Bir arayışın hikayesi
Cihan Aktaş, Nizar Kabbani'nin 'Kırmızı... Kırmızı... Kırmızı' şiirinin bulunduğu kitabı arayan bir grup insanın hikâyesini yazdı köşesinde. Şiir, usta mütercim İbrahim Demirci'nin emeği olan bir kitapta.
Gazze katliamınının üzerinden bir sene geçmişken, Gazze konvoyu direne direne Gazze'ye ulaşıp geri dönmüşken bir yazı yayınladı Cihan Aktaş Taraf'taki köşesinde, 'Gazze için bir şiirin peşinde'.
Öyle harika bir hikâye anlatıyor ki, imrenmemek elde değil. Funda Tuğrul, Nizar Kabbani'nin 'Kırmızı... Kırmızı... Kırmızı' şiirini ararken, şiiri MAZLUMDER'in düzenlediği Filistin konulu şiir gecesinde Cihan Aktaş okuyunca, Aktaş'a sorar; ''Kabbani’nin birkaç kitabı var Türkçeye çevrilen, bu şiir hangi kitabın içinde ve nerede bulunabilir?''
Mumla aramak buna mı denir?
Bir arayıştır başlar. Kitapçılar dolaşılmış, kütüphaneler taranmış, sahaflara danışılmış, Ankara'da bütün alışverişi bir 'teşekkür'le yapan bir kadınla tanışılmış bu aralıkta, dostluklar kurulmuş, muhabbetler edilmiş, kitaplar, şiirler ve 'aramanın şiiri' üzerine. ''Bütün bunlar olup biterken sizlerle konuştuk, Şeyma’yla konuştuk.
Şeyma’yla konuştukça şiiri Şeyma için aramak fikrini daha da çok sevdim.'' diyor Funda gruptakilere. Şeyma Kayseri'de yaşıyormuş, o vakitlerde Suriye'de bulunan Yıldız şiiri tercüme etmeye çalışıyor, Şilan Gaziantep'ten kitabın aranışına şahitlik ediyor. Özlem 'arayışın sabrını' merak ediyor. İzmir'de yaşayan fakat Türkiye'nin dört yanına yolculuklar yapan Sıdıka, ''bu yolculuklar arasında arayışın içine düştüğü 'sessizliği' fark ediyor.''
New York'ta yaşayan Zülfiye, bir Kırmızı şiiri yazıyor bu aralıkta. Kitabı aramaya çıkan tek erkek olan Cyrano, aslında kütüphanesinde bulunan kitabı, bir ara eline alır fakat ''nasılsa her kütüphanede vardır'' diyerek Kabbani'nin aradıkları şiirinin bu kitapta olmadığını düşünür. Kitap bir sahafta bulunur, kargoyu getiren çocuğun yorgunluğu Funda'nın sevinciyle dağılır, 'aramanın şiiri' buraya değin uzanır.
Ey Allah'ın direnişe çağıran minareleri
Kabbani'nin 'Kırmızı... Kırmızı... Kırmızı' şiirinin mütercimi İbrahim Demirci. Mavi Yayıncılık'tan 1997'de yayınlanmış olan Gazaba Uğramış Şiirler kitabının içinde. Kitabın editörü Murat Menteş, kapak tasarımı ise Hakan Şarkdemir'e ait. Ben kitabın ilk sayfasına 'üç şubat, ankara' notunu düşmüşüm, 2009'un kışında kitabı Denge Kitabevi'nde karışık bir rafta buluşumu hatırlıyorum; İbrahim Demirci'nin tercüme ettiği kitapları not etmiş ve aramaya başlamıştım.
Ortadoğu ülkeleriyle vize uygulamaları kalktıkça bu kitabı açıp 'Vize' şiirini okumalı, ''Benimle kal.. Belki Hüseyin gelir/Abasında güvercinler, buhurdanlar, kokular olur/Ardında minareler yürür, tepeler/Ve güneyin bütün devrimcileri..'' dizeleriyle kalkınan 'Gırnata'dan çıkan son kuş'u sonra ve benim kitaptaki şah şiirim 'Beşinci Güney Senfonisi'ni, şu dizesini dile vird edinerek: ''Ey Allah'ın direnişe çağıran minareleri''. Bu arayış hikâyesinden sonra bu kitabı her okuyuşumda son şiirinden başlayacağım okumaya, 'Kırmızı... Kırmızı... Kırmızı'dan yani.
Buyurun şiire öyleyse.
M. Fatih Kutan'ın dikkatini çekti; bizlerle paylaştı
O güzel günleri yeniden hatırlatanlara çok teşekkürler...
Nizar Kabbani'nin Kırmızı Kırmızı Kırmızı şiirini aramak çok güzeldi, bu serüvenin hala devam etmesi daha da güzel...
Kayseri'den Şeyma teşekkür eder...