Ne yapacağız bu dergileri?

Editör ve yazarlarımıza dergilerin edebiyatımızdaki yerini, okur nezdindeki durumunu sorduk..

Ne yapacağız bu dergileri?

Dergiler hür tefekkürün kalesi... Her dergi edebiyat adına yeni bir umut… Dergilerimiz tüm bu ‘umut olma’ sürecinde çeşitli sıkıntılar da yaşıyor. Abone sayısının az olması, bayi satılarının yetersizliği, dağıtım sorunu ve belki de en önemlisi nitelikli ürün sorunu…

Dergi editörlerimize ve yazarlarımıza bu netameli süreci sorduk. Dergilerin edebiyatımızdaki yeri ve okur indindeki karşılığını bulmaya çalıştık. Gördük ki, sıkıntılarına rağmen dergiler var olmaya, edebiyata kan pompalamaya devam edecek. İşte, yazar, şair ve genel yayın yönetmenlerine sorduğumuz sorular:

1. Hâlihazırda yayın yapan onlarca edebiyat dergisi var. Dergilerin sayıca çok olması edebiyatımız için bir kazanç mıdır yoksa  yayınlanan ürünlerde nitelik olarak bir düşüş var mı?

2. Dergilerin birçoğu dergi satışlarının azlığından şikayet ediyor. Hâlihazırda birçok dergi var yayın yapan. ‘Dergi sayısı azalırsa hem edebî seviye hem dergi satışları artar’ demek doğru olur mu?


Suavi Kemal Yazgıç (Şair)Suavi Kemal Yazgıç

1. Her yeni edebiyat dergisi, edebiyat adına bir kazanımdır. Her dergi bir imkândır. Bu imkânın ne kadar ve nasıl kullanılabildiği ise elbette tartışılabilir. Ürün niteliğinde düşüş olması, dergi sayısından ziyade ‘eleştirel’ damarların çalışıp çalışmamasına bağlıdır. 

2. Dergilerin satışlarıyla sayıları arasında bir bağ kurmak da çok güç. Dergiler azaldıkça satış imkânları ve satış kanalları daha da azalacak ve daha çok çaptan düşecektirler. Edebiyat dergisi takibi bir kültür işidir ve her dergi bir başkasının alınmasını teşvik eder. Dergi sayısı azaldıkça insanların dergilerle bağları daha da zayıflayacak ve edebiyat dergileriyle aralarındaki kalın duvar daha da muhkem hale gelecektir. Dergi sayısının çokluğu değil, azalması tedirginlik verici olmalıdır.


Mustafa Oğuz Mustafa Oğuz

1. Çokluk (nicelik) değil, nitelik önemlidir.  Bir konuda bir insanın söz söyleyebilmesi için bir noktaya gelmiş olması gerekir. Yoksa o kişinin söylediği sözün bir değeri yoktur. Bu açıdan çok sayıdaki dergi gerçeğine bakalım. Dergi çıkarma işini gerçekleştiren kişinin o noktaya gelmiş olması gerekir. Eğer bu gerçekleşmemişse derginin bir ehemmiyeti yoktur.

İster yüz olsun ister bin… Mustafa Kutlu, Beşir Ayvazoğlu, Arif Ay, Hüseyin Su, Mürsel Sönmez, Osman Özbahçe, Ali Haydar Haksal gibi isimler bugün dergi çıkarmaktadır. Bu kişilerin yanına İhsan Deniz, Hüseyin Atlansoy, Necat Çavuş, Ömer Erdem, Yaşar Kaplan, Nurettin Durman, Mustafa Özçelik, Hüseyin Kaya gibi isimleri, hatta dergi çıkarmamış önemli isimleri de ekleyebilirsiniz. Kimse ‘dergi çıkarmak bu kişilerin haddine değildir’ diyemez. Haddi olmayanların ise dergi çıkarması doğru değildir. Çıkarırlarsa o zaman çokluktan ve yararlı olup olmadığından sızlanmalar başlar.

Dergi çıkarmak haddi olmayanların çıkardıkları mevkutelerle elbette yayınlanan ürünlerde nitelik olarak düşüş kaçınılmazdır. Çünkü kantarı sağlam değildir. Sözün özü şudur: Dergi çıkarmak usta işidir. Kimse usta olmadan ustalığa soyunmamalı, bu mesleği yüzüne gözüne bulaştırmamalıdır. Vesselam. 

2. Derginin seviyesi azlık-çoklukla ilgili değildir. Kaptan köşkündeki kişiyle ilgilidir. Dünyanın en güzel gemisini acemi birine verseniz o gemiyi batırır. Bu kaçınılmazdır.

Edebiyat dergilerini çıkaranların ciddi bir satış kaygısı içinde olduklarını sanmıyorum. O az satan dediğiniz dergi piyasanın istediği kimliğe bürünse, aşktan meşkten, plajdan diskodan söz etse, çoksatar hâle gelebilir ama bunu yaparken içi boşalır. Bir edebiyat dergisi hiçbir zaman içinin boş olmasını hedeflemeyeceğine göre bu çizgide gidecektir. İkisi bir arada olmuyor. Türkiye gerçeği bu…

Türk dergiciliğinin asıl sorunu istikrarsızlıktır, uzun ömürlü olamamasıdır. Çok satmaya, lüks baskıya vs. kaçmadan sade ve uzun soluklu olma hesabını  yapmalıdır dergiler. Çünkü derginin asıl misyonu bir mektep olmasıdır. Mektep olan dergiler de uzun süre çıkabilmelidir. Günümüzde Dergâh’ın üç kuşak yetiştirdiği söyleniyor. Bunu başarması uzun soluklu olmasına bağlıdır. Dergah’ın çok satmadığı da bir gerçektir. Dergah 20-30 sayı çıkıp kapansaydı mektep olamazdı.  

Edebiyat dergileri nitelikten ödün vermeden uzun soluklu olmayı hedeflemelidir. Neticede her bir sayısı edebiyat tarihindeki müstesna yerini almaktadır.  


Ali Haydar Haksal (Yedi İklim dergisi) Ali Haydar Haksal

1.Edebiyat dergilerinin çokluğu zarar değil yarar sağlar. Eli kalem tutan gençler bir yerde kendilerini ortaya koymalı. Geniş ve zengin bir coğrafyada bulunuyoruz. Merkezdeki dergiler bütünü kucaklayamayabilir. Hacimleri yeterli olmayabilir. Artık okumayan bir toplumuz.

Dergileri çok çok ürüne de boğamıyorsunuz. Bir kararda tutmak zorundasınız. Dergiler, genel anlamda bir mezarlık olabileceği gibi, üzerinde boy verilen yerler de olabilir. Yıllarca çıkan dergiler ömürlerini tamamladıklarında geriye çok sayıda isim bırakmıyorlar. Zaman eleği dergilerde görünenleri zaman içinde eler. Geriye çok isim kalmaz. Gözden kaçan, kaçabilen, el atılamayan nice gençler var. Bu gençler herhangi bir yerde hem yetenekleri hem çabalarıyla öne çıkabilirler. Önemli olan o yeteneklerin yitmemesi. Dergilerin çokluğu bu anlamda önem kazanıyor.

Elbette şöyle bir sorun var. Bu merkez gibi görünen dergiler için de söz konusu. Dergiler, söz birliği etmiş gibi niteliği öncelerlerse, sıkı dokurlarsa nitelik öne çıkabilir. Ne yazık ki, dergiler bunu çok da önemsemiyorlar. Bir dergide yayımlanmayan bir ürün bir başka dergide yayımlanıyorsa, kendine yer buluyorsa, burada bir sorun var demektir. Asıl bunun üzerinde durulmalı. Bizim yayımlamadığımız birçok ürün dergilerde kendine yer bulabiliyor. Bu, gençlere bir iyilik olmuyor.

2. Edebiyat dergilerinin satışı giderek azalıyor. Bunun birçok nedeni var. Dergilerin niteliğiyle ilgili bir sorun yok aslında. Çok çok nitelikli dergiler de satmıyor. Özel sayılar yapıyoruz, bunlar çok da özgün ve önemli sayılar. Ne yazık ki insanlar koşa koşa o özel sayıları bile almıyorlar. Örneğin biz çok önemli sayılar yaptık. Son zamanlarda Yahya Kemal, Erdem Bayazıt, Mevlânâ gibi. Bu sayılarımız hem nitelik hem de nicelik bakımından oldukça iyi idi.

Bu dergiler normal sayılarımızdan biraz fazla sattı. ‘Biraz’ diyorum, gerçeği de bu. Dergi, dağıtım kanalıyla Türkiye’nin dört bir yanına gidiyor. Artık ulaşma sorunu da yok.

Peki, sorun nedir? Ekonomik sorun en başta geleni. İnsanlar kitap ve dergiyi bir öncelik olmaktan çıkardı. Pazara gider gibi sepete kitap atmıyor artık. Hem kimse kitap almak için özel bir bütçe ayırmıyor. Kitap evlerine yıllardır dergi gönderiyoruz. Kimi hevesliler kitap evlerine gidiyor, dergiyi eline alıyor, ‘acaba kim kimi çekiştirmiş’, ‘kim kime salvo yapmış’, ‘kim daha iyi küfür etmiş’ diye bakıyor.  İşine geleni ayaküstü okuyor, çekip gidiyor. Bütün bunlar internet üzerinde de yapılıyor. ‘İyi bir şiir yayımlanmış’, ya da ‘iyi bir öykü, iyi bir eleştiri yazısı var’ diye kimse dergilere koşmuyor.

Çocuğun bir ödevi varsa ve zorunluysa kitap alıyor. İnternet bir başka tuzak. İnsanlar internet ortamında lay lay lom şiirler yazıyor habire ve okuyor. Orada övücüler de çok nasılsa.

Şiir yazma iddiasındaki gençler kitap okumuyor, şiir okumuyor. Ortalıkta bunca şair var, ama bunca kitap satılmıyor. Kimsenin dergi ve kitap iplediği yok. Dergileri bir atlama taşı olarak kullanıyor. Şairler artık köşe kapmaca oynuyorlar. Bunu soy ve hakiki şairler için söylemiyoruz. Televizyonlar, gazetelerin köşeleri, gösteri alanları, kitleler önünde bağırarak ya da duygusal şiirlerle reverans etmek daha kolay.

Dergimize bir sayın şair bir şiir gönderiyor: “Şiirimi yayımladığınız sayıyı adresime gönderir misiniz?” diyor. Adresini yazmayı da ihmal etmiyor. Ne diyeceksiniz buna şimdi. Ortalık bunlarla dolu. Bunlar da şair, dergilerde kırıntı halde ürünleri yer alıyor.

Biz azlığa ve niteliğe razıyız. Ötesi bizi çok da ilgilendirmiyor. Sevgili dostum Arif Ay’ın yaklaşımıyla önce ‘Edep’ diyoruz. Ötesi bizi çok da ilgilendirmiyor. Biz bir yol tutturmuş gidiyoruz, istikametimizi asla bozmuyoruz. Peşimizden gelmek isteyenler buyursun gelsin. Biz tohumu saçıyoruz, nasibi olan alır.

Bu gidişle dergilerin satışında bir patlama olmasını kimse beklemesin. Bir dergiyi çıkarmayı göze alan zorluklarına katlanmalı. Hem kendisi için değil ümmet için yapmalı. Sorumluluk duymalı. 


Hakan Arslanbenzer (Fayrap dergisi) Hakan Arslanbenzer

1. Çok dergi olması liberal demokrasinin bir sonucu… Liberal demokraside bir şeyi sonuna kadar hayal ve tasavvur edebilir, söyleyebilirsiniz. Ama yapamazsınız, yaptırmazlar. Nitelikten önce siyaset belirler bu işleri. 1980’lere kadar dergi sayısı azdı, fakat bu dergilerin okuyucuları adeta ailevî bir bağ hissederlerdi okudukları dergilerle.

Kim olduğunuz, nasıl bir amaç uğrunda yaşadığınız, ne okuduğunuzla bire bir irtibatlıydı. Bunun uçlarını 1990’ların sonunda, 2000’lerin başında Şehrengiz ve Atlılar’da yaşama şansım oldu. Okuyucuya hayat öneren dergilerdi bunlar. Artık dergilerin okuyucuya önerebildikleri şeyler tarz ve üslup olabilir en fazla; hayat değil. Bizler bir şey okuduğumuzda hayatımız değişirdi. Gençler sadece tarzlarını değiştiriyorlar.

2. Benim çıkardığım dergilerin satış sorunu olmaz. Şimdiye kadar çıkardığım birçok derginin çoğu sayısı bende bile yok. Toplam dergi satış adetlerinin yükselmeyip düştüğü bir vakıadır elbette. Bence doğal karşılanması gereken bir şeydir. İnternet yazı-yoğun bir kütle iletişim aracı olarak ortaya çıktı; dergiler bir adım geri gitti. Dergilerin satış sayılarının düşüklüğü dergi adediyle ilgili bir konu değil pek.


Abdullah Faruk Gönüllü  (Ğ dergisi)

Yumuşak G

1. Aslında habersizce Ğ'nin 7. sayı takdiminde bu konuya değindik. Online 
medyayı dahi bir kenara bırakalım, artık basılı medya üretmek, ona ulaşmak çok kolaylaştı. Daha ucuz, daha hızlı ve lakin daha kontrolsüz. Tabii kontrol deyince aklımıza -benim aklıma en azından- hep kötü çağrışımlar geliyor. Medyanın sosyalleşmesi (ironik bir tamlama olsa da) bu bakımdan iyi oldu.

Artık yansız içeriğe ulaşma imkânlarımız daha fazla. Tabiidir ki, medya niceliğindeki bu artış, oran olarak nitelikte bir düşüşe neden oldu. Ama esas problemi asla burada görmedik biz. Dün, bugün ya da yarın fark etmez; dergi çıkarmak isteyen çıkarsın dergisini. Bundan asla zarar gelmez. Bir dergi, salt niceliğe yaptığı bir katkıdan dolayı, edebiyata halel getirmez. Niteliği böyle bir iki sayıyla doğru orantılı bir edebiyatın da kimseye hayrı olmaz zaten.

2. Bu sorunun cevabının bir kısmı zaten ilk soru cevaplanırken verilmek durumundaydı. Edebî seviye, nitelik ya da kullanılacak her ne cafcaflı kavram; bunlar bir eksik iki fazla adetten beridir. Üreten aynı insan, sarf eden, tüketen aynı insan olduğu müddetçe seviye meviye değişmez, kimse merak etmesin. Dahası satışlar hiç değişmez! 

Edebiyatçı yani hikâye-şiir üreten insan, bana kalırsa, TRT4'deki belgesellerde falan denk gelip de hayran hayran izlediğimiz, kalaycılık, kunduracılık falan gibi yok olmuş meslekleri inatla ya da alışkanlıkla sürdüren 90 yaşındaki amcalar gibi. Edebiyatın talep ettiği emek, arz ettiği tatmin olanaklarının çok ötesinde günümüz insanı için. Ben yazar-şair olsaydım, sinema sektörüne yatay geçiş yapar, senaryo yazardım. Edebiyatçı kendinden yüce bir amaç uğruna edebiyatla uğraştığını iddia ediyorsa, halk için, toplum için yazıyorsa, senaryo yazmaya başlasın. Bu şekilde halka daha kolay ulaşır. Çünkü edebiyatın sonu yaklaşıyor. Edebiyat dergiciliğinin kalan ömrü ondan da az.


Mustafa Aydoğan (Edebiyat Ortamı) Mustafa Aydoğan

Dergiler iyidir. Bırakın  çıksınlar!!! Televizyonların sayısını  azaltsak programların kalitesi artar mı? Futbol takımlarını azaltsak iyi futbolcu sayısı artar mı? Otobüs firmalarını  azaltsak yolculuk kalitesi yükselir mi? İnsanların sayısını azaltsak iyi adam sayısı artar mı? Devletlerin sayısını azaltsak insanlık için daha huzurlu bir yönetim olur mu? Yayınevlerinin sayısını azaltsak nitelikli kitap sayısı artar mı?

Vs. Vs. Vs. Yani bu soruları istediğimiz kadar ve istediğimiz biçimde artırabiliriz. Sonuç: Sorunun bizatihi kendisi sıkıcı olmaya başlar. 


Şeref Akbaba (AyVakti dergisi)Ay Vakti

1. Nitelik açısından sorun var. Dergiler sayıca fazla mı bilmiyorum. Okur ne kadar, ona da bakmak lazım. Nitelikli okur ve nitelikli yazar ve kendini aşan bir dergi hayal olmasın diye çabamız var. Derdimiz, olmak ve olmak...

2. Bütün yollar insana çıkıyor. Kendi yazdığı dergiyi almaktan imtina edenlerin sayısı her gün artıyor. Dergilerin sayısı artsın-eksilsin, fark etmez. Çıtayı daha bir yükseltmek lazım. Satış çıtasını değil, yazı çıtasını…

 


Selman Maltaş  (Kurtuba dergisi) Selman Maltaş

1. Dergilerin sayıca çok olması değil, kadrolu dergilerin sayıca çok olması önemli. Dergicilik bir kadro işidir ve dergiler istikrarlı kadrolar üzerinde yükselir. Türkiye’deki edebiyat dergiciliğinin bana göre en büyük handikaplarından biri bu. Bir şair düşünün ki, aynı anda en az üç dergide birden ürün yayımlıyor. Ben o şairi beğeniyorsam, gider ürününü yayımladığı dergiyi alırım. Fakat o şair beş dergide birden yazıyorsa, ben gidip beş dergiyi almaya ne maddi olarak güç yetirebilirim, ne de vakit ayırabilirim.

2. Edebiyat dergiciliği ve kadro arasındaki bağlantıyı burada tekrar dile getirmekte yarar var. Kadrolardan çok isimlerin ön plana çıktığı bir edebiyat ortamında dergilerin çok satması gibi bir durumdan söz etmek bana pek de mümkün görünmüyor. Bu yüzden şikayet etmeye de gerek yok. Böyle bir ortamda gidip, bin adet dergi basmaya da gerek yok. Gereken en önemli şey, ne yapıp edip, sağlam bir kadro oluşturmak. Bir derginin ocak olması da kadrosunun olup olmadığıyla ilgilidir zaten. Bu olursa, edebî seviye de artacaktır.


Kemalettin Bal (AZ Edebiyat dergisi)

1. Dergilerin sayıca az ya da çok olmasının, yayımlanan ürünlerin kalitesi açısından çok etkisinin olacağını düşünmüyorum. Bu soruyu soruş maksadınız ürünlerin niteliğinde son yıllarda bir düşüş olduğu tezi ise; o halde meseleye şair ve yazardan başlamalısınız derim. Ürün- üreten ilişkisi, dergi - ürün ilişkisinden daha önemlidir. Ve asıl sorgulanması gereken şey de budur.  Dergilerde her yayımlanan şiir- yazı elbette aynı nitelikte değildir. Bu yön yayımlanan bazı ürünlerin kalitesizliğini ortaya çıkarsa da; meseleye bir de şöyle bakmak gerek. O dergiler olmasa her kaliteli ürün kendine her dergide yer bulabilir miydi? Dergilerin kalite dışındaki başka kriterleri birçok kaliteli ürünün daha gün yüzüne çıkmadan yok olmasına neden olur muydu? Dergilerin birçoğu; şairi-yazarı ahbap çavuş ilişkisini beceremediği, birilerine ruhu okşayan tonda abi! (üstat) diyemediği için iyi ürün olup da yayımlanamayanların gün yüzüne çıkmasına okuyucu ile buluşmasına vesile oluyor. Dergi çokluğundan şikâyeti olanların büyük genelinin asıl nedeni;  ürün kalitesine dönük kaygıdan değil kendi kurdukları saltanata birilerinin biat etmiyor olmasındandır. Belki de dergilerin çokluğunu (eğer çok dergi var olduğuna inanıyorsak ve bunun kaliteye olumsuz etki ettiğini düşünüyorsak.) On yıllardır çıkıyor olmalarına rağmen bu kalitesizliği değiştiremeyen dergilerin kapanmasından başlamak gerekir.

2. Taşrada çıkan birçok dergi dost sohbetlerinin ürünüdür. Ve bu hal üzere kaldıkları sürece sadece yazmaya bağlı olan dergilerden daha önemlidirler. Satış rakamları ne olursa olsun

Dergi sayılarının azaltılması ve edebi seviyenin yükseltilmesi meselesine gelince;

Siz bana dergi sayısının azaltıldığında, o az dergilerde ürün yayımlanmasında sadece kalitenin hesaba katılacağını garanti edebilirseniz; ben de hemen az edebiyat dergisini kapatarak sorunuza “evet az dergi kaliteyi yükseltir” diye cevap veririm. Bugün hangi dergi isim yapmış hangi şairin-yazarın eserini kalitesiz olduğu gerekçesiyle yayımlamamıştır. Hele bir de kendi adamıysa bu şair-yazar, kaçımız onun şiiri hakkında “yayımlanamaz” diyecek boyutta cesarete sahibiz?

 


Yılmaz Yılmaz soruşturdu

YORUM EKLE
YORUMLAR
Taner Sabancı
Taner Sabancı - 13 yıl Önce

Sevgili Yılmaz, önemli bir noktayı ele alan doyurucu bir soruşturma. Eyvallah.

kalender yıldız
kalender yıldız - 13 yıl Önce

yaşatılmaya çalışılan bir dergi ölmüştür.
dergi heyecanla beklenen bir şeyse (hangi dergi olursa olsun) bu iyidir. yok dergi ahbap çavuş ve sen ben bizim oğlan yörüngesinde dönüyorsa bu iyi değildir. böyle bir dergi edebiyata bir şey katmaz, eksiltir.
nitelik her zaman nitelik olmalı edibin ve derginin işi.
niteliksiz dergiye pirim vermek iyi derginin aleyhinedir.
bahse konu "kötü" dergilerden kaçmak gerek evet böyle dergiler kapatılsın...

Hayrettin DURMUŞ/ ÇINAR DERGİSİ
Hayrettin DURMUŞ/ ÇINAR DERGİSİ - 13 yıl Önce

Dergi sayısını azaltmak, insanlara “Düşünmeyin! Yazmayın! Dergi çıkarmayın” demek olur amenna… İyi derginin, iyi kitabın her zaman alıcısı olacaktır. Sezai Karakoç’un kitapları sessiz sedasız onlarca baskı yaptı mesela… Suçu hep başkalarına yükleyeceğimize artık yazarlarımızın iğneyi kendilerine batırma vakti gelmiştir. Biz bağıralım İbrahim misali, sesimizi duyuracak olan Yüceler Yücesi Allah’tır.

adil
adil - 13 yıl Önce

arslanbenzer farkı! güzel olmuş

...
... - 13 yıl Önce

adsız dergisi?

Abdullah Başaran.
Abdullah Başaran. - 13 yıl Önce

arslanbenzer... çok yakışmış gerçekten ona bu cevap. düşündürücü ve gülümsetici. bir kaygı içeren dişler gözükmeksizin ince bir tebessüm.

haşim
haşim - 13 yıl Önce

paran varsa ve dergi çıkarmak istiyorsanız, derginiz olur. okunsun okunmasın, hevesiniz bitinceye kadar da dergi devam eder. paranız yoksa ve dergi çıkardıysanız bir şekilde, o dergiyi sadece okur kapatır almayarak. yani boşuna uğraşmayalım dergiler azalsın veya çoğalsın diye.

akif
akif - 13 yıl Önce

Evet adsız dergisi...