Ölümsüzlüğün peşinde absürt bir komedi: Kral

Erdal ve Güzin Özyağcılar’ın başrolünde oynadıkları “Kral” isimli tiyatro oyununda, doktorların ölmek üzere olduğunu söyledikleri bir kralın ölümsüzlüğün peşine düşmesi işlenmiş. Hem güldüren hem düşündüren oyunu Sedat Palut değerlendirdi.

Ölümsüzlüğün peşinde absürt bir komedi: Kral

Mart 1974’te Çin’in Shanxi eyaletinin bir köyünde Yang Zhifa adlı çiftçi, kardeşleriyle birlikte ayva ve nar bahçelerini sulamak için kuyu açarken, kürekleri kilden yapılmış bir heykele çarpmış, bunu önce Buddha heykeli sanmışlar fakat sonra zamanla burası arkeologların mekanı olmuş. Çünkü burada Çin’i birleştiren ilk imparator Çin Şi Huang dönemine ait, yani 2300 yıl öncesinden bahsediyoruz, binlerce kilden oluşan bir ordu bulunmuş.

İmparator Huang MÖ 221’de ülke topraklarında yazıyı, parayı, ağırlık ve ölçü birimlerini standart hale getirmiş, yollar, köprüler ve kanallar yaptırmış, Çin Seddi’nin inşası için emir vermiş.

Huang’ın bizi ilgilendiren kısmı ölümsüzlük arayışında olması. Her fani gibi ölümü tadacak olmasına rağmen, o krallığın gölgesinde yaşamayı istemektedir. Ölümsüzlük iksirini bulmaları için Çin dışına elçiler gönderir. Huang, eski kralların ve âlimlerin binlerce yıl yaşadığı hissiyle içtiği şaraba cıva katarmış. Huang cıva zehirlenmesinden öldüğünde 39 yaşındaymış!

İnsanların makamları, statüleri yükseldikçe bu dünya ile olan rabıtasında daha güçlü bir bağ oluşuyor. Daha çok biliniyor ve tanınıyor. Bu tanınmanın getirdiği şöhret, para ve makam yerini egonun inşa ettiği bir dünyaya bırakıyor. Yalnız bu dünya realiten izole bir dünya oluyor. Ve âdemoğlu tıpkı imparator Huang gibi binlerce yıl yaşayarak içinde bulunduğu egonun sarhoşluğunda nefes alıp, yukarıdan hayata bakmak istiyor. Bu dünya hayatındaki adımların daha rahat atılmasına vesile oluyor. Yaşlılık ve bunun getirdiği hastalık ise âdemoğlunu ölümü gerçeği ile yüzleştiriyor. İşte kralların düşünmek istemediği gerçek bu: Ölüm!

Yakın zamanda bir tiyatro oyunu izledim. İsmi “Kral”. Oyunun yazarı Romen asıllı Fransız yazar Eugene Ionesco. Kendisi absürt- komedi tiyatrosunun önemli yazarlarından birisi. Oyunun gerçek ismi aslında “Kral Ölüyor”.  Fakat oyunun dramaturgu ve sahneleme metni Erdal Özyağcılar tarafından yeniden derlenmiş. Tiyatro Martı’nın sahnelediği oyunun başrollerinde usta oyuncular Erdal ve Güzin Özyağcılar oynuyor.

Oyun, ismini bilmediğimiz bir ülkede geçiyor. Ülkenin başında bulunan 1. Berenje hastalığı sebebiyle ölmek üzeredir. Ve kendisinin bundan henüz haberi yoktur. Kralın iki eşi vardır. Margarita ve Maria. Margarita gözden düşmesi nedeniyle kralın bir an önce ölmesini beklemektedir. Zira kralın makamında gözü vardır. Diğer genç eşi Maria ise kralı hayatta ve makamında tutmanın yollarını aramaktadır. O, hem aşkın hem de makamın gözdesi olmak istemektedir.

Bu arada ismini bilmediğimiz ülkenin siyasal ve ekonomik durumu hiç iyi değildir. 1. Berenje, Çin İmparatoru gibi ülkesi için önemli şeyler gerçekleştirmiş ama ülke, zamanla eski gücünü kaybetmiş. Ülke nüfusu 9 milyardan 1 milyara düşmüş.

Kral ölmek üzere olduğu kendisine söylenince hayatı alt üst oluyor ve ölümsüzlüğün yollarını aramaya başlıyor. Doktorundan çareler istiyor. Hayatta kalamayacağını anlayan 1. Berenje tarih kitaplarında, sokaklarda, evlerde kısacası her yerde isminin yer almasını, her yere heykellerinin dikilmesini istiyor, tıpkı Çin İmparatoru Huang gibi. Fiziken bu dünyada olamayacağını anlayınca, düşünce olarak ölümsüzleşmek istiyor.

Sanırım ülke iktidarında tek adam olmanın doğal bir sonucudur bu. Oyunda halkı görememekle birlikte yaşlandıkça yalnızlaşan kralın çırpınışlarını görüyoruz. Bu öyle bir yalnızlık ki, sadece halk değil en yakınındakiler bile kraldan uzaklaşıyor. Bu da ölümle yüzleşen kral için daha hazin bir son demektir. Gençliğinde bir sözün, bir mimiğin farklı anlamları varken, ölümle ve yaşlılığıyla yüzleşen kralın söyledikleri ne yazık ki anlamını yitiriyor. Oyun, bir ülke kralının ölümle yüzleşme gerçeğini yazarın usta işi absürt-komedisiyle birleşince ortaya keyifli bir oyun çıkmış. Ki, ölüm gerçeğini dramdan çıkararak anlatmak zordur.

Başroldeki Erdal ve Güzin Özyağcılar ise oyunculuklarını yılların tecrübesiyle, karakterlerin içinde başarı ile sergiliyorlar.

Sedat Palut

YORUM EKLE