Ömer Lütfi Mete'den derin devlet göndermesi

'İtfaiye Yakıyor' kitabında Ömer Lütfi Mete, itham edildiği derin devletin adamı olmakla dalga geçiyordu. Muaz Ergü yazdı..

Ömer Lütfi Mete'den derin devlet göndermesi

Ömer Lütfi Mete… Edebiyat öğretmeni, şair, romancı, senarist, gazeteci… Hepsinden öte, bütün kartvizitlerden ziyade bir gönül insanı. Bizim insanımız, bizden biri. Anadolu ahlak ve edebinin modern zamanlarındaki izdüşümlerinden. Senaristi olduğu diziler, durduğu yer, söyledikleri buna şahitti. Konseptini gerçekleştirdiği, diyaloglarını kaleme aldığı dizilerde Anadolu ruhu ekranlara yansıyordu. “Deli Yürek” karakterindeki “Kuşçu” karakteri mesela. Sanki geçmiş zamanlardan günümüze fırlayıp gelmiş bir derviş. Üstünün başının dağınıklığı, mahcubiyeti, kendini yok eden alçak gönüllüğü, sözlerindeki derinliği, suskunluğu, bilgeliği bir ruhun işaretiydi. Anadolu topraklarını imanla, arınmışlıkla mayalayan dervişlerin ruhu. Boş konuşmuyordu Kuşçu, boşa konuşmuyordu.

Bir engin ruhun, gönül ikliminin rüzgarıyla konuşuyordu Mete. Devletini, töresini, yerini yurdunu bilen biriydi. Kerim bir devletin varlığına inanıyordu. Kerim bir devletin vazgeçilmezliğine… O, devletle ilgili meselelerin ciddiyetle tartışılması taraftarıydı. Kültür dünyamızın yeni yetmeleri, kural tanımazları onu hep derin devletin yanında yer almakla, derin devletin elemanı olmakla itham ettiler. O, üstüne yapışan bu ithamdan rahatsızlığını sürekli dile getirdi. Hatta çok ciddi konuların, tartışmaların içinde yer almasına rağmen “İtfaiye Yakıyor” adlı bir kitapla üzerine yapıştırılan bu ithamla dalga geçti.

Evet, ciddi meselelerin adamı Mete’nin kaçırdığımız yönlerinden biri de mizahçılığı. “İtfaiye Yakıyor” adlı kitabının alt başlığı “Bir Derin Devlet Geyiği”. Aynı zamanda bir gazeteci yazar olarak o, itham edildiği derin devletin adamı olmakla da dalga geçiyordu.

Anadolu ruhunun mayaladığı güzel insanlardandı

Ömer Lütfi Mete, 2008 yılında yeniden basılan kitapta gizli ve görünürdeki devlet hakkında bir kara mizah öyküsü anlatıyor. Ciddiyetle mizahın iç içe geçtiği bir anlatı. Kitabın sunuş yazısında şunlar söyleniyor: “2000’li yıllarda televizyonlardaki yorumlarım, köşe yazılarım ve bazı senaryo çalışmalarım yüzünden hiç hoşlanmadığım halde hakkımda 'derin yazar' gibi kalıpçı bir kanaat oluştu. Ve umurumda değildi. Herhangi bir vesile ile adım geçse, derin konuların veya derin senaryoların yazarı olduğum şeklinde beylik ibare eklemek âdet halini almıştı.” Yazar, her ne kadar “ben derin devletin elemanı değilim” dese de insanlar yine düşündüklerini yapıyor ve yazıyordu. Mete, “İtfaiye Yakıyor” ile mevcut derin devlet anlayışlarını ti'ye alıyor ve eleştiriyordu.

Kitapta bir gazetecinin teşkilata çağrılışı ve derin devletin adamı olma serüveni var. Teşkilata girenlere verilen eğitim ve “itfaiye” kelimesini oluşturan harflerin açılımı anlatılıyor. Harflerin açılımı şöyle: (i) istihbarat, (t) tahkikat, (f) fişleme, (a) adalet, (i) itaat, (y) yuvarlaklaştırma, (e) eritme. Kitaptaki ilginç taraflardan biri de şu: O kadar çok derin yapı ve eleman var ki, herkes birbirinden şüpheleniyor. Aynı teşkilatın adamları sürekli birbirini takipte. Ortada müthiş bir güvensizlik ve bilgi karmaşası var. “İtfaiye Yakıyor” kitabı bir derin devlet geyiği olarak bizi hem güldürüyor, hem düşündürüyor.

Ömer Lütfi Mete, her zaman bu milletin yanında yer aldı. Bütün saflaşmalarda milletin safında yer alan önemli adamlardan. Hep doğrunun ve bu millet için iyi olan siyasetin yanındaydı. Ona yapıştırılan her türlü yafta, ideolojik kimlik onu sınırlandırmanın dışında bir anlam ifade etmez. O, hakkındaki her türlü gayr-ı sahih iddiaların ötesinde Anadolu ruhunun mayaladığı güzel insanlardandı. Selam olsun ona…

 

Muaz Ergü yazdı

YORUM EKLE

banner36