Şüphesiz ki hayatının bir döneminde İslâm ile şereflenen sayısız kimse var insanlık tarihinde. Günümüzde de, modern çağın zihinsel kargaşasına rağmen ve belki de bu sayede, her geçen gün ihtida hikâyeleri duyuyoruz; bazılarını yazıyoruz.
Ancak bu sayısız insan arasından bazıları var ki ihtidaları ile kendilerini kurtarmakla kalmayıp onlara ihtida kapısını açan tefekkür iklimlerini başkalarına yayarak daha çoklarının kurtuluşuna sebep olmuş ve zaten Müslüman olanların da birçoğuna derinden tesir etmiştir. Bu tip kimseler arasından günümüzde adını çokça duyduğumuz birkaçını kısaca hatırlatmak ve Ramazan’a girdiğimiz bu günlerde manevi iklimimizi besleyici bir şeyler okumak istersek diye kendilerinin birer eserini zikretmek istedim.
Rene Guenon
Daha önce bu sitede yazılmıştı onu anlatacak en güzel cümle belki de: “Rene Guenon, modern felsefenin tam ortasında açılmış ilk ve en büyük gediktir.”
Modernite denen olgunun küresel anlamda hayatlara nüfuz ettiği bir dönemde, 1886 yılında tam da modernitenin merkezi addedilen Fransa’da doğan Rene Guenon, matematik, felsefe ve edebiyat alanında eğitim görmüş parlak bir zihindi. Sonraları, Müslüman olduktan sonra Abdulhadi adını almış İsveçli ressam Gustav Ageli ile tanışması hayatını değiştirdi. Onun yönlendirmesiyle incelemeye başladığı İslâm’a gönlü ısındıktan sonra 1912 yılında Müslüman oldu. Mısır’daki Şazeli şeyhi Abdurrahman Eliş El-Kebir’e insitap etti.
“Modern Batı”ya karşı Doğu’daki geleneksel öğretilerin keşfini savunan Guenon, moderniteye karşı en sağlam karşı çıkışları yapan düşünürler arasında kendine yer edindi. İhtidasından sonra Abdulvahid Yahya adını almış olsa da onu hâlâ yaygın olarak Rene Guenon adıyla biliriz.
1 eser: Modern Dünyanın Bunalımı
Roger Garaudy
1913 doğumlu Roger Garaudy, bir başka Fransız mühtedi düşünürdür. Sorbonne Üniversitesi’nde eğitim alan ve ardından Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi’nde doktor unvanına kavuşan Garaudy, gençliğinden başlayarak uzun yıllar komünist mücadelenin içinde yer aldı. Dönemin etkin partisi olan Fransız Komunist Partisi’nde ön saflarda yer alan bir aydın olan Garaudy, Meclis Başkan Yardımcılığı’na kadar yükselebildi ve ayrıca birçok siyasi görevde bulundu. Bu görevlerinden sonra akademisyenliğe devam etti.
Garaudy’nin ihtidası ise çok daha ileri yıllarda, 1982 yılında olacaktır. 69 yaşında İslâm ile şereflenen Fransız düşünürün yıllarca sosyalist mücadelenin içerisinde yer aldıktan sonra bu dönüşümü yaşamasının temel sebepleri eserlerinde özlü bir şekilde anlatılmıştır. Batı’nın kendi zihin dünyası içerisinde bir çıkmaza düştüğünü kabullenen Garaudy, çıkış yolunu İslâm’da görmüştür denebilir. Ancak Garaudy’nin bu zihinsel muhasebesi doğrudan onun eserlerini etkileyici hâle getirmiştir.
1 eser: İslâm’ın Vaadettikleri
Muhammed Esed
1900 yılında Avusturya’nın şirin kenti Lemberg’de gözlerini dünyaya açan Leopold Weiss’ın, yazdığı meali dünya çapında okunurluğa kavuşacak ve 20. yüzyıla damgasını vuracak bir mühtedi olacağını sanırım kimse tahmin etmezdi. Lemberg’de yaşayan ve bazı iddialara göre Polonya asıllı Yahudi olan bir aileden gelen Esed, genç yaşta gazeteciliğe başlamıştır. 1. Dünya Savaşı sonrası dünya düzeninde Frankfurter Zeitung’un (dönemin Almanyası’nda önemli gazetelerden biri) Ortadoğu muhabirliğini yapan Esed’in ihtidayla neticelenecek serüveni de bu dönemde başlar. Müslüman coğrafyada vakit geçirirken İslâm ile tanışmış ve daha sonra fikirleri küresel ölçekte etki yaratan bir düşünür olabilmiştir. 1947 yılında bir İslâm cumhuriyeti olarak kurulan Pakistan’da mühim vazifeler de yerini getirmiş ve sadece bir düşünür olarak değil faaliyet adamı olarak da iz bırakmıştır.
1 eser: Mekke’ye Giden Yol
Martin Lings
Martin Lings de Batı dünyasının kalbi denebilecek bir başka ülkeden, İngiltere’den ümmete dâhil olmuş, on yıllardır eserleri çokça okunmuş bir isimdir. 1909 yılında, Sanayi Devrimi’nin başkenti Manchester’da doğan Lings, daha gençlik yıllarında dinlere ilgi duymaya başladı. Bu sırada önce Protestan, sonra ateist bir çizgideydi. Bu ilgisiyle yaptığı araştırmalar vesilesiyle yolu Kuzey Afrikalı Müslümanlar ile kesişti. Bu Müslümanlar aracılığıyla ise yolu –aynı Rene Guenon’un başına geldiği gibi- bir Şazeli şeyhine, Ahmed Alevi eş-Şazeli’ye düştü. Onu mürşid edindi, Müslüman oldu. Daha sonraları da tasavvuf ile ilgisi iyiden iyiye yoğunlaştı, tasavvuf bilimcisi olarak adlandırılır oldu. Sadece “bilimcisi” de değil, Prof. Dr. Ali Köse’nin deyimiyle “modern zamanların dervişi” oldu.
1938’de ihtida ettikten sonra Ebubekir Siraceddin adını alsa da yine aynı Guenon gibi biz genellikle ilk ismiyle tanırız Lings’i. 1939’da Mısır’a gitti ve uzun yıllar orada ders verdi. Daha sonra anavatanı İngiltere’ye döndü.
1 eser: Hz. Muhammed’in Hayatı
Deniz Baran