Paul Wolfowitz işini bilir!

'Srebrenitsa Müslümankırımı'nı anma törenindeki katilin selamı üzerine yazılmıştır.

Paul Wolfowitz işini bilir!
Srebrenitsa, soykırım mezarlığı ortaya çıkarılırken
Srebrenitsa, soykırım mezarlığı ortaya çıkarılırken
Srebrenitsa
Srebrenitsa

Resimleri büyütmek için üzerini tıklayın

Srebrenitsa Müslümankırımı”nı anma törenindeki katilin selamı üzerine yazılmıştır.

Srebrenitsa Müslümankırımı’nı anma törenlerinde, bu cinayetin sorumlularından, elindeki Irak kanı kurumamış olan birisi törene katılma yüzsüzlüğü göstermiş. “Es-selamünaleyküm” diye başlamış üstelik konuşmasına. Böyle bir adamın ağzından bunu duyan herkes şaşırmış. (Ben oraya ne yüzle gelmiş diye şaşırmıştım. Polisiyede katiller en sonunda cinayet mahalline mutlaka uğrarlar diye bir kural vardır gerçi.) Memnun olmuşlar. Ve birisi yanına giderek “Müslümanların kalbini kazanmayı iyi biliyorsunuz” demiş. “Evet,” demiş diğeri. “Endonezya’da elçilik yaparken öğrendim.”

Biz kimiz?

Geride bıraktığı ve şu an akıttığı kan ve acıyı unutturuyor bir konuşma sırasındaki selam. Müslüman kalbi fethediliyor bir selam ile. Ne de kolay fethedilebiliyor Müslümanların kalbi. Ne de kolay kandırılabiliyor. Aldanılabiliyor. Saflık derecesinde temiz Müslüman kalbi. Özellikle kafire karşı en küçük bir ışıltıda yem olacak kadar temiz ve saf kalbimiz. Düşmansızlaştırılmış bir milletiz uzun zamandır. Herkes düşman ve herkes dost bize. Bir de bakıyoruz düşman sandıklarımızla aynı kışlaktayız. Aldanıyoruz bu yüzden. Şaşkınız. Biz kimiz?

Aynı dili konuştuğumuz yabancılar!

Batı karşısında duyduğumuz kompleksimiz en zayıf yanımız. Gördüğümüz her yabancıyı, Batı’nın yüksek kültürünün müstesna bir temsilcisi gibi görüp, utanarak kendimizden, eğiliyoruz. Burada  eğilen bedenimiz değil, zihnimiz. İmparatorluklar batıran bir kuşağın varisleri olarak, yenilmiş yüzümüzle mağlup mağlup bakıyoruz Avrupa’ya. Çoğumuz tarihinden, kendisinden kaçarak bir sığınak bulma ümidiyle iltica ederken Avrupa’ya orada da buluyor bizi kendimiz. Kaçamıyoruz kendimizden, kaçamayız da. Ne yapsak bu alçaklık duygusu içimizde. Peşimizde. Ondan sövüyoruz tarihimize. Kendi peşimizi bırakmadığı için. Hain  üretiyoruz sürekli kendimizi haklı kılmak için. Dedeleri de böyleydi diyor hatta bir dangalak. Bula bula birkaç deli buluyor delil diye. Utanıyor kendinden aynı dili konuştuğumuz yabancılar.

Çok mutluyuz çok

“Türkiye çok güzel, Türk insanı çok iyi. Türkiye güvenli. İlk defa geldim. Yine geleceğim. Her şey çok ucuz. Kendinizi tanıtmıyorsunuz…” Alelade bir adam, sırf yabancı diye haber olabiliyor gazetelerde. Birkaç güzel söze tav olmuşuz. Çok mutluyuz çok. Ne yazık! Batı tarafından övülmeye ne kadar acıkmışız. İşte bu duygu içerisinde küçük bir kompliman, bir nezaket fazlasıyla abartılıyor. Laf ile peynir gemileri sefere çıkıyor bu ülkede. Batı tarafından övülmeye teşne bir yanımız.

Paul Wolfowitz Srebrenitsa Soykırım Mezarlığı'nın girişindeki

(+)    Paul Wolfowitz Srebrenitsa Soykırım Mezarlığı'nın girişindeki "Srebrenitsa Soykırım Anıtı"na çelenk bırakıyor. Acısı çok büyük! Çok!

Çabuk unutuyoruz

Yapılanları çok çabuk unutuyoruz. Bir selam ile istatistiğe dönüşüyor Srebrenitsa’da öldürülenler. Şehitler. Güzel insanlar. Rakamlar bize bir şey ifade etmiyor. Parmaklarımızla sayıyoruz: Bir, iki, üç, dört, bin… Ooo, ne çok insan ölmüş! Cık, cık, cık. “Adam ne güzel selam verdi ya! Müslüman olmuş da saklıyor. Gizli Müslüman o. Evet, evet bizden!” diyen saflık. 

Kalbinizi koruyun diyordu bir yağ reklamı. Folik asit, omega üç, ve altı. Evet, kolayca kazanılıyor Müslüman kalbi. Ne de kolay kanıyoruz Yarabbi.

 

 

Ümit Savaş kalbini korumak için yazdı 

umitsavas42 [at] gmail.com

YORUM EKLE
YORUMLAR
çiçek...
çiçek... - 13 yıl Önce

ne de kolay kanıyoruz...
:(

banner36