Haruki, drama eğitimi alırken eşi Yoko ile tanışır. Batı müziğine ve edebiyatına ilgi duyan yazar, bir süre Tokyo’da eşiyle bir caz kulübü işletmiştir. 29 yaşında ve caz kulübü işlettiği yıllarda bir gün beysbol maçı izlemeye gittiği stadyumda, içinde aniden roman yazma isteği uyanır ve maç bittiğinde evine gidip hemen yazmaya başlar. Eve giderek yazdığı 1979 yılında yayınlan ilk romanı “Kaze no uta okike”, 1987 yılında “Hear the Wind Sing (Rüzgârın Şarkısını Dinle)” ismiyle İngilizceye çevrilmiştir.
Haruki Murakami ilk romanını İngilizce yazmaya başladı, sonradan Japonca devam etti. 2013 yılında bir röportajında, “Sadece İngilizce nasıl göründüğünü anlamak için bunu yaptım” diyen yazarın, dünyaca ünlü bir yazar olması hızlı olmadı, çünkü ilk iki kitabının uzun zaman İngilizceye çevrilmesini istemedi. Daha sonra ilk romanı Japonya’da yeni yazarlar için verilen Gunzo Ödülü’nü kazandı.
İlk realist roman
“Güzel bir hikâye okurken, durmadan okumaya devam edersiniz, ben de iyi bir hikâyeyi yazmaya başladığımda, durmaksızın yazmaya devam ediyorum.” diyen yazar, ilk romanıyla beraber adından söz ettirecek romanlar yazmaya başlamıştır. Haruki’yi üne kavuşturan 1987 yılında yayımlanan “İmkânsızın Şarkısı” romanı olmuştur.
Gelenekselciler tarafından sert bir dille eleştiren kitap, Japonya’da en çok satan romanlardan biri olmuştur. 16 dile çevrilen eser, yazarın ilk realist romanı olmakla birlikte bir deney romanıdır. Roman için şöyle söylemiştir: “Kendime yüzde 100 realist bir roman yazabileceğimi kanıtlamak istedim. Ve bana sorarsanız bu deney sonrası için oldukça yardımcı oldu.”
Murakami, romanlarının orijinal hallerini, tekrar okumayı sevmediğini ama İngilizce çevirilerini okumaktan keyif aldığını bir röportajında şu sözlerle belirtmiştir: “Bunu, orijinal metinle arasındaki mesafe sebebiyle, oldukça eğlenceli buluyorum ve çoğu zaman keyifle okumuşumdur.”
Severek okuduğu yazarlardan biri olan F. Scott Fitzgerald’ın “Muhteşem Gatsby” romanı, Haruki’nin 60’lı yaşlarına kadar çevirmeyi hedeflediği bir romandır. Kitabın güncel Japonca çevirilerini beğenmeyen yazar kendine böyle bir hedef koymuştur.
Haruki Murakami, birçok yazardan farklı olarak yazacaklarını önceden tasarlamadan sezgisel olarak, yazdığını söylemiştir. Yazdıklarını belli bir tarihte teslim etmeyi sevmediğini şöyle açıklar: “İş ne zaman biterse o zaman biter, ondan öncesinde bitmez.”
Sürrealizm etkisi
Gerçeklik ve fantastik unsurlar arasında kurulan ilişkiler ve sürrealizmin (gerçeküstücülük) etkileri yazarın eserlerinde oldukça sık görülür. Murakami eserleriyle kendi eserlerine gönderme yapan bir yazardır. Romanlarında yer alan bazı kahramanlara diğer romanlarında da yer vermiştir. “Fare”, “Koyun Adam”, “Yüzü Olmayan Adam” gibi karakterler bunlardan bazılarıdır. Kedilerden romanlarında sıklıkla bahseden yazarın bunu yapmasının sebebi, kedileri oldukça sevmesidir. Romanlarında da bu sevgisine yer vermiştir.
Japonya’nın sınırlarını aşarak dünya çapında tanınan yazarın her romanı; farklı tarzı, özgün kurgusuyla başarılı sayılmıştır. Yazdığı romanlardan en uzunu Türkçesi 1256 sayfa olan “1Q84” romanıdır. Kitabın adı George Orwell’ın romanı 1984’e gönderme yapmaktadır. 1999 yılında “Sputnik Sevgilim” adlı romanı yayımlanan Marukami, 2002 yılında en sevilen romanı “Sahilde Kafka”yı yazmıştır. Yazdığı romanlarla pek çok ödül kazanan Haruki Murakami için postmodern edebiyatın Dali’si benzetmesi yapılmaktadır.
Tutku Uluca, "Edebiyatın Dali'si Haruki Murakami", Kitabın Ortası dergisi, Kasım 2018. sayı 20.