Peygamber Efendimiz aleyhisselam'ın inşa ettiği Mescid-i Nebevi'de müezzinlik hizmeti ifa eden sahabelerin en meşhuru Bilal-ı Habeşi. İlk Müslümanlardan olan Hz. Bilâl-i Habeşî, imân ile müşerref olduktan sonra müşriklerin şiddetli işkencelerine maruz kalsa da kararında sebât gösterdi.
Hz. Bilâl, köle iken Hz. Ebû Bekir’in kendisini satın alıp azad etmesiyle Hz. Peygamber’e daima hizmet etme imkanı buldu ve bu imkanı en güzel şekilde değerlendirdi. Sesinin güzelliği ve tesirinden dolayı Hz. Peygamber’in müezzini olan Hz. Bilâl, görünüm itibariyle uzun boylu ve esmer tenli bir zat-ı şerifdir.
Sevgili Peygamberimiz'in hazinedarlık hizmetini de yapan Hz. Bilâl, aynı zamanda ezanı ilk kez okuyan müezzindir. Abdullah b. Zeyd, namaza davetin nasıl olacağını haber veren bir rüya görür. Peygamber Efendimiz, bu rüyanın gerçekleştirilmesi görevini Hz. Bilal'e verir. Zira O'nun sesi hem gürlüğü, hem de güzelliği ve tesiri itibariyle daha tercihe şayandır. Abdullah b. Zeyd ise, mescid içerisinde kamet okuma hizmeti ile taltif edilir.
Bir gecede iki ezan
Asr-ı Saadet'te bir gecede iki ezân okunur. Bunlardan ilki olan ve fecirden önce sahabeyi teheccüde kaldırma amaçlı seherî ezânı Bilâl-i Habeşî Hazretleri okur. Mescid-i Nebevî'nin çevresindeki evlerden birinde yaşayan Benî Neccâr’dan bir hanım, Bilal-i Habeşi Hazretleri'nin okuduğu bu ezanla ilgili olarak şunları rivayet eder: “Benim evim mescidin etrafındaki evlerin en yükseği idi. Bilâl de ezânı burada okurdu. O, ezândan önce hep şu duayı yapardı: 'Ey Allah’ım ben sana hamd eder ve Kureyş’in senin dinine olan saldırılarına karşı senden yardım dilerim.' O, bu duasını hiç terk etmedi.”
Peygamber Efendimiz zamanında geceleyin okunan ikinci ezân ise sabah namazının vaktini bildirmek için okunur. Bu ezânı ise İbn Ümmi Mektum Hazretleri okurmuş.
Ezana ilavesini Hz. Peygamber tasvip eder
Sabah ezânına mahsus olan “es-salâtü hayrun min’en-nevm” ibaresini ilave eden de Hazreti Bilal'dir. Bir sabah Hz. Bilâl ezân için mescide geldiğinde Hz. Peygamber’in istirahat halinde olduğunu görür ve iki kere “es-salâtü hayrun min’en-nevm” diye seslenir. Ezana ilave edilen bu ifadeler Hz. Peygamber’in çok hoşuna gider ve “Bilâl bu ne güzel söz! Sabah ezânlarını okuduğunda bunu söyle!” diye emir buyururlar.
İslam literatüründe bu eklemeler “tesvîb” kelimesiyle ifade edilir. Tesvîbe lügatlerde bir duyurma, yaptıktan sonra dönüp tekrar duyurma yapma anlamı verilmiş. Tesvîb üç tanedir. Birincisi ezandan sonraki kâmet. İkincisi sabah ezânında okunan “es-salâtü hayrun minen-nevm” ifadesi. Üçüncüsü de kamet okurken müezzinin okuduğu “kad kâmeti’s-salât” ibaresi.
Bu ilaveler Hz. Peygamber tarafından tasdik edilen ibarelerdir. Hz. Bilâl, ezân okuduktan sonra Hz. Peygamber’in kapısı önünde durup, “Allah’ın selâmı üzerine olsun ey Allah’ın Resûlü. Selâm senin üzerine olsun. Anam babam sana fedâ olsun, haydi namaza!” der, Peygamberimizin hücresinden çıkışını gözetler, O oradan çıkmadan kamet getirilmezmiş.
Medine-i Münevvere karanlık bir odaya döner
Hz. Bilâl, Sevgili Peygamberimizin vefatından sonra derin bir üzüntü yaşar. Medine-i Münevvere'nin her bir karışı kendisine Sevgilisi Hz. Peygamberi hatırlattığı için şehirden göç etmek ister. Ancak Hz. Ebû Bekir’in ısrarı üzerine Medine’de bir müddet kalır. Fakat Hazreti Ebu Bekir'in ahirete göçmesinden sonra Hz. Ömer’den izin alarak Şam’a hicret eder.
Hz. Ömer’in bir keresinde Şam’a ziyaretinde ısrarlarına dayamayarak Hz. Bilâl bir defaya mahsus olmak üzere ezân okumuş, hem kendisi hem de Hz. Ömer karşılıklı gözyaşı dökmüşler. Bu minval üzere bir gün Bilâl-i Habeşî, Hz. Peygamber’i rüyasında görmüş, Efendimiz kendisine rüyada “Nedir bu ayrılık? Sen ey Bilâl bizi incittin. Neden bizi ziyarete gelmezsin?” buyurarak Medine’ye çağırır.
Hz. Bilâl de Medine’ye gider, Ravza-i Mutahhara’nın toprağına yüz sürer, daha sonra Hz. Peygamber’in torunlarını Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i ziyaret eder ve ikisine sarılarak ağlar. Sabah namazına davet için ezân okur, ehl-i Medine'ye o sabah duygusal bir atmosfer yaşatır. Fakat ezânın yarısında bayılarak yere düşer. Devam eden günlerde Medine-i Münevvere’de daha fazla kalamaz. Şam’a geri döner ve altmış üç yaşında orada vefat eder.
Mescid-i Nebevî'deki müezzinlik hizmetinin yanısıra Peygamber Efendimiz'in her an yanında olması ile tanınan Bilâl-i Habeşî Hazretlerinin hem ashab-ı güzînin hem de Asr-ı Saadet'ten sonra gelen Müslümanların gönüllerinde daima özel bir yeri vardır. O kadar ki, Bilâl ismi müezzinliği, müezzinlik de Bilâl-i Habeşî Hazretlerini anımsatır olmuştur. Camilerimizin müezzin mahfillerine hat sanatının en güzel örnekleriyle ism-i şerifi yazılan Bilâl-i Habeşî Hazretleri, yolumuzu aydınlatan ashab-ı güzînin en nadide şahsiyetlerinden biri. Allah şefaatlerine nail eylesin.
Ahmed Sadreddin yazdı