerika'da iken bir gün cuma namazı kıldırmış, hutbe okumuş.
Ne zaman Rasim Özdenören'in kitaplığı önünde çekilen bir resmini görsem resmin arkasındaki kitaplara gözüm kayar ister istemez.Önceden Ekrem Sağıroğlu kitaplarına rastgeldim.Bu resimde rastgeldiklerimden Nebevi Hareket Metodu adlı iki ciltlik kitabı zikredelim sadece...