Cümle azalar, farklı görevlerle, hedef birliği içinde çalışırlar. Hepsi insana bahşedilmiştir ve kıymetlerinin anlaşılması da onlardan biri sayesindedir.
Ancak insana bahşolunan potansiyel ve gösterilen hedefler dikkate alındığında, ondan yeni bir azaya ulaşması isteniyor sanki. Aklın ve duygunun kemalat yolculuğunda, sarfettiği gayret neticesinde oluşacak bir aza.
Zahirle gaybı, sevinçle hüznü, dünya ile ahreti gören, hepsine ve her şeye hikmet nazarıyla bakabilme kapasitesi veren bu aza ile adalet ve iyilik merkezi güçlenmiş olur.
Devreye gönül girince, hayat kendiliğinden yumuşaklık kazanır; her şeyin geçiciliği, daha farklı bir algı mekanizmasına imkân hazırlar. Keskin kuralların, görünürlüklerin arkasında saklı duran cilveler, imtihanın işaretleri olarak anlaşılmaya durur.
Aklın ve kalbin elele verip ve birlikte aldıkları kararlardan memnun kaldıkları halin adı, gönül olsa gerek.
Tefekkür halindeki akıl da diyebiliriz buna, ya da düşünen duygu…
Mümin, Müslüman, muhlis ve muhsin merhalelerinin imtihanı başarıyla geçildiğinde, söze, eyleme hikmet eklenmiş olur.
Hikmet atmosferinde söz, sükût, bilgi ve eylem birbiriyle uyum halinde, mutlu ve memnun olarak kulluğun lezzetiyle idame-i hayat ederler.
Ahmet Mercan yazdı