Üstad Sezai Karakoç’a Tarih, Kültür, Edebiyat ve Güzel Sanatlar Büyük Ödülü verildi. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) tarafından verilen ödül nedeniyle Üstad, Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla bir mektup göndererek teşekkürlerini iletmiş ve ödül için Bakü'ye gidemeyeceği bilgisini de vermiştir.
Aynı coğrafyada, ortak kültür ve medeniyet bağları olan çeşitli Müslüman ülkelerin katılımıyla oluşturulan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın, dünya Müslümanlarının arasındaki işbirliğinin temel taşlarından birisi olduğunu ifade eden Sezai Karakoç, ödül için verilecek olan paranın da teşkilatın kültür işlerinde sarf edilmesini talep etmiştir.
Onun bu tür ödüllere bakışını görmeye çalışmalıyız
Öteden beri bu ve benzeri ödüller konusunda iyimser düşünmeye, ihtiyatlı olmaya çalışmışımdır. Kuşkusuz ödül, yapılan çalışmaların önemi ve derinliğini kavrama bakımından anlamlıdır. Bu kavramanın, algılamanın sınırları nereye kadardır, doğrusu buna da bir bakmak gerekiyor.
Geçtiğimiz aylarda Üstad’a Cumhurbaşkanlığı ödülü verildi. İlk oluşu bakımından anlamlıydı bu ödül. Başka bir örneğini belki bulamayacağımız kadar tevazu sahibi olan üstad Sezai Karakoç bu ödül törenine de katılmamış, tahsis edilen parayı da almamıştır. Bu tavır alışın bizi götürdüğü noktada, onun bu tür ödüllere bakışını görmeye, düşüncelerine daha yakından bakmaya çalışmalıyız.
Mizacı gereği, yaptıklarının ‘başkası tarafından görülmesi için bir gayret’ sarfetmez Üstad. ‘Propagandasını yapmak adetim yoktur ortaya koyduklarımın. İlgililerin onu görmesini yine kendilerinden beklerim.’ Üstad’ın bu cümleleri, onun tevazuunu, tavır alışını, bakışını izaha yeterlidir sanırım.
Asıl önemli olan eserlerinin yabancı dillere çevrilmesi
Asıl üzerinde durulması gereken konu; eserleriyle ilgili çalışmaların yoğunlaşması, bu konudaki çabaların artırılması olmalıdır. Bu ödüller vesilesiyle düşünce ufkumuzu genişletip, bu konuda neler yapılabilir, nasıl yapılabilir, bunlar üzerinde durulmalıdır. Üstadın eserlerinin yabancı dillere çevrilmesi konusunda ciddi çalışmalar yapılmalıdır. Özellikle düşünce ağırlıklı eserleri Arapça ve Farsçaya tercüme edilerek, ümmet coğrafyasındaki Müslüman aydın ve okurların istifadesine sunulmalıdır.
Üniversite çevrelerindeki araştırmalar daha bir hız kazanmalı, daha derinlikli çalışmalar yapılmalıdır. Keza şiir kitaplarının da Arapça ve Farsçaya çevrilerek, dünya Müslümanlarına ulaştırılmasının imkânları araştırılmalıdır. Bu çabanın genişletilmesi konusunda, bu ülkelerde ikamet eden ya da oradaki yayın çevreleriyle ilişki kurabilenlerimizin daha bir özverili çalışmalar sergilemesi gereklidir.
Bizi Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın verdiği ödül haberinden çok, bu ülkelerde Diriliş Yayınları’nın Arapça ve Farsça dillerine çevrilmiş baskı haberleri daha çok mutlu edecektir. Gerek yurtiçinde gerekse yurt dışındaki üniversitelerde görevli akademisyenlerimizin de, kitapların çeviri ve yayını konusunda özverili katkıları olabilir, olmalıdır diye düşünüyorum.
Şakir Kurtulmuş yazdı
üstada verilen bu tür ödüllerin artması onun daha fazla tanınmasına dolayısıyla eserlerinin farklı dillere tercüme edilmesine vesile olur....